12-RÜYA

1K 160 8
                                    

instagram.com /adehikayeleri

Multimedia: Camila Cabello - In the dark

Tüm gece boyunca gördüğüm kabuslar yüzünden sürekli uykumdan uyanıp durdum. Hem de her seferinde yatağımda zıplayarak. İçimde nedenini bilmediğim tuhaf bir huzursuzluk hissediyordum.

Ne zaman gözlerimi kapatsam ailemin yaşadığını görüyordum. Önce eski günlerdeki gibi mutlu olduğumuzu, birbirimize yine sevgiyle sarılıp hep çok sevdiğimizi... İşte asıl kötü kabusum ondan sonra başlıyordu ve sanki bu halimden zevk alırmışçasına, taa ki beni yattığım o ölüm uykusundan kan ter içinde sıçratıp uyandırana kadar devam ediyordu.

Birilerinin gelip bizi evimizden zorla çıkardığını görüyordum. Kapının önüne gelişigüzel, öylece konulmuş eşyalarımızı. Annemin çaresizlikle bakan gözlerini. Matt'in korkudan gerilerek annemin eteğinin arkasına saklanan o masum, çocuksu yüzünü. Ne zaman bir yaramazlık yapsa babam eve geldiğinde hep yaptığı gibi...

Annemin eteklerinin arkasına saklanır ve orada öylece durup annemin onu savunmasını, babama suçsuz olduğunu söylemesini beklerdi. O zamana dek bakamazdı babamın yüzüne utançtan. Sonra babam durumu anlar, "Eh, madem bizim oğlanın suçu yok ve her şey kazara olmuş, o zaman çocuğun üzerine daha fazla gitmeyelim. Benim aslan oğlum eminim zaten hatasını çoktan anlayıp üzülmüş, dersini almıştır. Bir dahaki sefere daha dikkatli olur ve böyle hatalar da yapmaz bence." derdi gülmemek için kendini zorlarken. "Sen ne dersin annesi? Bu defalık affedelim bence onu."

Annem de babamı onaylar ve Matt'i bağışlarlardı. Bir süre sonra Matt, affedildiğini bilmenin rahatlığıyla hiçbir şey duymamış gibi saklandığı yerden çıkıp babamın yanına gider ve olanları kendisi anlatıp istemeden olduğunu söyleyerek özür dilerdi. Babam da onun küçük oyununu bozmaz, bir dahaki sefere daha dikkatli olması karşılığında bağışlardı. Sonraları da verdiği sözü tutardı ama Matt. Dürüsttü. O günden sonra gerçekten daha çok dikkat ederdi.

Duyduğum bir sesle bakışlarımı Matt'ten çekip başımı diğer tarafa çevirdim ve babamı gördüm sonra. Koşarak yanına gidip gözlerimden süzülen yaşlara aldırmadan olanları ona anlattım. Babam önce bana sımsıkı sarıldı sonra elini uzatıp çenemi tuttu ve başımı hafifçe yukarıya kaldırıp gözlerimizi buluşturdu.

Gülümseyerek gözlerimden akan yaşları eliyle silip "Üzülme Vera. Bizim için artık endişelenme. Biz yine hep birlikte ve yine çok mutluyuz. Sen de mutlu ol artık çünkü bunu hak ediyorsun kızım. Bırak onlar eve gelip yerleşsin... İnan bana. Göreceksin, böylesi daha iyi olacak... Herkes için." diye fısıldadı. "Unutma Vera, sen hep benim güzel ve güçlü biricik kızımsın."

Neden böyle söylediğini anlamamıştım. Boş gözlerle nedenini sorgular gibi kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. Ona güvenmemi ister gibi sıcacık bir gülümsemeyle bana karşılık verdiğinde babama sevgiyle sımsıkı sarıldım. Başımı göğsüne yaslayarak eskiden yaptığım gibi boynunun altına gömdüm ve ona has kokusunu içime çektim. Baba kokusu... Bir süre öylece kaldık. Beni saran kolları yavaşça gevşedi sonra. Yanaklarıma birer öpücük kondurup annemin yanına doğru yürüdü.

Canım babam. Ne zaman kendimi kötü hissetsem hep bir yolunu bulur, iyi hissetmemi sağlardı. Tıpkı şu anda olduğu gibi. Şimdiden kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım bile.

Ellerimi götürerek gözlerimi sildikten sonra yüzümde oluşan buruk bir tebessümle başımı çevirip tekrar anneme baktım. Çünkü yeniden birlikte olmaktan duyduğum tarifsiz mutluluğumu onlarla paylaşmak istiyordum ama olduğum yerde öylece kalakaldım. Baktığım yerde ne annem ne babam ne de Matt vardı. Tıpkı geldikleri gibi yine sessizce gitmiş, beni yalnızlığımla baş başa bırakmışlardı.

VERA'NIN EVİ : MUCİZE [KİTAP OLDU]Where stories live. Discover now