9

17.5K 1.7K 690
                                    


Taehyung ayaklarına vuran soğuk suyu aldırmayarak yavaş adımlarla ilerliyordu. Namjoon ve Seokjin çoktan derinlere açılmışlardı, Jimin bir adım önünde ve Jungkook'da Yoongi'ye veda edip arkasından geliyordu.

"Duba'ya en son gelen biraları alsın."

"Çocuk musun Seokjin?"

Hoseok yanındaki büyüğüne suyun altından tekme atarak kulaç atmaya başladı. Dubaya çıkıp büyüğüne dil çıkarmayı da ihmal etmemişti. Seokjin ve Namjoon'da hızlanıp dubaya çıkarken Jimin de aralarının açılmasına izin vermeyip kulaçlarını sıklaştırmıştı. Taehyung ise sakince yüzerken Jungkook da onun yanından geliyordu.

Jungkook, Jimin ve Taehyung'un birbirlerine güven vermeye çalıştıklarını görünce büyüğüne dikkat kesilmişti. Endişeli yüzü ve hafif çatık kaşları her şeyi gözler önüne seriyordu. Bilerek arkasından gelmiş ve onu yalnız bırakmak istememişti. Jimin de bu sayede Taehyung'un yanından ayrılarak aralarındaki mesafeyi açmıştı.

"Jungkook benimle yüzersen yarışı kaybedersin."

Jungkook yanında mahçup olmuş oğlana gülümsedi. Çıplak omuzlarına vuran güneş ışığı teninin güzelliğini ortaya koyarken saçları altın sarısı rengini alıyor, Jungkook gözlerini bu tapılası görüntüden ayıramıyordu. Hayatında ilk defa bu kadar mest olduğunu hissetti. Oğlanların bağırışlarını bile işitmiyor, saatlerce denizde Taehyung ile kalmak istiyordu.

Taehyung üstündeki bakışları fark etmişti. Jungkook'un ona neden böyle baktığına anlam veremese de yanaklarının yandığını hissetti. Bu soğuk denizde Taehyung adeta yanıyordu. Hareketlerini hızlandırarak Jungkook'un önüne geçti. Namjoon ve Jimin birbirlerini denize atmaya çalışırken Hoseok uzanmış, Seokjin ise bağdaş kurmuş kıyıdaki insanları seyrediyordu. Taehyung'un gelişiyle Seokjin yanına yer açtı. Ardından da Jungkook çıkmıştı.

"Hadi kalkın. Sizi bi pataklayayım."

Namjoon'un savaş çağırısına Taehyung hariç hiçbiri kayıtsız kalmamıştı. Birbirlerini itmeye çalışıyor, sallanan dubada dengede kalmaya çalışıyorlardı. Taehyung huzursuz bir halde köşede oturuyordu. Ardından ne olduysa bir anda olmuştu.

Hoseok önüne gelen Namjoon'u hırslı bir şekilde itmeye çalışırken gerilemiş, farkında olmadan köşede oturan Taehyung'u aşağıya, suya itmişti. Taehyung nerden geldiğini anlamadığı darbeye karşı savunmasız kalmış ve kendini suya bırakmıştı.

Hoseok önündeki Namjoon'u bırakarak arkasına dönüp çocuğu tutmaya çalışsa da yetişememişti. Bu sırada Jungkook hiç düşünmeden dubadan suya atlamış ve derine, oğlanın yanına dalmıştı.

Jungkook, Taehyung'un suya düştüğünü görünce her şeyi bir yana atmış ve hiç düşünmeden suya atmıştı kendini. Korkuyordu. Hoseok'a bağırmak, ağzına gelen tüm küfürleri söylemek istiyordu ama kendini tutması gerektiğinin farkındaydı. Suya girince tuzlu suyun gözlerini yakacağının bilincinde olsa da sevdiği oğlanı görmek için gözlerini açabildiği kadar kocaman açtı. İşte oradaydı. Gözleri kapalı bir şekilde süzülüyordu derine doğru. Saçları havalanmış, kolları ve bacakları yukarı doğru kalkmış bir bebek gibi yardım bekliyordu. Jungkook oğlanı kolundan yakaladığı gibi kollarını beline doladı. Bacaklarını ve bir kolunu suda hareket ettirerek olabildiğince hızlı bir şekilde yüzeye çıkmaya çalıştı. Kollarındaki bedenin sıcaklığı onu bir nebze de olsa rahatlatmıştı ama bu rahatlama onu sakinleştirmeye yetmiyordu.

Jimin ağlamasını durduramayarak pür dikkatle suya bakıyordu. Hoseok köşeye sinmiş suçluluk duyarken Seokjin onu avutmaya çalışıyor, Namjoon ise Jimin'e sarılarak bir şey olmayacağını söylüyordu. Çevrede yüzen insanlar toplanmış etrafa panik ve endişe hakim olmuştu.

Jungkook çıktığı gibi önünde kim varsa bir koluyla itmiş, diğer koluyla da başını omzuna yaslamış bilinçsiz çocuğu sımsıkı tutuyordu. Taehyung'un belindeki kollarını iyice sıkılaştırarak dubaya çıktı. Jimin, Taehyung'u görünce ona doğru atılsa da Namjoon onu yakalamış, diğerlerine de geri çekilmesini söylemişti.

Jungkook kalbinin ne kadar hızlı attığını bilmiyordu. O kadar korkuyordu ki elleri titriyor, göz pınarlarından yaşlar süzülüyordu. Okulundan öğrendiği kalp masajını Taehyung'da uygulamaya başladı. İçinden inanmadığı tanrıya yalvarıyordu.

"Lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun.."

Taehyung, bir ses duyar gibi oldu. Kimdi bu? Ağlıyor muydu? Neden ağlıyordu? Jungkook? Neden ağlıyorsun Jungkook? Ciğerlerinde biriken suyu çıkararak yavaşça gözlerini açtı. Gördüğü manzara onu dehşete düşürmüştü. Beyaz bedeninden sudan yeni çıktığı anlaşılan su damlaları akarken, kaslı kolları göğsünün hizasında birleşmiş, ağlamaktan gözleri kızarmış çocuk onu adeta dehşete düşürmüştü. Ellerini çocuğun yüzüne uzattı. Gözlerinden durmaksızın akan yaşları baş parmağıyla sildi. Etraftan gelen sevinç dolu sesleri, arkadaşlarının çığlıklarını duyamıyordu. Sadece önünde çaresizce ağlayan çocuğa odaklanmıştı.

"Teşekkür ederim Jungkook."

Taehyung zor bir şekilde gülümsedi. Başının ağrımasının yanında nefesi daha düzene girmemişti. Jungkook elinin tersiyle göz yaşlarını silerek gülümsedi. İçinin rahatladığını gözlerinden okuyabiliyordu.

"Beni çok korkuttun Taehyung.. Tanrım ben.. Çok korktum lanet olsun."

Ve Jeon Jungkook, hayatında ilk defa birini kaybetmekten bu kadar korkmuştu. Hayatında ona ilkleri yaşatan Taehyung'a ise sırılsıklam aşık olmuştu.







biraz korktuk

bir yaz gecesi rüyası | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin