Bölüm 32

14.7K 597 13
                                    

"Çocuklar gelmeyecek mi bugün?" Kolamdan bir yudum alıp Barın'a baktım. "Yok, gelmeyecekler." Sonra muzip bir şekilde gülümsedim. "Çabuk ısındın bize." Samimi bir şekilde gülümseyip bezelyeden bir kaşık aldı.

"Balkonun çok güzelmiş yalnız." Konuyu değiştirmesiyle gülümseyip gözlerimi boğaz manzarasına çevirdim. "Bu evde vurulduğum şey buydu zaten. Babamlar İzmir'e taşınırlarken bana bu evde yaşamak zorunda olmadığımı, istediğim yerde yaşayabileceğimi söylediler ama balkonun manzarasına bayılıyorum!" Kafasını sallayıp o da kolasından içti.

"Babanlar emekli mi oldu?"

"Evet. İkisi de cerrahtı, annem kalp babam beyin. İkisi de emekli olunca zaten İzmir'li olduğumuzdan burada daha fazla kalmak istemediler." Gülümseyip anlıyormuş gibi kafasını salladı. "İzmirlisiniz demek."

"Evet."

"Anladım." Gülümseyip yeniden yemeğime döndüğümde aklıma gelen şeyle gülümsemem yüzümde dondu. "Barın." Ona döndüğümde durgunlaşan sesimle o da yüzündeki gülümsemeyi bozdu.

Uzanıp elini tuttuğumda ikimiz de irkildik. Son zamanlarda oldukça yakındık ama yine de alışamıyordum uzansam tutabileceğim kadar yakınımda olmasına.

"Ece senin şimdiki halini görse gurur duyardı biliyorsun değil mi?" Bakışlarını kaçırıp elini elimden çekti ve kucağına indirdi. "O sana öyle hayrandı ki! Sürekli senden bahseder, senin gibi olmak istediğini söylerdi." Kucağındaki ellerine bakmayı kesip ayağa kalktı ve balkonun kenarına gitti. Ben de kalkıp yanına gittim. "Bana hep tanışsanız çok iyi anlaşırsınız derdi."

Seni tanısa çok sever, derdi...

"O zaman şimdi burada olduğumu görüp mutlu oluyordur, değil mi?" Hem de nasıl...

Omuz silktim. "Muhtemelen." Gülüp ekledim. "Gamze'yi güzel bir şekilde benzetirdi ama!" Benim yapmak istediğim gibi!

Bu söylediğimle o da güldü. "Gece?" Bana dönerek adımı söylemesiyle gülümsedim. "Hmm?"

"Şu sevdiğin çocuk..." Kaşlarımı çatıp rahatsızca boğazımı temizledim. "Onu unuttun mu? Yani hala..."

"Seviyorum." bir anda ona dönerek söylediğim şeyle bakışlarının yoğunlaştığını gördüm. Seni seviyorum diyemedim. Bakışlarımdan anlasın istiyordum.

Artık içimde taşımak istemiyordum bu sevgiyi. Hele ki ona bu kadar yakınken ve her şey bu kadar mümkün görünürken... dayanmak daha da zor geliyordu.

"Anladım." diye mırıldandı durgun bir sesle. "Kimdi peki? Ben tanıyor muyum?" Hiçbir şey anlamadın diye bağırma isteğimi zorlukla bastırıp omuz silktim. "Sanmam." Yüzümde derin bir gülümseme oluştu.

"Ondan bahsederken bile gülümsüyorsun! Çok özel olmalı senin için." Sitemli bir sesle söylediği şeyle manzaraya baktım. Lise zamanlarıma dalmıştım sanki.

"İlk aşk özeldir ya, öyle işte." Derin bir nefes çektim içime. "Gözümü ilk açışım, ilk gerçekten hissederek gülüşüm, ilk gerçekten hissederek ağlayışım," duraksadım. "gerçekten çok ağladım... bazen hala, aklıma düştüğü zaman ağlayacak gibi oluyorum."

Daldığım boğaz manzarasından bakışlarımı çekip ona döndüğümde gülümseyerek bana baktığını gördüm.

Hiçbir kıskanma belirtisi yoktu.

"Senin tarafından sevildiği için ne kadar şanslı olduğunu bilseydi hayatı çok daha farklı olurdu." Cümlesiyle kaşlarımı çattım. "Neden ki?"

"Sevilmek insanı insan yapar... eğer o çocuğun yerinde ben olsaydım ve tabii beni böyle sevdiğini biliyor olsaydım," öyle vurgulu konuşuyordu ki o çocuğun ben olduğunu biliyorum kızım, der gibiydi. Bunu heyecanıma verdim. Zira kalbim yerinden çıkacak gibiydi.

Yanağıma düşen bir saçımı kulağımın arkasına itip yanağımı hafifçe okşadı. "Ben böyle sevilseydim hayatım çok daha farklı olurdu." Kısık ses tonuyla bayılacak gibi olduğumda yan tarafımdaki balkon korkuluğuna tutundum.

İşaret parmağını hafifçe yanağıma vurdu. "Kızardın!" Büyük bir keyifle kurduğu cümleyle bozuntuya vermeden gözlerimi devirdiğimde arkasını döndü. "Ders çalışmamız lazım, burayı toplayalım hemen."

Üstümdeki etkini bilsen bu kadar rahat konuşur muydun acaba?!

Farketmeden | TextingWhere stories live. Discover now