17

14.8K 1.4K 351
                                    


Jungkook arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışsa da aklı hâlâ Taehyung ve Jimin'deydi.

"Kimler denize giriyor?"

Hoseok sözlerini söyledikten sonra ayaklanmış ve denize doğru koşturmaya başlamıştı. Ardından onu Namjoon ve Seokjin takip etmişti. Yoongi onlara el sallarken Jungkook da başıyla gelmeyeceğini belirtmişti.

"Anlat."

Yoongi arkadaşındaki huzursuzluğu anlamış fakat yalnız kalamadıkları için soramamıştı. Bir yandan şemsiyesini açmaya çalışırken oğlanı göz ucuyla analiz ediyordu.

"Taehyung ve Jimin'in tartışması hakkında."

"Bunun seninle alakası ne?"

Yoongi en sonunda şemsiyesini kafasının üstünde ayarlamış ve zaferle sırıtmıştı.

"Sana anlatacağım şeylerin aramızda kalacağını biliyorum."

Jungkook'un takındığı ifade Yoongi'yi korkutsa da başını onaylarca sallamış ve sabırla oğlanın anlattıklarını dinlemişti.

"Jungkook.."

Yoongi duyduklarıyla hiç olmadığı kadar kötü hissediyor, küçüğünü bu denli üzdüğü için kendine binbir lanet okuyordu. Fark etmişti ve ona hiçbir şey söylememişti. Ne kadar aptalım diye geçirdi içinden. Böyle bir şeyi saklayıp Jimin'i tek başına bırakacak kadar aptal. Kötü hissediyordu, hem de hiç hissetmediği kadar.

"Benim."

Jungkook bir kaşını havaya kaldırmış, anlamaz bir şekilde arkadaşının yüzüne bakıyordu. Oğlanın düşen moralini fark etmiş ve sorunun ne olduğunu çözememişti.

"Ne sensin Yoongi?"

Yoongi oğlanın sorusuna karşı gözlerini kapattı. Derince bir nefes alarak tekrar gözlerini açtı. Deniz çok güzel görünüyordu. Bir süre gözleri manzarada takılı kalsa da Jungkook'tan gelen homurtularla bedenini ona doğru çevirdi. Arkadaşının aklında soru işaretleri kalsın istemiyordu. Her şeyi anlatacaktı. Tek başına altından kalkabileceği bir şey değildi bu onun için.

"Jimin'in sevdiği kişi Jungkook. Büyük olasılıkla benim."

"Ne demek istiyorsun hyung? Nasıl yani.. Bu.."

Jungkook cümlelerini nasıl toparlayacağını bilemeyince sessiz kalmayı seçmişti. O kadar şaşırmıştı ki nasıl bir tepki vermesi gerektiğini seçememişti. Yoongi'nin ciddi ama bir o kadar hüzünlü yüzü onun şaka yapmadığını gösteriyordu. Gerçi Yoongi, hiçbir konuda şaka yapmazdı.

"Jimin her zaman bana hayrandı Jungkook. Zaman geçtikçe bu hayranlığın sevgiye dönüştüğünü fark ettim ama ses çıkarmadım. O kadar aptalım ki.."

Yoongi oflarcasına soluk vermiş ve ellerini yüzüne koymuştu. Parmaklarıyla alnını ovuyor, arkadaşının sinirden kızarmış yüzünü görmesini istemiyordu.

Yoongi iyi bir çocukluk geçirmemişti. Arkadaş edinemeyen bir çocuk sevginin ne olduğunu nerden bilecekti? Hep böyle düşünmüştü Yoongi. Jimin ile olduğu her an bu fikri zihninden kovsa da köşesinde bir yerlerde hep saklı kalmıştı. Sevgi görmeyen biri nasıl aşık olup değer verecekti? Dokunduğu şey bir piyano tuşu değil, insan kalbiydi. Piyano tuşu kırılırsa yenisi gelirdi ama aynı şey kalp için geçerli değildi. Yoongi bunu çok iyi biliyordu. Bazen bilmemeyi dilese de çok iyi biliyordu.

Jungkook, Yoongi'nin yüzündeki elleri tutarak çekmeye çalışsa da büyüğü buna izin vermiyordu. En sonunda sinirlenmiş ve daha fazla güç uygulayarak oğlanın yüzündeki elleri kendine doğru çekmişti. Yoongi ona anlam veremez bir şekilde bakarken Jungkook oldukça ciddiydi.

bir yaz gecesi rüyası | taekookWhere stories live. Discover now