10-MİNİK ELLER

1.1K 174 5
                                    

instagram.com / adehikayeleri

Multimedia : Saygrace-Boys Ain't Shit

O gün çok ama çok eğlenmiştim...

Evet, itiraf ediyorum, eve bakmak için gelen o çifti ve onları getiren emlakçıyı kaçırmak için korkuturken bir an çok eğlenmiştim.

Fakat onlar giderken arkalarından kahkahalarla gülmüş olsam da sonrasında yine eve dönüp çaresizce aynı yalnızlığıma gömülmüştüm.

Evdeki günlerim hep sıkılarak geçiyordu. Ben de bol bol kitap okudum, müzik dinledim, film izledim. Bazen de hep yaptığım gibi müziği açıp deli gibi dans ettim. Hatta bir ara o kadar çok sıkıldım ki normalde hiç sevmememe rağmen belgesel programlarını bile izlemeye başladım. Sonra bir de o meşhur, saçma televizyon dizileri vardı tabii... Bütün gün ekran karşısında olduğum için de istemeden artık programların saatlerini bile ezberlemiştim.

Her şey böyle tek düze giderken birden bire önemli sayılabilecek bir gelişme oldu sonra.

Ne mi?

İnsanların evimizin hayaletli olduğuyla ilgili söylemeye başladığı sözler aldı başını gitti ve o söylentiler günden güne artarak büyüdü.

Önce buraya ilk gelen o çift ve emlakçı olayı tanıdıklarına anlatmıştı. Bunun sonrasında da olay kulaktan kulağa yayılınca insanlar buraya yaklaşmaya çekinir olmuştu.

Tabii ki bu olay aslında ailemiz için iyi bir gelişme sayılırdı. Çünkü evin alıcıları ilk zamanlara nazaran neredeyse yok denecek kadar azaldı. Uzun bir zaman sonrasında cesaret edip eve gelen genç, sarışın kadın da önceleri ben öyle şeylere inanmam diyerek gelmiş olsa da sadece evin kapısına kadar ilerleyebildi.

Sonrasında da "Hayır hayır, ben bunu asla yapamam. Vazgeçtim. Kim ne derse desin umurumda bile değil, beni o eve hiç kimse sokamaz." diye bağırarak birlikte geldiği emlakçıyı orada bırakıp çığlık çığlığa arabasına atladı ve son sürat oradan kaçtı.

Bunun üzerine, evin önünde bir başına kaderine terk edilen emlakçı, gittiğini fark edince kadının arkasından koştu ve bas bas bağırarak durması için onu ikna etmeye çabaladı. Nefesi kesilene kadar koştuktan sonra kadını durdurmayı başaramayınca da küçük bir sinir krizi geçirerek geri döndüğünde bahçedeki ağaçları tekmeleyip "Lanet olası ev. Sana yenilmeyeceğim. Ya seni satıp köşeyi döneceğim ya da ateşe verip yakacağım. Böylece sen de o dilden dile dolaşan hayaletlerin de sonunda kül olup gideceksiniz." diye bağırdı. O an sanki aklını yitirmiş gibiydi.

Ardından yorgun bir halde evin merdivenlerine oturup bir süre öylece durdu. Kendini topladığına emin olduktan sonra tekrar yerinden kalkıp bahçedeki çeşmede elini yüzünü yıkadı ve aracı olmadığı için yürüyerek evden çıkıp gitti.

Bu olanlardan sonra benim o sıkıcı, monoton geçen günlerime de biraz da olsa renk gelmeye başladı sanki. Her sabah evimde oturup "Acaba bugün nasıl bir olay olacak?" diye düşünürken buluyordum kendimi.

Bu arada başka bir şeyi de fark ettim. Evimizi bu kadar çok sevip bağlanmakta ne kadar haklı olduğumu...

Neden mi?

Çok lüks olmasa da konumu iyiydi çünkü. Mesela şehrin içinde olmasına rağmen etraftaki evlerle çok dip dibe değildi. Bunun  için de sakin ve gürültüden uzak olması, arka taraftaki küçük ormanlık alan nedeniyle de temiz havanın yanı sıra hem spor hem piknik için ideal yerin yanı başında bulunması alıcıların bile hemen ilgisini çekiyordu.

VERA'NIN EVİ : MUCİZE [KİTAP OLDU]Where stories live. Discover now