Rİ-27

1K 88 0
                                    

Teknenin suda ilerlerken oluşturduğu dalgalar dairesel bir biçimde etrafa yayılıyordu. Alastor teknenin ucunda suyu izliyor, belki Anastasia'yı görürüm umuduyla etrafı tarıyordu.

Acaba Anastasia kendisiyle ne konuşmak istiyordu? Tek başına buraya gelmesi gerçekten mantıksızdı.

Melezlerden biri yanına gelip karşıdaki kayalığı gösterdi. "Bakın efendim, orada."

Alastor kayalığın üstüne bağdaş kurarak oturmuş Anastasia'ya baktı. Parmaklarıyla oynuyordu ve ne söyleyeceğini düşünüyordu.

Alastor meleze tekneyi kayalığın yakınlarında durdurmasını söyleyip gönderdi ve mavi saçlı kızı izlemeye devam etti.

Tekne yavaşça kayalığın yanında durduğunda kızın gümüş gözleri kendi karanlık gözlerine kenetlendi.

"Orada mı duracaksın yoksa kayalıklara gelecek misin?" diye sordu Anastasia.

Alastor başını dikleştirdi. "Neden sana güveneyim? Ya beni boğmaya çalışırsan?"

Anastasia sırtını arkasındaki kayaya yaslayıp "Tepedeki okçuların menzilindeyim. Sence bunu neden yapayım?" dedi. "Hadi, önemli bir konu hakkında konuşmalıyız."

Alastor bir süre Anastasia'ya şüpheyle baktı. Daha sonra sakince kayalığa çıkıp Anastasia'nın önüne geldi.

"Seni dinliyorum."

Kız, ayağa kalktı. Nasıl başlayacağını bilemiyormuş gibi bir süre suya baktıktan sonra bakışlarını tekrardan Alastor'a çevirdi.

"Pontus'un kızı olduğumu yeni öğrendim. Henüz sizin için bir tehdit oluşturmuyorum." Biraz duraksadı. Derin bir nefes aldı ve "Ama bu hep böyle sürmeyecek. Eski kişiliğim vücudumu ele geçirdiğinde kamp ve olimpos tehlikeye girecek." dedi.

Alastor sakinliğini koruyarak "Bana neden bunları anlatıyorsun?" diye sordu.

Anastasia boynundaki incinin ipini tuttu ve kararlılıkla Alastor'a gösterdi. "Bu inci kampı korumak için tek şansınız."

"Neden bahsediyorsun sen?"

Anastasia ipi bırakıp gülümsedi. "Sana bir hikaye anlatacağım. Bu incinin ve benim takma adımın geçmişini..."

"Takma adın mı?"

"Sadece dinle..."

Küçük kız Mariana Çukuru'ndan kaçtığında sadece 15 yaşındaydı. Orada çıktığında Titan Savaşı'nın ortasına düşmüştü. Her yere bir kasvet hakimdi ve fırtınalar kopuyordu.

Buna rağmen 5 yıl geçirdiği Mariana Çukuru'nda çok daha kötülerini görmüştü.

Yüzerek babasının sarayının yolunu tuttu. Oraya vardığında her şey eskisi gibiydi. Hiçbir fark göremedi. Belli ki savaşın etkisi buraya uzanamıyordu.

Saraya girdi. Bu sefer askeri eğitim almaya başladı. Karşısına konulan her düşmanı tereddüt etmeden öldürmesi fazlasıyla dikkat çekiyordu. Bunları yaparken ağır yaralansa bile mavi gözlerindeki kanasudamış bakış asla değişmiyordu. Hatta daha da sinirleniyor, tekrar ayağa kalkıp geriye kalanları acımadan öldürüyordu.

"Bunun inciyle ne alakası var?"

Anastasia sakince gülüp "Sabırlı ol. Bunlar bilgi niteliği taşıyor. Sizi öldürürken tereddüt etmeyeceğimi söylüyorum." dedi. Bunlara rağmen sesi oldukça dost canlısı çıkmıştı.

"Devam ediyorum."

Bu eğitimi Titan Savaşı bitene kadar sürdü. Pontus, denizleri Poseidon'un devraldığını öğrendi. Eskiden Okeanos ile olan dostluğunu Poseidon ile de kurmaya çalıştı ama Poseidon onun şartlarını kabul etmedi.

ANASTASIA|Ruh İncisiWhere stories live. Discover now