Rİ-Özel Bölüm

1.2K 98 17
                                    

Ahşap sandalı sallayarak karaya indi kız. Sandal yavaşça kıyıdan uzaklaşıp Styks Nehri'nde geldiği yoldan geri dönerken kız, gümüş gözlerini bir süre etrafta gezdirdi. Burası hem çok tanıdık hem de çok yabancıydı. Etrafa yoğun bir sülfür kokusu hakimdi. Nehrin kıyısı düzlüktü ancak ilerideki kızılımsı kayalıklar kendini ele veriyordu. Önünde topraktan bir patika bulunuyordu. Hiç ağac görmemişti, sadece kurumuş birkaç bitki göze çarpıyordu.

Yeraltı Dünyası'nda yavaş adımlarla ilerlemeye başladı. Ayakları sanki nereye gideceğini biliyormuş gibiydi ama bilinci oldukça bulanıktı.

Kimdi, nereden gelmişti, ölmüş müydü, nasıl ölmüştü..? Zihnindeki sis, sorularına cevap bulmasını engellerken en sonunda bir masada oturan 3 kişiye baktı: Yargıçlar. Ölülerin ruhlarını hak ettiği yere göndermeleri için seçilmiş 3 ruh: Minos, Aiakos ve Rhadamanthys.

Minos aralarından ilk konuşan oldu. "Okeanos'un kızı, Anastasia Black. Düşündüğümden daha karmaşık bir yaşamınız olmuş."

Aiakos başıyla onayladı ve "Bir bedendeki iki ruhtan biriymişsin. Yani diğer ruh bu yargılamaya dahil olmayacak." dedi.

Anastasia'nın zihninde ufak bir ışık belirmişti. Biraz hatırlıyordu. Kendisine benzeyen bir kız ile savaşmıştı ancak ikisi de ölmüştü. Yani kendisi ölmüştü, diğer kızdan emin değildi.

Rhadamanthys başını iki yana salladı ve "Böyle basit düşünemeyiz. Diğer ruhun yaptıkları onun da ruhunu etkileyip kötülük yapmasına sebep olmuş." dedi. Elindeki kağıda baktı bir süre ve sözlerine devam etti. "Mesela Melez Kampı'ndaki nehirde bir Hekate kızının ölümüne sebep olmuş. Bu olay sırasında öteki ruh hala mühürüydü."

Minos tekrardan söze girdi. "Bu doğru, aynı zamanda boynundaki inciyi kampa verip öteki ruhun bedeni ele geçirmesine ve olayların daha hızlı sonuçlanmasına neden olmuş."

Aiakos Minos'u onayladı ve "Evet bunu yapmış ama yaparken oluşacak kalkanın nasıl işleyeceğini de tahmin etmiş gibi görünüyor. Eğer kolyeyi vermeseydi de eninde sonunda diğer ruh bedeni ele geçirecekti." dedi. "Olayları hızlandırdı ama kesin zaferi onun sayesinde kazandılar."

Yargıçlar arasında uzun bir sessizlik oldu. Anastasia onları dinlerden yaşadıklarının bir kısmını daha hatırlamıştı. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Ölülerin bunca şeyi hatırlaması normal miydi?

Aiakos son sözünü söyleyip geri kalanını kardeşlerine bıraktı. "Elysium."

Rhadamanthys net bir sesle "Asphodel Tarlaları." cevabını verdi ve iki yargıç Minos'a döndü.

Minos cevabını veremeden etrafa tanıdık bir ses yayılmıştı ve tüm gözler oraya dönmüştü. "Onun bir yanı dünyada."

Minos sözlerini yutarak kızın yanına gelen Hades Oğlu'na baktı. Bazı şeyleri açıklaması için başıyla bir işaret verdi.

Xander siyah gözlerini bir kez bile Anastasia'ya çevirmeden Minos'a baktı. "O bedende sahip olduğu hayatı yaşayamadı. Bu yüzden ruhunun bir kısmı hala dünyaya bağlı. Stkys Nehri'nin karşısına geçememiş ruhlar gibi."

Rhadamanthys sessizliğini bozarak "Demek istediğin, o Yeraltı Dünyası'na ait değil mi?" dedi.

Xander bunu reddetti. "Tam olarak öyle değil. Fiziksel bedeni öldü bu yüzden Yeraltı Dünyası onun yeni evi ancak bir yanı hala dünyaya bağlı olduğundan istediği zaman buradan çıkabilecek. Ayrıca..." dedi ve Anastasia'ya döndü. Anastasia Xander'ın karanlık gözlerini gördüğünde onunla yaptığı kılıç düellosu anılarında tekrardan yer edindi. "Şu anda hafızası tam yerinde olmasa da dünyada yaşadığı onca şey yine oraya bağlı olduğu için hafızasına yavaşça geri gelecektir."

ANASTASIA|Ruh İncisiWhere stories live. Discover now