8

17.5K 1.6K 451
                                    


Güneş tüm ihtişamıyla doğmuş, gün canlanmaya başlamıştı. Taehyung ise hâlâ uyuyor, daha doğrusu yatağından çıkmayarak uyuyormuş gibi yapıyordu. Dün geceden hafif başı ağrıyordu. Eliyle alnını ovuşturdu.

"Taehyung! Jungkook geldi!"

Annesinin sesiyle irkilen oğlan yatağında iyice gerindi. Sırtını kapıya dönerek uyuyormuş gibi yaptı. Jungkook'un adım sesleri her saniye daha net duyuluyordu.

Jungkook, Bayan Kim ile iyice kaynaşmış, kadına kendini sevdirmişti. Sabahları geldiğinde garipsemiyor, hatta ağzına bir şeyler tıkmadan evden çıkartmıyordu. Taehyung'u her sabah alma görevi olduğundan sık sık görüyorlardı birbirlerini. İkisi de şikayetçi değildi bu durumdan, en çok da biri dürtmediği sürece kalkmayan Taehyung değildi.

"Taehyung.. Bir kere de geldiğimde uyanık olsan keşke."

Taehyung duyduğu sesle görünmeyecek bir şekilde gülümsedi. Pikeyi kafasına kadar çekmiş, yatakta kocaman bir yumak oluşturmuştu. Jungkook yavaş adımlarla oğlanın yatağına doğru ilerledi. Gördüğü boşluğa oturup kendini sarmalamış oğlana baktı.

"Uyanıksan uyan işte ne uğraştırıyorsun."

Taehyung eliyle kafasındaki pikeyi çekti. Sırtını döndüğü çocuğa yavaşça önüne döndü. Kolunu şaşkın oğlanın bacaklarına dolayıp gözlerini kapattı.

"Beş dakika daha."

Jungkook bacaklarındaki kola, kalçasının hemen yanındaki uykulu yüze bakıp elini kalbine götürdü. O kadar heyecanlanmıştı ki yüzü kıpkırmızı olmuştu. Taehyung'un bilinçsizce yaptığı hareketler kalbinde fırtınaların kopmasını sağlıyordu fakat o bundan bi' haberdi.

Taehyung ses gelmeyince kendini toplayarak doğruldu. Jungkook ise yüzünü göstermemek için ayağa kalkarak yönünü kapıya doğru verdi. Kalbi koştuğu maratonu daha yarılayamamıştı.

"Uyandığına göre ben aşağıya iniyorum. Bayan Kim'in yanında bekleyeceğim. Hoseok ile Seokjin'den azar yiyeceğiz yine çabuk ol."

"Jungkook sabahları hiç çekilmiyorsun."

Taehyung burnunu kıvırarak ayağa kalktı. Küçüğünün her sabah kaçmak istermiş gibi bir hali vardı ve Taehyung buna anlam veremiyordu. Gerçi çok da taktığı söylenemezdi, sormak istemiyordu. Jungkook işittiği cümleye alınsa da belli etmedi, odadan çıktı. Taehyung'dan hoşlanıyor olmasaydı bir erkeğin lafına asla alınmazdı. Bazen keşke hislerinin farkında olsa diyordu.

***

"Ooo deniz bir harika bugün!"

"Harbi- Bir saniye.. Yoongi hyung o şemsiye de ne öyle?"

Jimin utanmış bir şekilde başını eğerken Hoseok, Namjoon ve Seokjin şaşkınlıktan nasıl tepki vereceklerini bilememişti. Etraflarındaki insanlar garip garip bakıyor, üç beş kız çaktırmadan kıkırdıyorlardı. Yoongi'nin ise elinde tuttuğu şemsiyeyi bırakmaya hiç niyeti yoktu. Güneşin aydınlattığı şemsiyenin cırtlak sarı rengi çocuğa yansıyor, komik bir görüntü oluşturuyordu.

"Güneşten hoşlanmıyorum."

Jimin, büyüğüne ne kadar dil dökse de ikna edememiş, şemsiyeyi saklamaya çalışsa da Yoongi'den büyük azar yiyince kaybederek şemsiyeyle dışarı çıkmasına razı olmuştu. Arkadaşlarının bakışlarına bu yüzden kayıtsız kalıyor, umutsuz vaka bakışları atıyordu.

"Şapka diye bir şey var biliyorsun değil mi?"

Seokjin'in sözlerine Yoongi göz devirdi. Elbette biliyordu ama şapka vücudunu zararlı ışınlardan koruyamıyordu. Beyaz ten rengi cildini oldukça hassaslaştırıyordu.

"Çok değişik adamsın. Neyse, hadi Taehyung ve Jungkook gelmeden yer kapalım."

"Jimin!"

Taehyung koşturarak Jimin'in üstüne atlarken Jungkook gördüğü manzarayla kahkahayı basmıştı.

"Neye gülüyorsun öyle puşt herif."

Şimdi hepsi kahkahayla gülüyorlardı. Yoongi ise içten içe eğlense de belli etmiyordu. Gıcık olmuş bir ifadeye bürünmüştü.

"Şeker komasına gireceğim Min Yoongi yavaş!"

Jungkook'a anlam veremeyerek bakan Yoongi ne dediğini ilk idrak edememişti. Sonra anlayınca koluna hafifçe vurup sahile doğru yürümeye başladı.

Jimin büyüğünün utandığını fark edip gülümsedi. Jungkook ve Yoongi aralarına katıldıklarından beri eğlence hiç eksik olmuyordu. Fakat bazen Jimin, az da olsa ikilinin bu derece yakınlığını kıskanmadan edemiyordu. Kalbi sıkışıyordu, bakışlarını indiriyordu ama asla belli etmiyordu.

"Beyler ben sıcaktan bayılmak üzereyim. Hadi girelim!"

Jimin çaktırmadan Taehyung'un yanına ilişti. Taehyung denizi çok sevmesine rağmen her zaman girmeden önce korkardı. Birkaç kez boğulma tehlikesi bile geçirmişti. Jimin de herkes gibi endişeleniyor, çocuğu denize girmeden önce cesaretlendirmeye çalışıyordu. Taehyung ise güven verircesine gülümsüyor, korkmadığını kanıtlamaya çalışıyordu.

"Hadi girelim Jimin."

"YAHUU!"



















bir yaz gecesi rüyası | taekookWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu