dix-huit

2.3K 177 114
                                    

Siparişlerimiz geldiğinde hepbirlikte yerde ki masanın etrafına zorla sıkışmış yemeklerimizi yemeye başlamıştık. Tanrım biz on sekiz kişilik koca bir grup olmuştuk fakat bu küçük masa en fazla on kişilikti...

Düşüncelerim eşliğinde koca bir tavuğu ağzıma attığımda sosu dudaklarımın kenarlarına bulaşmıştı. Bu yüzden ben de önümde kalan son peçeteye doğru uzanmıştım. Fakat ben alamadan Irene onu alıp dudaklarını silmiş sonra da "İstersen kullan, bak şurası temiz." diyerek bana en fazla bir milimetre karelik küçük bir kısmını göstermişti. Bunun üzerine ben de onu eline vurup "Lanet kadın pis peçeteni benden uzak tut." demiştim.

Fakat ne yazık ki bu konuşma bana peçete kazandırmamıştı ve benim bir peçeteye ihtiyacım vardı. Bunun için tekrar masaya döndüğümdeyse Irene kafamı kendine çevirmiş, masata uzanarak eline temiz bir peçete almıştı. Elinde ki peçeteyle tam dudaklarımı silecekkense sol tarafımda oturan Mina'nın "Seulgi, eğer sevgilin Chae'nin dudağını silerse onu camdan sarkıtırım." demesiyle Seulgi tarafından engellenmişti.

Irene'i kendine çeken Seulgi Mina'ya dönüp kötü kötü bakışlar atarken aynı zamanda da "Pis kicibe." demişti. Sonra da Irene'in elinde ki peçeteyi top şekline getirip Mina'ya fırlatmıştı.

Bunun üzerine benim "Hadi ama o peçete bana lazımdı!" dememle de omuzlarını silkmiş ve "Banane." demişti.

Ben tam masada ki çatalıma doğru elimi uzatmıştım ki -çünkü Seulgi'ye fırlatmayı planlıyordum, peçeteyi kullanmış olmasını cezasız bırakamazdım ne de olsa...- Mina kafamı eliyle tutarak beni kendisine çevirdi. Bunun üzerine ben de elime almayı planladığım çatalı boşvermiştim.

Benim, acaba kafamı neden kendine çevirdi diye düşündüğüm iki saniyelik süre sonrasında Mina'nın gözlerinin dudaklarıma kaymasıyla kalbimin ritmi bozulmuştu. Tanrım bu adil değil, bana her baktığında acaba kalp krizi geçirir miyim diye düşünmek zorunda mı kalacağım ben?

Deli gibi atan kalbimi boşvermeye çalışarak gözlerine odaklandığımda o elini havaya kaldırmış ve bana göstermişti. Bana gösterdiği elinde bir peçete vardı ve NE!

BU ŞU AN BENİM AĞZIMI MINA MI SİLECEK DEMEK OLUYOR?

Ben heyecanla ne yapacak diye beklerken yüzünde küçük gülümseme oluşmuş ve bana doğru biraz daha yaklaşmıştı. Tanrım sanırım ölüyorum....

Dudağıma değen peçete garip hissetmeme sebep olurken işine fazlaca odaklanmış Mina'yı incelemeye başlamıştım. O gerçekten de çok fazla güzeldi, kusursuzdu ve ben onun nasıl böylesine mükemmel olabildiği hakkında hiç sıkılmadan saatlerce düşünebilirdim.

Dudağımı silen Mina peçeteyi buruşturup geri çekildiğinde kendimi dudaklarıma yerleşen gülümsemem ile birlikte onu izlerken bulmuştum.

Sonunda Mina bakışlarını dudaklarımdan çekip gözlerime yönelttiğindeyse ona hayranlıkla bakan bir Chaeyoung görmeyi beklemiyor olmalı ki yüzünden kısa bir şaşkınlık ifadesi geçmişti. Ardından da benim dudaklarımda ki gülümseme onun dudaklarına bulaşmış ve bir süre birbirimizi gülümseyerek izlemiştik. Bu süre boyuncaysa ben Tanrı'ya zamanı durdurması için yalvarmıştım.


Masada dönen şişe Momo ile Nayeon arasında durduğunda ve Nayeon cesareti seçtiğinde herkes Momo'nun ne yaptıracağını merakla bekliyordu.

Yemeğimizi yedikten sonra Nayeon'un birkaç kız arkadaşı daha bize katılmıştı. Onlarla olan tanışma olayından sonraysa koltuklara yayılmı ve ne yapsak diye düşünmeye başlamıştık. En sonunda birisi dc oynamayı teklif etmişti. Bunun üzerine de hepimiz daire oluşturacak şekilde yere oturmuştuk.

"Tişörtünü çıkart ve oyun sonuna kadar öyle kal." diyen Momo ile hepimiz şok olurken Jeongyeon'un küfürleri odayı doldurmaya başlamıştı. Momo'ysa onu hiç takmıyordu çünkü tam karşısında siyah sütyeniyle oturan Nayeon'a bakmakla meşguldü.

Şişe sonunda tekrar çevrildiğinde bu sefer Sooyoung ve adının Teresa olduğunu öğrendiğim kız arasında durmuştu. Teresa bir önce ki el Nayeon'a yapılandan sonra hiç düşünmeden doğruluğu seçmiş ve tıpkı bizim gibi ona sorulacak soruyu beklemeye başlamıştı. 

Sooyoung biraz düşündükten sonra "Buradan biriyle öpüşecek olsan bu kim olurdu?" diye sormuştu. Bunun üzerineyse herkes kıza dönmüş ve cevabını beklemeye başlamıştı.

Bir süre sonra Teresa "Chaeyoung olurdu sanırım." dediğindeyse ağzım şokla açılmıştı. Tanrım neden ben?

Kendime gelip "Neden beni seçtin?" dediğimdeyse kız gülümseyip "Güzelsin ve ayrıca dudakların da büyük. Bu yüzden seninle öpüşmek hoş olurdu." demişti. Ben kızın cevabı üzerine daha da şok olurken Mina hızlıca şişeye uzanmış, çevirirken de "Evet çok güzel oluyor. Şahsen ben fazlasıyla hoşlanıyorum Chaeyoung'la öpüşmekten." demiş ve yanımda ki yerine oturmuştu.

TANRIM NE?


614 kelime oldu.

Merhabalaaaaar, nasıldı bölüm?  Umarım beğenmişsinizdir, vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

yedi dakika ↦ michaeng ✔Where stories live. Discover now