Rİ-22

1.1K 81 4
                                    

"Bir saniye... olaylar gittikçe karışıyor. Anastasia o kadar yaşlıysa nasıl formunu koruyor? Yani sen onu bulduğunda bir çocukmuş ama aynı zamanda bir Altın ırk melezi olduğunu söylüyorsun."

Poseidon kızının sorusunu kısa bir süre düşündü. Cümleleri aklında topladıktan sonra Ariel'e baktı. "Sadece dış görünüşü değişiyor o kadar. Ortada herhangi bir reenkarnasyon yok. Eğer birinin dış görünüşünü küçültüp hafızasının büyük bölümünü silersen birçok şeyi bilmediği için çocuk gibi olur. Tek sorun: O zamana kadar yaşadığı şeyleri temelli olarak silemeyecek olman. Geride mutlaka bir iz kalır. Bu yüzden dış görünüşü küçük olsa bile bir tanrı kadar çok yaşadı."

Uzun bir konuşma sonrası derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti. "Aslında tam yaşını bilmiyorum ama Altın Çağ'da doğduğunu ele alırsak en az benim kadar yaşlı olmalı."

Alastor kendini dizginlemeden "Yuh ama." dedi. "Bir bunağa mı yürüdüm ben?"

Poseidon'un kaşları çatıldığında Alastor pek de doğru bir şey söylemediğini fark etti.

"Kızıma yürümen hakkında daha sonra konuşacağız Ares oğlu."

Alastor sadece gergince gülümsemekle yetindi.

"Peki sırada ne var?" diye sordu Jasmine. "Yani biz ne yapmalıyız? Anastasia'nın seçimini oturduğumuz yerden izleyemeyiz."

"Doğru." dedi Ariel. Anastasia'nın öldürülmeyecek olması kendisini rahatlattığı kadar germişti de. Şimdi her şey tek bir melezin seçimine bağlıydı. "En azından kampı korumak için bir şeyler yapmalıyız. Hekate kampımıza yardıma gelebilir veya çocukları önlemleri arttırır."

"Keşke o kadar kolay olsaydı ama Anastasia olur da Pontus'un tarafına geçerse kalkanlar onu durdurmayacaktır."

Alastor ileri çıkarak "Ares ve Athena melezleri olarak savunma hattımızı güçlendirebiliriz. Eğer böyle bir durum olursa Artemis'in Avcıları da bize yardımcı olabilir." dedi. "Belki onu durduramayız ama yavaşlatabiliriz."

Poseidon Alastor'un 5 dakika önce söylediği şeyleri unutmamış olsa da şu anda bulundukları durum gereği çok umursamadan başıyla onayladı. "Sanırım hiç yoktan iyidir. Kampa döndüğünüzde bunu Hebe ile paylaşın. Kamptaki önlemler arttırılacaktır."

Jasmine sorup sormaması gerektiğinden emin olamadan "Bir sorum var efendim." dedi. "Anastasia'nın kim olduğunu sen ve Amphitrite biliyor. Peki ya diğer tanrılar? Onların haberi var mı? Onlarla konuşacak mısınız?"

Poseidon parmaklarıyla tahtının mermerinde ritm tutarken kısa bir süre Jasmine'e cevap vermedi.

"Kimseye söylemedim. Deniz tanrılarının birçoğu bile daha bilmiyor. Herkes Anastasia'nın geç olmadan öldürülmesini önerecek. Anastasia ise bir melez olarak muhtemelen Hades'in yanına gidecek. Ceza Tarlaları'nda bile onu rahat bırakmayacaklarına eminim." dedi. "Olacaklardan korksam bile bunca senedir hiçbir sorun yaratmadı ama kardeşlerim benimle aynı fikirde olmayacaktır."

"Oh, anladım."

"Ama eğer durum tersine dönerse..." Cümlesine devam etme gereği duymadı. Ne de olsa herkes anlamıştı: Hiç çekinmeden tanrılara bildirecekti.

"Ama şimdilik gitseniz iyi olur. Sanırım bu görev için ilk defa 3 kişi yeterli olmayacak."

Melezlerin hepsi senkron bir biçimde başlarıyla onayladı. Alastor ve Jasmine Poseidon'un izniyle taht odasından çıkmışken Jasmine Ariel'in gelmediğini fark edip "Geliyor musun?" diye sordu.

Ariel hafifçe gülümseyip "Siz çıkın, hemen geliyorum." dedi. Jasmine de onaylayıp Alastor'u yakalamak için hızlı adımlarla koridorda kayboldu.

ANASTASIA|Ruh İncisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin