20-KARMAŞIK DUYGULAR

896 88 1
                                    


instagram.com / adehikayeleri

Multimedia: Selena Gomez - Rare

20-KARMAŞIK DUYGULAR

O günden, yani sevgilisi olduğunu öğrendiğim o adamla Dee'yi birlikte gördüğümden beri, kendimi adeta odama kapatmıştım. Ortalıkta görünmemeye çalışıyor ve çok mecbur kalmadıkça da alt kata inmiyordum. Çünkü kendimce bir nevi suçluluk duyuyordum. Artık Toni'yi görüp onunla konuşmaktan adeta ödüm kopuyordu. Dee, Toni'nin sevgilisiydi. Gördüklerimi söyleyip burnumu onların ilişiklerine sokmak ya da günün birinde bu olay duyulacak ve ayrılacaklarsa bile buna asla ama asla ben neden olmak istemiyordum. Ancak diğer yandan onun yüzüne bakıp gördüklerimi söylemediğim her an, o suça kendimi ortak olmuş hissediyor ve onun yüzüne de bakamıyordum.

Toni konuşmak için odama geldiği zamanlardaysa onu bir bahane bulup geri gönderiyordum. Sürekli surat astığım için o da sanırım, ya artık ondan hoşlanmadığımı sanıyor ya da benim nemrut ve suratsız biri düşünüp gün geçtikçe benden nefret etme yolunda ilerliyordu. Bunu bilmek beni her ne kadar üzse bile başka türlü davranmak elimden gelmiyordu ama yine de onunla ettiğimiz sohbetleri sebepsizce özlüyordum.

Zavallı Toni...

Böylesine sevdiği, değer verip üzerine titrediği birinin kendisini başka bir adamla aldattığını hem de kendi evinde görüştüklerini bilse acaba ne hissederdi..? Tanrım, bir türlü aklım almıyordu. İnsan bu kadar iyi birini neden aldatırdı ki? Üstelik o insan kendisine bu kadar çok değer veriyorken...

Bazen, hayatımda kendime yakın hissettiğim ya da sevdiğim insanları hep bir şekilde kaybettiğimi düşündüğümde, tüm sorunun bende olabileceği hissine kapılıyordum. Önce Trish, Aaron, annem, babam, erkek kardeşim Matthew sonra okulum, evim ve şimdi de değer verdiğim hatta ona karşı hissettiklerimi belki de kendime bile itiraf edemediğim kişi, Toni Parker...

İşte tam da o anda yine siyahlar içindeki küçük kız birden ortaya çıkıyor ve "Uğursuz Vera... Uğursuz Vera... Uğursuz Vera..." diye bağırmaya başlıyordu. Ben de elimde

olmadan yine kendime kızıyordum.

Kafam o kadar çok karışıktı ki neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veremiyordum. Annem, zamanın doğruyu bulmadaki en iyi ilaç olduğunu söylerdi hep. Umarım öyle olur ve doğruyu bir an önce bulabilirdim.

Son zamanlarda artık uyuyamıyordum, ne zaman bir şeyler aklımı kurcalasa hep böyle olurdu. Bazı günler sadece birkaç saat uyuyabilsem bile çoğu zaman günlerim hiç uykusuz geçiyordu. Uyumayı başardığım anlarda da ya kabuslar görüp sıçrayarak kalkıyor ya da sürekli aynı rüyayı görüyordum. Her defasında o ela gözler karşıma geçip bana öyle bir bakıyorlardı ki adeta büyüleniyor ve etkisinden ne yapsam kurtulamıyordum.

Yine uyumak için yattığım birkaç dakikanın ardından benzer şekilde uyanınca en sonunda pes edip yatağımdan kalktım. Penceremin yanına gidip camı açtım ve karşısında duran koltuğuma oturup esen serin rüzgarın tenimi ısırmasına izin verdim. İki gündür yağan yağmur hızını arttırmıştı. İşe yaraması umuduyla dışarıya bakıp her seferinde beni yatıştıran damlacıkları izledim.

Orada geçirdiğim yaklaşık bir saatin sonunda, odada bir başıma kapalı kalmaktan fazlasıyla sıkılmıştım ve sıcak bir fincan kahvenin tadı damağımda, kokusu burnumda tütmeye başlamıştı. Ne kadar dirensem de en sonunda pes edip alt kata inmeye karar verdim.

Odamın kapısını yavaşça açtım. Ortalıkta kimse olmadığına emin olduktan sonra sessiz adımlarla koridoru geçip merdivenlerden aşağıya indim. Son basamağa geldiğimde salonda kimse olup olmadığını kontrol etmek için başımı uzatıp içeriye baktım. Dee koltukta uzanmış, uyuyordu. Baş ucundaki boş şarap şişesi ve kadehe bakılırsa büyük ihtimalle burada içerek sarhoş olduktan sonra sızıp kalmıştı. Her ne kadar uyanamayacağını bilsem de sessiz olmaya gayret ederek kendime büyük fincanda kahve hazırladım. Yanına bir paket bisküvi de alıp geldiğim gibi yavaş adımlarla odama çıktım.

VERA'NIN EVİ : MUCİZE [KİTAP OLDU]Where stories live. Discover now