Bölüm 17

16.4K 629 67
                                    

Barın Acar: Gamze

Barın Acar: Konuşmamız lazım

Gamze Eda Aral: Konuşalım sevgilim

Gamze Eda Aral: Ne hakkında?

Barın Acar: Önemli bir konu

Barın Acar: 7 gibi alırım seni

Gamze Eda Aral: Sorun yok değil mi?

Barın Acar: Yok yok, sorun yok

Barın Acar: Görüşürüz akşam

Gamze Eda Aral: Görüşürüz aşkım

Telefonu kilitleyip komodinin üstüne koyduğumda yerimde rahatça gerindim. Ondan ayrılmak istediğimi kabullenmesinin zaman alacağı düşünülürse oldukça zor bir akşam olacaktı muhtemelen.

Etrafta Gamze'nin beni aldatmasıyla ilgili dönen laflardan artık gına gelmişti. Zira doğru mu yanlış mı ilgilenmiyordum da.

Şu sıralar beynim fazlasıyla bir sarışın tarafından işgal ediliyordu zaten. Sürekli instagramda dolaşırken kendimi onun profilinde buluyordum bir anda.

Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden kurtuldum. Kimseyi düşünmeye vaktim yoktu. Gece'yle zaman geçirirsem ona bağlanabileceğimi az çok öngörebiliyordum ve bu hiç benlik bir şey değildi. Bu yüzden en azından kafamı Gamze'yle meşgul edebilirim diye ummuştum ama bu da onu bir yerden sonra kullanmaktan öte geçmiyordu.

Üstelik Gece'yle yalnız kaldığımız en ufak bir zamanda bir anda yakınlaşıveriyorduk ve bu da Gamze'yi aldatıyormuşum gibi hissetmeme neden oluyordu.

Kendimi şizofren gibi hissediyordum. Gece'yle öpüştüğümüzden emin olmasam şüphe edecek hale gelmiştim. Çünkü sanırım Gece gerçekten hiçbir şey hatırlamıyordu çünkü onu şu kısacık sürede az çok tanımıştım, hatırlasaydı mutlaka belli ederdi. Yine de tüm gerçekliği ve berraklığıyla hatırlayabiliyordum neyse ki her şeyi.

Gamze'den ayrılacak olmamın bir sebebi de buydu. Onunla öpüştüğümüz o günden sonra Gamze'yle aramız bozulmuştu. Bunun tek sebebi bendim.

Gece'den sonra Gamze'yi ne öpmek, ne de ona dokunmak geliyordu içimden. Kaldı ki bu Gamze gibi ilişkide cinselliğe bu kadar önem veren bir kadın için oldukça zor olmalıydı. Sinirlendiğini ve kendini zorlukla tutabildiğini fark ediyordum.

Ve bir de anonim vardı.

İşte o en karışık olanlarıydı. Ne zaman ne hissettiğini, ne söyleyeceğini kestiremiyordum. Doğrusu ona çok vakit ayırdığım da söylenemezdi. 1 aydır bana yazıyordu ama toplasan 3-4 saati geçmezdi konuşmamız.

Böylesi iyiydi. Ona boş yere umut vermek istemiyordum. Zaten kalbime kimseyi almaya niyetim yokken aklıma biri düşmüştü ve anonime umut vererek beklentiye sokmak onu büyük hayal kırıklığına uğratırdı.

Yine de bazen beni gafil avladığını, bazı sözlerinin ta kalbime dokunduğunu söylesem yanlış olmaz. Elbette bunu ona belli etmeyip beklentiye girmesini engellemeye çalışıyordum ama ne kadar başarılı olduğumu da bilmiyordum.

Ben düşüncelerimin arasında boğulurken çalan telefonumun sesiyle gerçek dünyaya dönebildim.

"Efendim?"

"Barın?" Duyduğum sesten emin olamazken kaşlarımı çatıp telefonumu kulağımdan çektim ve kimin aradığına baktım.

Göktuğ yazıyordu.

Ama konuşan Gece'ydi.

"Gece?" Birkaç saniye duraksayıp ardından çekingen sesiyle konuştu. "Müsait miydin?"

"Evet?"

"Yarım saate Moda sahile gelebilir misin? Bir şey konuşmam gerek."

"Tamam. Seni almamı ister misin?"

"Hayır. Orada buluşuruz." Kararlı sesine iç çektim. Her zaman net, yıkılmaz bir tavrı vardı.

"Tamam o halde. Anlaştık." Vedalaştıktan sonra telefonu kapattığında telefonu kulağımdan çektim.

Anlaşılan bugün oldukça uzun bir gün olacaktı.

***

Barın'a edilen küfürler aslında beni bu bölümü yazmaya itti. Aslında hiç aklımda yoktu bile.

Ama biraz da Barın'ın açısından olaylara bakarak neden anonime o kadar kötü davrandığının vs sebebini yüzeysel bir şekilde size vermek istedim.

Aslında bana göre her şey 20. bölümden sonra başlıyor ve ben Barın'ın ağzından yazacağım bölümü de 25. bölüm olarak falan düşünmüştüm.

Lütfen bir daha Barın'a sövmeyin çünkü o benim yazdığım karakterler arasında düştüğüm tek karakter😡

Oy vermeyi de unutmayın lütfen.

Farketmeden | TextingTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon