Rİ-24

1.1K 85 4
                                    

Gümüş gözler zifiri karanlıkta etrafı taradı. Ufak bir parıltı aradı. Anılarına tutunarak yolu bulabileceğine inanıyordu. Aynı geçmişte yaptığı gibi bu dipsiz çukurda yolunu bulabilirdi.

Bir duvar kenarına gelene kadar yüzüp elini duvarda gezdirdi. Hiçbir şey göremiyordu ve yalnız oluşu da hiç güvende hissetmesini sağlamıyordu.

Derin bir nefes alarak tüm cesaretini topladı. Buraya gönderilip sağ çıkmıştı. Üstelik daha ufacık bir çocuktu. Tam olarak ne zamandı emin değildi. Belki de binyıllar öncesindendi bu anıları. Hafızası tamamen geri gelene kadar bunu öğrenemeyecekti belli ki.

Duvarın aşağılarına doğru (aşağısı olduğunu düşünüyordu) göz gezdirdi. Ufacık bir parıltı bile yeterdi şu an.

Altın sarısı tanıdık parıltıyı görünce yüzüne heyecanla bir gülümseme yayıldı. Aşağılara yüzerek duvardaki altın sarısı sıvıyla dolu çatlakları inceledi.

Mariana'nın damarlarını bulmuştu. Şimdi tek yapması gereken bunları takip etmekti. Aslında tanrıçanın söylediğinin aksine onu kendisinin de bulabileceğini biliyordu. Aynen eskiden yaptığı gibi...

Elini duvardan ayırmamaya özen göstererek diplere doğru yüzmeye başladı. İlerlediği her metrede sanki mümkünmüş gibi daha da karardı etraf.  Arada bir altın sarısı çatlakları kaybediyor, etrafa bakıp yeni bir çatlak buluyordu.

Yorulmaya başladığında bir şey görebilmek umuduyla etrafına baktı. Karşılaştığı tek şey yine siyah renk olunca iç çekti.

Gözleri aquamarin taşlarından oluşan bileğine kayınca Ocean'ı kılıç formuna soktu. Kılıcın ışıltısı bile sanki bu sonsuz karanlıkla soğuruluyordu. Buna rağmen sağa sola yüzerek kendisine bir kaya buldu ve üstüne oturdu. Kılıcı tekrardan bileklik formuna döndürmek yerine kucağına koydu.

Neden Mariana'yı bulmaya çalışıyorsun? Zaten oradan döneli birkaç gün olmadı mı?

"Ama o zaman kim olduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve herkesin bana hafıza kaybımla ilgili söyledikleriyle kafam karışmış durumdaydı." diye cevap verdi Anastasia. "Şimdi ise az biraz bir şeyler biliyorum ve daha fazlasını öğrenmem için Mariana'ya ihtiyacım var."

Lagiacrus'a neden sormuyorsun?

"Mariana'ya ona güvendiğimden daha fazla güveniyorum. Hem o canavarla aramızda anlamadığım bir şeyler var ve bu beni ürkütüyor."

Kardeş olmanız dışında bir bağınız yok aslında...

Anastasia'nın birden nefesi kesildi ve kim olduğunu daha dikkatli düşünmeye başladı. Phorkys, Ceto, Nereus, Thaumas, Eurybia ve şimdi öğrendiğine göre Lagiacrus... hepsi Pontus'un çocuklarıydı yani hepsiyle kardeşti.

Bunca yıldır tanıdığı tanrılarla kardeş olması yetmiyormuş gibi bir de birkaç haftadır tanıdığı bir canavarla kardeş çıkıyordu. Daha önce hiç bu kadar şanslı (!) olduğunu hatırlamıyordu.

Bence bunları düşünme... Yani sonuçta herkesle akrabalığının bulunduğu bir dünyada yaşıyorsun. Bir Zeus melezi Artemis ile kardeş oluyor. Bu yüzden... çok takılma bunlara.

Anastasia abartılı bir sevinçle "Aman Tanrılarım! İçim çok rahatladı. Teşekkürler Ocean." dedi ve yüzündeki gülümsemeyi hızla silerek homurdandı. "Daha fazla yardımcı olamazdın."

Sana da iyilik yaramıyor. Benim ne suçum var?

"Boşver sen beni. Çok gergin olduğumdan böyle yapıyorum." diyerek oturduğu kayadan kalktı. "Her neyse, biz yolumuza devam edelim."

ANASTASIA|Ruh İncisiWhere stories live. Discover now