"Efendim?" Birkaç saniye yüzüme öylece bakıp gözlerini kapattı. "Ne demek eskisi gibi olmak istiyorum?"
"Göktuğ ben yapamam..." Alaylı bir ses çıkarıp güldü. "Neyi yapamazsın anasını satayım?" Dolan gözlerimi ondan çektim görmesin diye. "Seninle olmaz." Kesin cümlemle bakışlarımı ona çevirdim. Beni anlasın istiyordum.
Onun da gözleri kızarmıştı. "Bana mantıklı bir neden söyle."
"Sen sensin çünkü!" Kaşlarını çattığında güldüm. "Alper'le her şey kolaydı. Okuldaki her kız sürekli ona yazmıyor, girdiği her ortamda dikkat çekmiyor! Ama sen öyle değilsin!" Yüz hatları gevşerken oturduğu koltukta iyice arkasına yaslanıp beni dinlemeye devam etti. "Bak senden hoşlanıyorum tamam mı?" Derin bir nefes aldım, rahatlamıştım. "Sadece hoşlanıyorum ama seninle yaşadığımız tek bir anı bile sürekli kafamda döndürüp kendi kendime bir şeyler kuruyorum." Kafamı iki yana salladım. Gözümden yaşlar akmaya başlamıştı bile. "Seninle biraz daha vakit geçireceğiz ve sana aşık olacağım... sonra? Sonra sen benden sıkılacaksın." Duraksadım. "Yanlış anlama, bu senin suçun değil." Güldüm. "Katlanılması çok da kolay bir insan değilim. Ama sonra sen benden sıkıldığında... beni bıraktığında benden geriye hiçbir şey kalmayacak."
"Sen bana aşık olmaktan korktuğunu mu söylüyorsun?" Umutsuzca başımı sallayıp onu onayladım. "Şu an aşık değilim ama tüm gün okulda gördüğüm her kız hakkında acaba Göktuğ'a daha önce yazdı mı diye düşündüm! Hastalıklı bir duygu sanki!" Keyifle gülüp ekrana biraz yaklaştı. "Bu kadar kıskanç olacağını tahmin etmemiştim." Keyifli çıkan sesiyle keyfim iyice kaçtı.
"Bak gördün mü? Beni sevdiğini söylüyorsun ama ne kadar kıskanç bir kadın olduğumla ve kıskançlığın bana neler yaptırabileceği ile ilgili bir fikrin yok. Belki bu kıskançlıklarım seni bezdirecek."
"Bak güzelim sen şimdi yüzünü yıkıyorsun, hiçbir şey düşünmeden yatağına giriyorsun ve uyuyorsun tamam mı? Sonra uyanınca bana yaz. Birlikte kahvaltı eder, konuşmamız gerekenleri konuşuruz." Biraz duraksadıktan sonra ekledi. "Seni seviyorum."