yedi dakika ↦ michaeng ✔

vingt et un

Son on dakikadır her şey fazlasıyla boktan gidiyordu. Çünkü davetli listesini ben düzenlememiştim ve şu an bunun için fazlasıyla pişmanım.

Son on dakikadır yanımıza bacak boyları boyum kadar olan kızlar gelip Mina'nın doğum gününü kutluyorlardı. Bunu yaparken de tabi ona sarılıyorlar hatta bazı kicibeler öpüyorlardı bile...

Ben de koltuğun birinde sinir krizi geçirmeme challenge yapıyordum adeta.

Çıldırmamak elde değildi çünkü aptal Mina bu durumdan fazladıyla memnundu. Doğum günü diyorum, mutlu olsun diyorum ama bu kadarı da fazla yani.

Yeni bir kızın masamıza yaklaştığını gördüğümde hemen sol tarafımda başka bir kızla konuşan -hatta neredeyse flörtleşen- Mina'ya bakmıştım ve onun masamıza gelmekte olan kızı hala farketmediğini gördüğümdeyse kızı buradan uzaklaştırmaya karar vermiştim.

Hızla yerimden kalktığımda, son on dakikadır gelen kızların üzerine atlamama engel olan ve beni sakinleştiren Joy muhtemelen amacımı anlamış ve arkamdan "Yaparsın kızım." demişti. Sanki dövüşe gidiyorum, altı üstü sarışının tekiyle flörtleşecek ve böylece onun Mina'ya yaklaşamamasını sağlayacaktım.

Kızın yanından geçeceğim sırada hafif sağa kaymış ve yavaşça omzuna çarpmıştım. Sonra da sanki bunu yanlışlıkla yapmışım gibi gösterebilmek için hemen role girmiştim.

"Ah inanamıyorum, ne kadar da sakarım. Çok özür dilerim, canın acımadı umarım?" sorar şekilde ona baktığımda gülümsemiş ve "İyi ki sakarsın Chae. Belki de bana çarpmasan partiye seni görmek için geldiğim halde seni göremeyecektim." demişti.

Yuh, ne oluyor yahu?

Ben şokla karşımda ki sarışına bakarken dikkatli bir inceleme sonucu tanıdık gelmeye başlayan yüzü nereden tanıdığımı düşünmeye başladığımda o bu halime gülmüş sonra da "Ben Teresa, Nayeon'un evinde ki mini partide tanışmıştık."

Oha yani tesadüfün de bu kadarı diye düşünürken bir yandan da gülümsemeye çalışıyordum. Kızı resmen hatırlayamamıştım, tanrım ne kadar da rezil bir kızım ben böyle...

"Parti Mina'nın doğum günü partisi, niye beni görmeye geldin?"

Sorum üzerine bana tekrar gülümsemiş sonra da "Mina'yla pek te iyi anlaştığımız söylenemez. O yüzden bu partiye gelmeyecektim. Fakat sonra aklıma seninle doğru düzgün konuşmadığımız geldi. Ah pardon, aklıma gelebilmesi için önce aklımdan çıkması gerekir. Ama bu konu aklımdan hiç gitmemişti."

Ben yine şok olurken o da yine gülümsemiş ve benim cevabımı beklemeye başlamıştı. Ama ben de ne cevap vereceğimi bilmiyordum ki...

"Bu beni biraz şaşırttı. Yani bu kadar açık sözlü olman."

Mesela Mina aptalıyla bir aya yakın süredir tanışıyorduk ve hala benden hoşlandığını bile söyleyememişti. Aptal değildim ve aramızda ki çekimin fazlasıyla farkındaydım. Hoşlantısının veya sevgisinin boyutunu tam olarak bilemesem de bir şeyler hissettiği aşikardı. Malum Mina kilitli bir kutu gibiydi ve bazen ne düşündüğünü zerre anlayamıyordum ama bana karşı yaptığı bazı davranışlar kendini ele vermesine sebep oluyordu.

Ben düşüncelerime dalmışken Teresa'nın "Daldın gittin Chae." demesiyle kendime gelmiş ve küçük bir özür mırıldanmıştım.

Bunun üzerine o da "Aslında ben numaranı isteyecektim. Seninle daha çok konuşmak istiyorum Chae." demişti. Ben onun söylediği üzerine gülümsemiş ve tam cevap vermek için ağzımı açmıştım ki benim yerime başka birisi cevap verdi, ne?

"Ben istemem ama."

Şokla sağıma döndüğümde Mina kolunu belime atıp beni kendine doğru çekmiş sonra da dudaklarıma minik bir öpücük kondurmuştu. Tanrım galiba halüsinasyon görüyorum...

Ben ne yapıyorsun dercesine Mina'ya baktığımda o bana gülümsemiş ve yumuşacık bir sesle "Seni bıraktığım koltukta göremeyince merak ettim. Yanıma gelenlerle konuşmaya dalmışım seninle ilgilenemedim, özür dilerim." demişti.

Ben anında yumuşarken ona gülümseyerek bakmış ardın da "Sana çok sinirliyim. Ama bunun tribini daha sonra atacağım." demiştim. O da önce küçük bir kahkaha atmış sonra da son birkaç dakikadır unuttuğumuz ve bize şokla bakan Teresa'ya dönüp yüzüne yerleştirdiği sinirli ifadeyle konuşmaya başlamıştı "Sana Chaeyoung'dan uzak durmanı söylemiştim." biraz duraksadıktan sonra da "Ayrıca Chae demek te neyin nesi? Ona böyle ben seslenirim." diye eklemişti.

Bunun üzerine Teresa'nın da yüzüne sinirli bir ifade yerleşince içimden minik minik küfürler etmeye başlamıştım bile. Tanrım acilen destek kuvvete ihtiyacım vardı. Bu ikisi birbirlerini öldürürlerdi.

"Ben de sana ondan uzak durmayacağımı söylediğimi hatırlıyorum. Ayrıca.... Chae ona böyle seslenmemden rahatsız olmuyor. Sen Chae'nin neyi oluyorsun da buna karışıyorsun?"

Teresa'nın konuşması üzerine ben de Mina'nın cevabını merakla beklemeye başlamıştım. Çünkü tanrım son bir aydır dünya üzerinde en çok merak ettiğim şey kesinlikle Mina'nın kendisini benim neyim olarak gördüğüydü...

Arkadaş desek, hayır. Arkadaşlar flörtleşmez. E o zaman flört desek kimse flörtüyle yatmaz. Fuckbody demek için de fazla erken. Kısacası aramızda ki ilişkinin bir adı yok?

Ben ilişkimizin boyutunu düşünürken Mina'nın "Bu seni neden ilgilendiriyor?" demesi üzerine sinirle ona dönmüştüm.

Tanrım dünyanın en kaçamak cevabıydı resmen. Ne olurdu sanki sevgilisiyim ulan dese ya da ya benimsin ya kara toprağın dese sonra evlensek beş çocuğumuz olsa, ne olurdu?

"Yani onun için hala duygularını ifade etmekten korkan aptal bir arkadaştan başka hiçbir şey değilsin. Ama ben senin aksine duygularımı açıkça ifade edebiliyorum ve Chae'den hoşlandığımı söylemekten çekinmiyorum. Bu gidişle sen onu kaybedersin. Belki bana karşı, belki başkasına..."

Ben Teresa'nın yine aşırı derece açık konuşmasının şokunu yaşarken Mina benim gibi şok olup kalmak yerine belimi bırakıp hızlıca Teresa'ya doğru ilerlemişti ve bum.

Mina Teresa'ya kafayı gömdü!

Tanrım ben bitmişim. İki seksi kadın birazdan benim için kavga edecekti ve ben mutlu olamıyordum bile...

802 kelime oldu.

Herkese selammm, Bakın sizi hiç bekletmedim hemen bölüm atıyorum. Sizde lütfen vote atın yahu.

Neyse, bölüm nasıldı? Umarım beğenmişsinizdir. Çünkü ben bu bölümü çok sevdim, neden bilmiyorum...

35 vote gelmezse gerçekten bölüm atmam, bu sefer ciddiyim🔫