Rİ-30

1K 72 0
                                    

Kalkanın içinden geçtiği anda, kaybolan kuyruğunun yerini bacakları aldı. Bu ani değişimden sonra dengesini bir an için sağlayamasa da ayakta durabildiğinde çevresine bakmayı akıl etti.

Yere baktığında ayaklarının altında engin bir deniz olduğunu fark etti. Ufukta herhangi bir kaya parçası bile olmayan sonsuz bir denizin üzerinde duruyordu. Her adımını attığında su dalgalanıyor ama içine düşmüyordu. Bastığı yer hem ıslaklığı hissettiriyordu hem de kuru bir yüzey gibi ayaklarını ıslatmıyordu.

Başını kaldırıp gökyüzüne baktı bu sefer. Lacivert ve mavi, gökyüzünde harmanlanmıştı. Arkasında kalan lacivert tarafta birçok yıldız ve bir dolunay vardı. Karşısındaki masmavi gökyüzünde ise etrafı ısıtan güneş ve pamuğu andıran beyaz bulutlar bulunuyordu.

Burası oldukça garipti.

En son neredeydi ve buraya nasıl gelmişti?

Kalkana bodoslama daldığını hatırladı önce. Daha sonrasında sanki bir portaldan geçer gibi buraya düşmüştü.

Arkasına bakıp geldiği yöne ilerledi ama herhangi bir portal açılıp kendisini geri yollamadı. Bu iş düşündüğünden daha zor olacakmış gibi görünüyordu.

"Kahretsin, böyle bir şeyi beklemiyordum."

"Sürpriz yapmayı severim."

Anastasia hızla arkasına dönerek kendisine baktı. Kızı boydan boya süzdü ancak tek farkları üstlerindeki kıyafetler ve gözlerinin rengiydi. Karşısındaki kızın gözleri kendi mavi gözlerinin aksine gümüş gibiydi. Bu, kendi vücuduna yerleşmiş diğer kişiliğiydi.

"Ah, demek sendin." dedi asıl Anastasia ve Ocean'ı kılıç formuna sokup gümüş gözlü versiyonuna doğrulttu. "Seni bir kez yendim, ikincisi çok daha kolay olacak."

Hızla karşısındaki kıza atılarak kılıcını art arda savurmaya başladı ancak kız hızlı ve ufak hareketlerle kolayca hamlelerden sıyrılıyordu.

"Beni yenemezsin. En azından 'artık' yenemezsin. Eskiden senin gibi bir geçmişim olduğunu bilmiyordum, şimdi ise her şeyin farkındayım.  İkimiz biriz." dedi gümüş gözlü.

Mavi gözlü Komutan sinirle dişlerini sıktı ve "Biz asla bir olmadık. Sen bu vücutta sadece misafirdin. Ev sahibi benim ve seni evimden kovdum." dedi.

Gümüş gözlü benliği sakin bir şekilde güldü ve "Ama yine karşılaştık ve ben kampımı korumak için her şeyi yapacağım." diyerek o da kendi Kutsal buz kılıcının elinde oluşmasına izin verdi.

Birbirlerine o kadar büyük bir hızla atıldılar ki zemindeki durgun suda büyük dalgalanmalar oluştu. Eş iki kılıcın birbirlerine vururken çıkarttığı sesler boşlukta yayıldı.

Komutan, boynunda gelen kılıçtan sıyrılmak için başını eğdi. Kılıcın saç tellerine değerken çıkardığı su benzeri ses kulaklarına ulaştı. Ardından görüş açısına kesilen mavi saçları girdi. Yere düşen mavi saçlar, kendilerinin aksine suya batarak kayboldu.

Karşısındakinin hamlesinden kaçmadan bir saniye önce sudaki yansımasına bakma şansı edinmişti.

Dalgalı saçlarının büyük bir kısmı kılıçla kesilmişti ve şu an saçları hemen hemen ensesine geliyordu. Kılıçla kesildiğinden olsa gerek oldukça karmaşıktılar.

Ardından geri sıçrayıp suda kayarak kendisini dengeledi. Gümüş gözlünün kılıcı havayı kesti. Onun bu boşluğundan yararlanarak ileri atılıp kılıcını boğazına saplamak için bir hamlede bulundu. Ancak birden ayaklarının altındaki su gayzer gibi patlayarak ikisini de birbirlerinden uzaklaştırdı. Komutan, bunu beklemediği için sırt üstü yere düşerken Anastasia bunun olacağını biliyormuş gibi geri sıçrayıp yere düşmeden sıyrılmıştı.

ANASTASIA|Ruh İncisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin