16. BÖLÜM -O DUDAKLAR BENİM-

33 4 4
                                    

"Tamam biraz mola verelim."
İrem'in teklifiyle hemen çalışma masasından kalktım ve yatağa attım kendimi.
"Senin de canına minnet."
Onu duymamazlıktan geldim. O da gelip yanıma yattı.
2 hafta önce üniversite sınavına deli gibi hazırlanmaya başlamıştık. Artık almancayı da sökmüştük. Sorun kalmamıştı.
İrem de benimle beraber aynı üniversiteye gitmek istemişti ama tıp bölümünü istememişti. O dil okumak istiyordu.
"Ay valla ben hayvan gibi açım ya."
"Ben de." dedim.
Ve aşağı inmek için harekete geçtik.
Aklımdaki fikri İrem'e de söylemek için dudaklarımı araladım.
"İrem! markete gidip herşeyi dolduralım ve eve gelip sinemalı pijama partisi yapalım ne dersin?"
Bu 2 hafta boyunca çok fazla şey olmuştu bunlardan bir tanesi İrem'in eve tamamen alışmış olmasıydı.
"Harika olur."
Hemen üstümüze bir şeyler giydik ve evden çıktık.
Yürümeye başladık.
Yürürken ben kulağıma kulaklığımı taktım ve güzel bir şarkı açtım.

Bu sırada düşünmeye başladım.
Alder'ı düşündükçe kalbim daha hızlı atıyordu.
Onu özlemiştim hem de ona çok kızgındım. Onu en son o akşam görmüştüm. İremle konuştuğumda bana çıkma teklifi edebileceğini söylemişti. Ama beyefendi 2 hafta boyunca ne aramıştı ne de sormuştu.
Sen aradın mı gerizekalı...
Bu soruyu es geçtim.
Gerek yoktu. Demek ki sevmiyordu.
Ama ben asla inkar edemezdim:
Onu seviyordum.
Bu sırada markete girmiştik.
Kulaklığımı çantama attım ve market arabasını kendime doğru çektim.
Gördüğüm bütün abur cuburları almıştım. Çünkü kızların bazı özel günleri vardı.
İrem'e baktığımda onun da benden farkı olmadığını gördüm. Çok tatlı görünüyordu.
Ardından kasaya gittik ve ödeme işlemini yaptık.
               ☆○☆○☆○☆○☆○☆○☆
2 saat önce tüm abur cuburları yiyerek film izlemiştik şimdi ise önümüzde çekirdek tabaklarıyla efkarlanıyorduk.
Sadece ben efkarlanıyordum sanırım.
Çünkü İrem Arda ile çok iyi anlaşıyordu ama sevgili değillerdi,        -daha-
Ben böyle söylenirken içeri teyzem girdi.
Ona baktığımda bize buruşuk suratla bakıyordu.
"Kızlar ne bu hal?"
İkimizden de ses çıkmayınca konuşmaya devam etti.
"Böyle olmaz gidin gezin saat daha 21.00 hadi ."
Ben oturduğum köşeye sinerken İrem'in gözleri parlıyordu.
Teyzem bizim hala oturduğumuzu görünce tekrar konuşmak için dudaklarını açtı.
"Hemen kalkıp bir yerlere gezmeye gidiyorsunuz ve en yakın zamanda spora başlıyorsunuz."
Başımızı salladık ve teyzemin odadan çıkmasını bekledik.
                   ●□○●□○●□○●□○●

"Hadi İrem."
"Geliyorum."
Teyzemden bir şoför istemiştik. Yani kaybolmayacaktık.
Ben topuklu ayakkabılarımı giyerken İrem de geldi. Siyah omuzları açık dizimden 1 karış yukarda bir elbise giymiştim. Saçımı da dalgalandırmıştım. İrem ise beli 'fazla' açık olan kırmızı bir elbise giymişti ve saçını at kuyruğu yapmıştı. Arabaya bindik ve şoförden
bizi bir bara götürmesini istedik.
10 dakika sonra bir barın önünde durduk. Şoföre bizi beklememesini bizim onu arayacağımızı söyledik.
Araba gözden kaybolurken biz de barın girişine doğru yürüdük.

Biraz şaşırtıcı olsa da bizden kimlik istememişlerdi. Şanslıydık diyelim.
Barın içine girdiğimizde çok kalabalık olduğunu gördüm.
Barmen adamın yanına geldiğimizde birer alkollü kokteyl istedik.
Fazla içmememiz gerekiyordu. Sonra boku yemek istemiyordum.
"Hallo."
Yanımdaki adama baktım. Kumraldı ve yakışıklıydı mavi gözleri vardı ama Alder'ın yerini tutamazdı.
"Hallo."
Bana çok fazla ilgiyle bakıyordu ama Alder daha yoğun bakıyordu.
Neden sürekli o salağı düşünüyordum ki...
Tamam beni öpmüştü, tamam bu benim ilk öpücüğümdü...

Kafamdakileri bir kenara bırakıp bu yakışıklı çocukla ilgilenmek istedim o an.
                            ♡♡♡
Ne kadar oldu bilmiyorum sadece ilgimi o çocuğa vermiştim. Çok tatlıydı. Adı ise Noah idi.
İrem'e baktığımda çoktan sarhoş olup peşine birkaç erkek takmıştı.
Onun bu halleri beni güldürürken  elimin üstünde bir ağırlık hissettim.
Başımı elime çevirdiğimde Noah elini elime kilitlemişti. Gözlerimiz kilitlenirken bana doğru yaklaşmaya başladı.
Sakın yapma mal!
Ne güzel mis gibi Alder'ın bebeksi dudakları varken bunun buruşuk dudaklarını mı öpeceksin.
İç sesim doğru söylüyordu. Ama o beni 2 haftadan beri aramıyordu.
Bu hakkı kaybetmişti.
Noah bana doğru yaklaşırken bir eli belimi kavradı.
Ne yapacaktım?
Gözlerimi kapattım ve kendimi ona bıraktım.
O sırada birisi beni omzumdan ittirdi ve Noah' ya yumruk atmaya başladı.
Acaba kim?
Tabiki de Alder.
Bardaki bazı kişiler çığlık çığlığa bağırırken bazıları da ayırmaya çalışıyorlardı.
İrem'e baktığımda Arda ile kavga ettiğini gördüm.
Alder birkaç almanca bir şey söyledikten sonra beni çekiştire çekiştire bardan dışarı çıkardı.
En sonunda kolumu ondan kurtardığımda biraz ovuşturdum.
"Senin derdin ne? Niye dövdün onu?"
Benim sorduğum -bağırarak sorduğum-   soruyla çenesi kasıldı.
"Asıl senin sorunun ne?"
Fazla bağırmıştı.
"Benim mi sorunum ne? Hem 2 hafta arayıp sormuyorsun hem de gelip benim hayatıma karışıyorsun!"
Daha fazla kasıldı. Nefes aldı sonra titrekçe verdi.
"O piç az daha seni öpüyordu."
Sustum.
Gözleri dolmuştu.
Bu çocuk var ya sana deli gibi aşık ben söyleyeyim.
Ben bir şey demeyince devam etti.
"O piç az daha senin dudaklarından öpüyordu."
Sesini daha fazla yükselmişti. Sonra kısık sesle arabaya binmemi söyledi.
Aslında emrettiği için asla yapmazdım ama çok sinirliydi.
Arabaya bindim sonra o bindi.
Yolculuk çok sessiz geçti.
Aklıma bir anda İrem geldi.
"İrem?"
"Arda yanında." demekle yetindi.
Ben de ses çıkaramadım ve yol boyunca camdan dışarı bakmakla yetindim.
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken içim içime ağlamak istiyordum.
En son hatırladığım da bir yatağa yatırılışımdı.
                      ♤●♤●♤●♤●
Karnımdaki bir ağırlıkla gözlerimi açtım.
Yanımdaki kişinin Alder olduğunu görünce karnımdaki ağırlığında onun kolu olduğunu anladım.
Parmaklarımı yüzüne yerleştirdim ve yanağında gezdirdim. Çok pürüzsüzdü.
Sanki bebek poposu gibi...
İç sesimin dediği şeye hafif tebessüm ettim.
  O sırada Alder'ın okyanus mavisi gözleri aralanmaya başladı. Elimi çekmek için hareket edeceğim sırada beni kendine doğru çekti.
Ben yaptığı şeye şok olmuşken o beni göğsüne yatırdı.
Yorganın altına baktığımda üstümde bir tişört altımda da şort olduğunu gördüm.
"Beni sen mi giydirdin?"
"Evet ama merak etme bakmadım."
"Tabi canım."
Kıkırdadığını duyduğumda aklıma gelen soruyu sordum.
"Küs müyüz? "
"Evet." dedi.
"O zaman niye böylesin?"
"Çünkü cezanı çekeceksin zaten bir de ben surat yapmiyim dedim."
"Ceza mı?"
Sustu. Bu konuyu sonraya sakladım.
"Teyzem çok merak etmiştir."
"Merak etme benle olduğunu söyledim."
Başımı sallamakla yetindim.
"Ailenin olduğunu söylemiştin burası senin evin mi?"
"Annemler seminere başka bir şehre gittiler."
Ne şans ama...
Aşağı inmek için hareket ettim ama Alder kolumdan tutup yatağa çekti.
Soran gözlerle bana bakarken "kahvaltı hazırlayacağım."
"Çalışan var." dedi.
O zaman hesap verme sırası ondaydı.
"O zaman hesap ver Alder DERİN neden beni 2 haftadır aramıyorsun?"
Bir anda ciddileşti ve benden uzaklaştı.
Ne oluyordu buna?
"Benden bir şey mi saklıyorsun?"
"Hayır sadece bir uydurmayı kafama çok taktım. O yüzden... Bunun için özür dilerim bebeğim."
Ne? Bebeğim mi oha!
Uydurma hakkında bilgi toplamak için kendime gelmeye çalıştım. Kendime geldiğimde dudaklarımı araladım.
"Bu uydurma ne-"
"Lütfen sorma Yağmur."
Fazla ısrar etmedim.
Sadece başımı salladım.
Beni tekrardan göğsüne yatırdığında başımı ona çevirdim.
O da bana baktı. Galiba 10 dakika böyle durduk.
Dillerimiz sustu. Gözlerimiz konuştu.

Sonra kalktı beni kendine çekti.
Dudaklarım dudaklarına değdinde su içermiş gibi içmeye başladım.
Bir süre daha özlem giderdikten sonra ayırdık dudaklarımızı...
Aslında kalp istemiyordu dudakların ayrılmasını sadece mantık ağır basıyordu. Bir süre durdu ve beni izledi sonra dudaklarını araladı.
"O dudaklar benim."
Ben olayın şaşkınlığı ile konuşmamaya çalışıyordum ama...
"Sevgili miyiz şimdi." deyiverdim.
Baktı, baktı
"Eğer bir ömür ayrılıp hiç bir zaman birbirimizi bırakmamak cümlesini tek bir kelimede toplayacaksak evet sevgiliyiz." dedi.
Ve tekrar dudaklarımız birleşti.

     ♤■♤■♤■♤■♤■♤■♤■♤■♤■♤■♤■♤

☆Lütfen oylamayı unutmayın☆

ÇAMUR Where stories live. Discover now