Bölüm 34

14.3K 579 72
                                    


"Onun hakkında hala konuşabiliyor olması bile sinirlerimi bozuyor." Elleri saçlarım arasında gezerken tamamen mayışmış haldeydim.

"Hmm." Uykulu bir sesle konuştuğumda başını bana doğru çevirip yüzümü görmeye çalıştı. Başım omzunda olduğu için zorlanmıştı tabii.

"O şerefsizi bugün karşımda görmek sinirlerimi çok bozdu." İtirafımla saçımdaki parmakları durdu. Başımı omzundan kaldırıp ona döndüm. "İnsanlar nasıl bu kadar kötü olabiliyor?" Hüzünle gülümsedi.

"Bazen hala Ece'ye sarılabiliyor olmayı diliyorum. Çok doluyorum bazen... insanlara duygusuz görünüyorum ama söz konusu kardeşim olduğunda kendimi tutamıyorum."

Ellerimi iki yanağına koyup baş parmaklarımla yavaşça okşadım.

"Bundan sonra Ece'ye sarılmaya ihtiyaç duyduğun her an bana sarılmana izin vermeliyim sanırım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Bundan sonra Ece'ye sarılmaya ihtiyaç duyduğun her an bana sarılmana izin vermeliyim sanırım." Gülümseyerek söylediğim şeyle o da gülümsedi. "Barın sen insanlara kendini ne kadar duygusuz göstermeye çalışırsan çalış... ben gerçeği görüyorum." Bir elimi boynuna kaydırdım. "Sen çok güzel bir adamsın."

Boynuna koyduğum elimi ensesine kaydırdı ve bana doğru eğilerek dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Midem bir anda tepe taklak oldu sanki.

Aslında öpmüyor, sadece hissettiklerini bana hissettirmek ister gibi dudaklarını dudaklarımda tuttu.

Çok geçmeden benden ayrıldığında elini enseme koyarak beni yeniden göğsüne çekti. "Senin yanındayken iyi biri olmaya çalışıyorum. Derin bir nefes alıp saçlarımdan öptü. "Sırf bu yüzden bile seni yanımdan ayırmayı düşünmüyorum."

Mutlulukla gülümseyip olduğum yere iyice yerleştim.

Sanırım yanından ayrılmama fikri o kadar da kötü bir fikir değildi.

***

Kucağımda uzanan Barın'ın saçlarıyla oynarken içim huzur doluydu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kucağımda uzanan Barın'ın saçlarıyla oynarken içim huzur doluydu. Bir gün benden gidecekti ve ben o zaman en azından onun nasıl koktuğunu bilecektim.

"Bizim aslında şu an ders çalışıyor olmamız gerekiyor biliyorsun değil mi?" Tüm ambiansı bozarak kurduğum cümleyle güldü. "Ben bugün sadece seninle olmak istiyorum." diye mırıldanıp dudaklarıma uzandığında hafifçe geri çekilip güldüm. "Bence sen bugün çok açık sözlüsün ama ben alışkın değilim." Dayanamayıp ona doğru eğildim ve öptüm. "Kalbim dayanmayacak sanırım."

Halime gülüp yeniden yerine yerleşti. "Uyumak istiyorum." Dudaklarımı büzdüm. "Ama ders..." Belimdeki kollarını beni uyarmak için biraz daha sıktığında sustum.

Şu halimize bile inanamıyordum ve heyecanım resmen çeneme vurmuştu!

Benim yıllardır yapamadığımı yapıp kartları açık oynuyordu.

"Bana şiir okusana!" Bıkkın bir nefes çekip kafasını karnımdan kaldırdı. "Uyutmayacaksın değil mi?" Dudaklarımı büzüp başımı iki yana salladığında uzanıp tekrar öptü. "Dakika bir gol bir! Dırdır ediyorsun." Muzip bir şekilde göz kırptı. "Yol yakınken kaçsam mı?" Şakacı tavrına şaşkınlığımı yaşayamadan sözleriyle sinirle soluyup onu üstümden ittim.

Sinirime gülüp yerinde doğruldu. Ben de doğrulup oturdum. "Kaçmak istiyorsan kapı orada!" Salon kapısını gösteren işaret parmağımı öptüğünde çoktan yumuşamıştım bile!

"Bir yere gitmeye niyetim yok." Sanırım şimdi de eriyorum... "Ben çok şiir bilmem ama çok güzel gitar çalarım." Bilmez miyim...

Kendi kalktı ve elimden tutup beni de kaldırdı.

"Gel sana biraz şarkı söyleyelim."

***

Farketmeden | TextingWhere stories live. Discover now