Bölüm 47

12.3K 503 37
                                    

"Gel bakayım sen şöyle." Barın koltuğa, yanıma oturup beni kollarının arasına çekti ve derin bir nefes aldı. "Ya sadece birkaç saat sarılamadın. Onda da tam karşında oturdum mecburen 101de eşin olduğum için!"

Kollarını daha da sıkıp burnunu saçlarımın arasına gömdü. "Birlikte olabileceğimiz her dakikayı bu mesafede geçirmek istiyorum." Buruk bir şekilde gülümseyerek kollarının arasında ona döndüm. İki elimi yüzünde gezdirmeye başlayıp gözlerimi kapattım.

"Bir gün sen benden sıkılıp gittiğinde," diye murıldandım huysuz bir sesle. "Yüzünü unuturum diye çok korkuyorum." Kaşları çatılmıştı. "Gece..." Baş parmağımı dudağına bastırıp susturdum.

"Hani ben yıllarca sevdim yani seni uzaktan. Önce hayranlıktı, sonra ergenlik oldu... sen büyüdün, ben seninle büyüdüm." Yutkundum. "Hani ben artık biliyorum ki sen benden gittiğinde de ben senden vazgeçemeyeceğim. Bu o kadar ağır ki." Buruk bir şekilde gülümsedim. "Ama yaşamaya devam edeceğim. Elimde bir sürü fotoğrafımız olacak. Senin kokun ezberimde... yüzünü de ezberlemeye çalışıyorum." Dolu gözlerimi kırpıştırdım.

"Sen belki bana kızdın ben gittim diye. Ama korktum Barın. Çok korktum..." Yüzümü göğsüne gömdüm. "Kaçmandan korktum, istememenden korktum. Ece çok istedi biliyor musun?" Yutkunduğunu duydum. "Ben sana nasıl bakıyorsam artık benim bakışlarımdan anlamış hislerimi. Geldi yanıma konuşmaya başladı." Acıyla güldüm. "Ben kimseyle arkadaş olmuyorum tabii. Onu da istemedim, çok huysuzluk ettim."

Burnunu çektiğini duyunca ben de ağlamaya başladım. "Yılmadı, sürekli gelip bana seninle ilgili bir şeyler anlattı. Sonra bir gün yanıma gelmedi... ne kadar huysuzluk etsem de alışmışım ona. Ben gittim buldum onu. Sonra zaten arkadaş olduk." Kesik kesik anlattığım şeyleri be kadar anlıyordu bilmiyorum ama ben artık anlatmak zorunda hissediyordum kendimi.

"Bana sürekli senin yapacaklarından bahsederdi, hangi puba gitseniz biz de orada olurduk." Gülümsedim yeniden. "İlk kez Ece'yle içmiştim işte seni takip ettiğimiz bir gün. "Deren diye bir kızla çok samimiydiniz. Ben de sizi öyle görünce işte... ilk kez sarhoş olmuştum." Kollarını iyice sarıp beni tamamen kucağına çekti. Usul usul ağladığını biliyordum. "Sonra Ece gittiğinde," öldü diyemiyordum. "Tamam dedim, Barın devri kapandı artık. 2 yıl öyle geçti mezun olana kadar, sonra aynı sınıfa düştük zaten. Sen beni yine bilmiyordun tabii." Boğazımı temizleyip biraz bekledim.

"Sonra ben seni ilk gördüğümde, geçen onca aradan sonra kendimi kandırdığımı fark ettim. Seni sınıfa girerken gördüğümde... 9. sınıfta ne hissettiysem aynısını hissettim. Sonra düşündüm... Ece ne olursa mutlu olurdu? Sırf o gitti diye sevgimden vazgeçmemin onu mutlu etmeyeceğini düşünmeye başladım. Belki de abisinin yalnızlığını benimle gidermesi onu mutlu edecekti... bilmiyorum." Derin bir nefes alıp kollarından ayrıldım, hala kucağındaydım. "Sonunu bilmeden düştük bir yola." Yanaklarına düşen yaşları silip güldüm.

"Aslında sana ilk mesaj attığım gün çok komikti biliyor musun? Dur mesajları okutacağım sana."

Telefonumu kenardan alıp sohbetlere girdim.

Gece: Of yine şu siktiğimin kızıylaydı

Gece: Çekeceğim kolundan, yapışacağım dudaklarına

Gece: Diyeceğim sana aşığım yeter gör beni!!

Göktuğ: Git mesaj at

Gece: He oldu aq bi akıllı sensin

Gece: Utanıyoruz herhalde

Göktuğ: E yapışırım dudaklarına diyordun?

Gece: O lafın gelişi

Gece: Of of!

Gece: İlk öpücüğüm onun olsun diye yıllardır annemin kristallerini sakladığı gibi sakladığımı bilse benimle akşama kadar dalga geçer aq

Göktuğ: O zaman sen de git fake hesaptan yaz

Gece: Ciddiye alır mı?

Göktuğ: Ben olsam almam

Göktuğ: Direkt engelleriö

Gece: Sağol lan

Göktuğ: Amaaa

Göktuğ: Benim için gitse yeni hat alsa, en azından biraz uğraşmış der konuşurdum belki

Gece: Öyle mi diyorsun?

Göktuğ: Diyorum kiii

Göktuğ: Tohum saç, bitmeyen toprak utansın

Göktuğ: Hedefe varmayan mızrak utansın

Göktuğ: Hey gidi küheylan mesajı at sen

Göktuğ: Cevap vermeyen kaypak utansın!

Gülümseyerek mesajları okuyup telefonu bana geri verdi. "Demek kolumdan tutup öpecektin?" Sorduğu soruyla hüzünlü ruh halinden sıyrılıp kıkırdadım. Kollarımı boynuna doladım. "Fena fikir değilmiş." diye mırıldandı gözleri dudaklarımdayken.

Gülümseyip bir kez öptüm ve geri çekildim.

Elini yanağıma atıp okşamaya başladı. "Senin sevgin bana yol gösteriyor, Gece." Söylediği şey hoşuma gittiği için gülümsedim. "Hmm... o yolun sonu bana çıkıyorsa sorun yok." Bu söylediğime güldü.

"Benim senden başka yolum yok artık. Hem seni bırakacağım fikrini de sil at aklından." Alnını alnıma yasladı, gözlerini gözlerimden asla çekmiyordu. "Ben ilk kez aşık oldum, Gece. Asla vazgeçmem."

İlk kez söylediği şeyle kalbim teklerken gözlerimi kapayıp onu dinledim. Sanki söyledikleri bir söz değil, yemindi onun için.

Benim nasıl senden başka yolum yoksa... senin benden başka gideceğin her yolu yakarım." Sözleriyle iyice keyiflenip şımarıkça güldüm. "Hmm... istesem de gidemem yani, tüh." O da gülüyordu.

İkimiz de birbirimize öylece bakarken bir anda dudaklarını dudaklarıma bastırıp gülüşümden öptü.

Farketmeden | TextingWo Geschichten leben. Entdecke jetzt