seize

2.6K 207 144
                                    

Saat sekize gelirken son yarım saattir heyecanla yirmi iki kere döndüğüm masanın etrafında bir tur daha atmıştım.

Tanrım neden erken hazırlandım ki?

Yaklaşık bir buçuk saat önce duştan çıkmış ve okuldan geldiğimde hazırladığım siyah mini, dar kesim eteğimi giyip üstüne de kırmızı ince askılı büstiyerimi giymiştim. Sonra da ayağıma giymek için siyah düz taban botlarımı kapının kenarına koymuş saç ve makyaj kısmına geçmiştim.

Siyah kısa saçlarıma fön çekmiş ve doğal bir makyaj yapmıştım. Dudağımaysa yeni aldığım kırmızı mat rujumu sürüp tamamen hazır olmuştum. Sonra çok aç olduğumu farkedip bir şeyler atıştırmış ve böylece saat yedi buçuk gibi işlerimi bitirip salonda sağa sola yürümeye başlamıştım.

Son yarım saattir de stresten ölmemek için yedi kere Momo'yu, beş kere de Rosé'i aramıştım. Her aramadan sonra da masanın etrafında birkaç tur atmıştım.

Telefonumu açıp saatin yedi elli sekiz olduğunu görmüş ve telefonumu tekli koltuğun birine kendimi de diğerine fırlatmıştım. Yani sekiz dedik diye tam sekizde gelmek zorunda değildi değil mi? Üç beş dakika önce gelse ne olurdu....

Tam ben düşüncelerimle boğuşmaya başladığımda telefonumun çalmasıyla kendimi attığım koltuktan hızlıca kalkmış ve ekranda yazan isime gülümseyerek bakmıştım.

Fakat gülümsemem uzun sürmrmişti. Çünkü telefonu açtığımda Mina "Kapıdayım." demiş ve telefonu suratıma kapatmıştı. Lanet kadın bazen dünyanın en kaba insanına dönüşüyordu.

Üzerime siyah deri ceketimi giydiğimde botlarımı da ayağıma geçirip dışarıya çıktım. Açıkçası dışarıya arabasına yaslanmış bir Mina hayal ederek çıkmamıştım.

Tamam yalan söyledim, son üç saattir bunu hayal ediyordum. Çünkü bu hareketin ona yakışacağını düşünüyordum ve şimdi gördüğüm kadarıyla da fazlasıyla yakışmıştı. Giydiği siyah dar pantolunun sardığı güzel bacaklarından başlarak onu incelediğimde gerçek bir çift gibi giyindiğimizi farketmiştim. O da siyah pantolonunun üstüne tıpkı benim gibi kırmızı bir büstiyer ve siyah deri ceket giymişti.

Çift gibi giyinmiş olmamızı bir kenara bıraktığımda Mina'nın yanına ulaşmıştım. Ona selam verip tam arabaya yönelecekkense beni kendine çekip ellerine belime atmıştı ve biz şu an sarılıyorduk?

Ben şokla ellerimi kaldırıp omuzlarına koyduğumda kulağıma "Çok güzel olmuşsun." demiş ve benim yine şoka girmemi sağlamıştı. Benden ayrılıp kapımı açtığında hala şokta olan bedenimi hareket ettirip açtığı kapıdan arabaya binmiş ve teşekkür etmiştim. Ben biraz önce onun kaba olduğunu mu söylemiştim? Kesinlikle yanılmışım...

Sessiz bir yolculuk sonunda partinin olduğu yere geldiğimizde hızlıca arabadan inip etrafı incelemeye başlamıştım. Geldiğimiz yer müzik sesinin ve ışıkların fazlaca olduğu büyük bir villaydı. Etrafta çoktan sarhoş olmuş olan kişiler vardı ama ortam hoş gözüküyordu. Benim inceleme yaptığım bu kısa sürede Mina da arabadan inmiş ve yanıma gelmişti. Ardında da sahte bir sinirle "Kapını ben açacaktım, neden hemen indin?" deyip sinirli ifadesiyle bana bakmaya başlamıştı.

Bir dakika, ne?

Ben yine şok olmuşken o kolunu girmem için uzatmış ve benim koluna girmemle de eve doğru adımlamaya başlamıştı.

Davetiyelerimiz kontrol edildikten sonra girdiğimiz evde sadece bir iki adım atmışken önümüze çıkan tanıdık yüz duraklamamıza sebep olmuştu. Bu, öğlen yemeği yerken Mina'nın beni yanından sürükleyerek götürdüğü Olivia'ydı.

yedi dakika ↦ michaeng ✔जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें