7-TRISH WHITE

1.1K 189 5
                                    

instagram.com / adehikayeleri

Multimedia : Camila Cabello -Real Friends

TRISH WHITE:
Tam üç gündür ne yapacağımı bilmez halde bu evdeydim. İçimden ne bir şey yapmak, ne birini görmek ne de bir şey yemek geliyordu. Odamdan mecbur kalmadıkça çıkmak istemiyordum. Bu nedenle ailem okuluma gidip benim için bir süre izin almıştı.

Yatağımın karşı tarafında duran koltuğun üzerinde Vera'nın partiye gittiğimiz gece arabamda unuttuğu paltosu, çantası, telefonu ve anahtarları duruyordu. Sanki ayrılacağımızı sezip onları bana hatıra olarak bırakmış gibiydi.

Evin baktığım her yerinde daha sadece birkaç gün önce birlikte geçirdiğimiz güzel zamanlar aklıma geliyordu. Her ne kadar aksi için uğraşsam bile beynim, onun gittiğine ve bir daha asla geri gelmeyeceğine inanmayı reddediyordu. Sadece birkaç gün önce karşımda sapasağlam duran birini bu kadar kısa süre sonra böyle bir nedenle asla göremeyecek olma fikrini ne kadar denesem de aklım ve mantığım bir türlü almıyordu.

Birlikte yediğimiz son akşam yemeği olan pizzayı bile çok sevsem de artık bir daha yiyebileceğime emin değildim.

Yaşım çok fazla büyük olmamasına rağmen gerek ailem, gerek yaşadığım çevre, gerek eğitimim nedeniyle çok fazla insan tanıdım ve Vera, bu zamana dek tanıdığım tüm o insanlar arasında en samimi, en hayat dolu, en saf ve temiz kalpli olanıydı belki de. İnsanlar ona kötülük etse bile hemen tavır almak yerine acaba ben istemeden de olsa bunu hak edecek bir şey mi yaptım diye kendini sorgulayacak kadar iyi birisiydi.

Bazen böyle düşününce, yer yüzünde onca kötü insan dururken bu olay neden başka birinin değil de onun başına geldi diye kadere isyan etmeden yapamıyordum. Neden o, neden..?

Aileme göre Tanrı'nın iyi insanları daha çabuk yanına aldığına inanıp bunu sorgulamamak en doğrusuymuş. Anneme bunu denediğimi fakat işe yaramadığını söylediğimde bana belki de bir psikologdan ya da psikiyatrist olan babamdan bu konuda destek almamızın iyi olabileceğini söyledi. Elbette buna gerek olmadığını söyleyip konuyu geçiştirdim.

Artık günlerim çok boş ve sanki her gün birbirinin aynıymış gibiydi. Güneşin penceremden sabahları doğuşu ya da akşamları batışı benim hiç ilgimi çekmiyordu. Eskiden benim için bir anlamı olan şarkıları bile artık anlamsız ve sıkıcı buluyorum. Mesela dün oturup ona mektup yazmak istedim fakat sonuç sadece odamın zeminini kaplayan sayfalarca buruşturulmuş kağıt, içi boş bir zarf ve başımda hissettiğim şiddetli bir ağrı oldu.

Vera'yla hep sıradan, basit bir arkadaşlığımız olduğunu sansam bile aslında o, kimseye açmaya cesaret edemediğim sırlarımı bile acaba başkasından duyar mıyım diye endişem olmadan rahatça anlatabildiğim, sevincimi, üzüntümü paylaşabildiğim hatta fütursuzca konuşup dedikodu yapabildiğim tek kişiymiş.

Telefon rehberimi baştan sona dolaştım fakat ne acı ki onun yerini asla tutamayacak olsa bile en azından hislerimi anlatıp dertleşebileceğim tek bir kişi bile bulamadım. Meğer Vera, ben fark etmeden hayatımda ne çok yeri kaplamıştı. Zamansızca, hiç istemeden de olsa o gitmiş, bense burada böyle bir başıma kalakalmıştım. Kendimi yapayalnız ve çaresiz hissediyordum.

Peki ya Vera..? Yapacağı daha o kadar çok iş, bir sürü güzel plan, geleceğe dair hayalleri vardı ki onun. Hoşlandığı bir erkek arkadaşı vardı mesela. Onunla birlikte geleceğe dair güzel düşleri vardı şimdi yarım kalan... İşte tüm bunları düşününce tek tesellim, yani en kötünün iyisi, aileden hiç birinin acı çekmemiş olmasıydı. Ne yazık ki şu anda elimden bunu düşünerek kendimi teselli etmeye çalışmaktan başka bir şey gelmiyordu.

VERA'NIN EVİ : MUCİZE [KİTAP OLDU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin