7

17.5K 1.8K 696
                                    

"Yoongi, ne demeye çalışıyorsun?"

Yoongi duraksadı. İlk Jungkook'a ondan sonra önden önden giden Jimin'e baktı.

"Jimin! Biraz Jungkook ile kalacağım. Söylersin Bayan Min'e."

Jimin arkasını dönerek tamam dercesine kafasını salladı. Yoongi'nin seslenişini hepsi duymuştu. Arkalarına dönüp el salladılar. Yoongi'de kısa bir el sallayışla arkadaşlarını uğurladı. Jungkook ise önüne dönmemiş, gözünü kısa oğlanın yüzünden ayırmamıştı. Ne demek istediğini anlıyor olsa da anlamamazlıktan gelmeye çalışıyordu.

"Biraz sahilde yürüyelim mi Jeon?"

Jungkook kafasıyla onayladı. Konuşmak istemiyordu. Denizin en kıyısından yürüyorlar, dalgaların sesini en yakından işitiyorlardı. Ay ışığı büyük olanın yüzüne vuruyor, beyaz tenini daha da saydamlaştırıyordu.

"Ne demek istiyorsun hyung?"

Yoongi, Jungkook'un sesiyle güzel gördüğü bir yere oturdu. Giydiği terliklerden açıkta kalan ayaklarını denize uzattı. Jungkook'da aynı şekilde yanına oturdu. Büyüğünün susması sinirine dokunmaya başlamıştı.

"Jeon, senin en yakın arkadaşın benim değil mi?"

"Bildiğin soruları sorma."

Yoongi gülümsedi. Yanındaki tepesi atmış çocuğun saçlarını karıştırdı.

"Taehyung'dan hoşlanıyorsun."

Söyledin sonunda diye geçirdi içinden Jungkook. Karanlığa yenilmiş mavi denize bakarken acı bir şekilde gülümsedi.

"Anladığını fark etmiştim. Yoongi, sence bu doğru mu? Sonuçta ben, hayatım boyunca hiçbir erkekten hoşlanmadım."

Yoongi sert olmayacak bir şekilde elini yumruk yapıp çocuğun koluna vurdu. Jungkook gelen hareketle tekrar gülümsemişti.

"Saçmalama velet. Karşındakinin bir kalbi olduğu sürece, kimi sevdiğinin önemi yok benim için."

Yoongi eline ufakça bir taş alıp denize fırlattı. Jungkook bakışlarını Yoongi'ye çevirdi. İyi ki o gün bir belaya karışmıştı, iyi ki Yoongi onu kurtarmış ve iyi ki peşinden ayrılmamıştı. Mükemmel bir dosta sahip olduğunu bu gece çok iyi anlamıştı.

"Karşılıksız olacak."

Sessizlik. Jungkook'un sözünden sonra ikisi de uzun bir süre konuşmayıp denizi seyretti. Bir ara, çok küçük bir an küçüğün gözleri dolmuştu. Yoongi'ye fark ettirmemeye çalışsa da büyük olan anlamıştı.

"Geç oldu."

Yoongi ayağa kalkarak arkasını silkeledi. Ardından hâlâ kalkmaya yeltenmemiş arkadaşına elini uzattı. Jungkook önünde beliren uzun kemikli eli görünce düşüncelerinden kurtulup elini uzattı. Gerçekten de geç olmuştu.

"Karşılıksız olacağını sanmıyorum."

Jungkook duyduğu cümle ile dikkat kesildi. Yoongi ise tepkisizdi. Yürümeye devam ediyor, söylediği şeyin farkında değilmiş gibi davranıyordu.

"Nasıl bu kadar eminsin?"

Ayrılma noktasına gelince ikisi de durdu. Yoongi yüzünü Jungkook'a dönerek gülümsedi. Küçüğünün gözleri parlıyor, dudakları titriyordu. Meraklı gözlerle Yoongi'yi adeta hapsediyordu.

"O gece sadece seni izlediğimi mi sanıyorsun?"

Yoongi çarpık bir şekilde gülümseyip küçüğünün kolunu pat patladı. Ardından arkasına bile bakmadan yürümeye başladı. Jungkook ise sadece yavaşça kaybolan silüeti izlemekle yetinmişti. İstemsizce mutlu olmuştu. Yoongi'nin göremeyeceğini bilse de kocaman gülümsedi. Bu gece yıldızlar onun için parlıyordu.



yaho!

bir yaz gecesi rüyası | taekookWhere stories live. Discover now