Rİ-7

2.3K 145 22
                                    

3 melez kamptan uzaklaşıp bir gemiyle okyanusa açılırken Poseidon Kızı onların ardından bakmıştı. Sadece kısa bir süre beklemeye ihtiyacı vardı o kadar. Sonra o Samantha denen kızı delirtecek bir eylemde bulunacaktı.

Gemi ufuk çizgisinde kaybolduktan sonra bile bir süre ufku izlemeye devam etti. Güneş okyanusun hemen üstünde yükseliyordu. Sabahın 6'sında göreve çıkan 3 melezi uğurlamaya gelen birkaç kişiden biriydi. Diğer melezler eğitimlerine devam ediyorlardı. Samantha onu eğitime göndermek için her şeyi yapsa da Hebe Samantha'yı susturarak Anastasia'nın orada kalmasına izin vermişti.

O kehanette tuhaf bir nokta vardı. Kendisi bile tam bilmese de hisleri bu işin sonunun hiç iyi bitmeyeceğini söylüyordu. 

Ve Anastasia hislerine güvenirdi.

Arkasını dönerek antrenman sahalarına geri döndü. Gün boyunca çalıştı ve her şey yolundaymış gibi eğitimlerine devam etti.

Akşam kamp ateşinde Lyra yanına geldiğinde gözlerini ateşten ayırmamıştı.

''Üzgünüm Anastasia, göreve gidemediğin için.''

Gözleri yanmaya başlayınca ovuşturup Lyra'ya döndü ve gülümsedi. Gümüş gözleri ateşin yansımasıyla ısıtılan bir çift metal gibi görünüyordu.

''Problem yok Lyra, suçlu sen değilsin, hatta oradaki kimse suçlu değil. O Hekate melezini öldürmek tamamen benim hatamdı. Kendini suçlu hissetmen gereksiz.''

''Hayır hayır böyle düşünme, o olaydan senin sorumlu olmadığına eminim. Hem bunu kendin de söyledin.''

''Eğer sana kimse inanmıyorsa söylediklerin yalan sayılır Lyra. Senin doğruyu söyleyip söylememen kimsenin umurunda olmaz. Onlar kendi doğrularını çizmişlerdir ve herkes o çizgiden yürümeye devam eder. Ama kimse hokkabaz değildir. Herkes o çizgiden bir süre sonra düşecektir.''

Anastasia ayağa kalkarak odasına çekildi. Lyra ise arkasından bakakaldı. 

Etraf sessizleşti. Dolunay en tepede etrafı aydınlatan tek şeydi. Okyanusa vuran görüntüsü hafifçe dalgalanıyor ve okyanusun huzurlu dalgalarıyla sarmaş dolaş oluyordu. Birkaç balık sürüsü evlerine giderken sessiz konuşmaları etrafa duyulamayacak titreşimler yayıyordu. Çimlerdeki adım sesleri bu huzurlu geceyi bir kılıç gibi yarmıştı. Adımlar hızlandı, hızlandı, hızlandı... Etrafa bir su sesi yayıldı. Kısa süre içinde ses dağıldı ve gece eski huzuruna kavuştu.

İçindeki huzursuz ruh ile birlikte.

Anastasia kuyruğunu hızlı bir şekilde çırparak suda ilerliyordu. Arada bir durup rastladığı birkaç deniz canlısına göreve giden 3 melezin nereden geçtiğini soruyordu. Bazen ise okyanusu dinliyor, gemiyi kendi imkanlarıyla takip ediyordu. Bir gemiye göre daha hızlı olduğu kesindi ancak o bir makine değildi. Gemi gece boyunca seyahat edebilirdi ama Anastasia şimdiden yorulmuştu. 

''Sabahtan gitseydim daha rahat olabilirdi.'' diye düşünerek yüzmeye devam etti. Durup uyursa gemi ondan daha da uzaklaşacaktı ve asla yakalayamayacaktı.

Bu görevde dostlarını yalnız bırakmaya niyeti yoktu. Kehanet çok sıradan gibi dursa da işin içinde çok farklı olaylar olduğuna emindi. Bu kendi kehanetiydi ve başkaları kendi hayatı uğruna ölemezdi.

Derin bir nefes alarak yüzmeye devam etti. Her dakika kasları daha fazla işkence ediyordu vücuduna. Tüm lifleri teker teker kopsa daha az acı çekeceğini düşünmeye başlamıştı artık. Günün ilk ışıklarına kadar birkaç kısa arayla birlikte yol aldı. Geminin ardında bıraktığı titreşimleri hissedebiliyordu. Hesaplarına göre yarım saatlik bir yüzmeyle gemiye yetişip tüm gün vasıfsızca yatabilirdi.

ANASTASIA|Ruh İncisiWhere stories live. Discover now