Bölüm 49

11.2K 469 32
                                    

Medya: Gazel'in giydikleri

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Medya: Gazel'in giydikleri

Gazel'den

"Beş dakikaya burada olurlar." diye mırıldandı. Bizim ekip tam sözleştiğimiz saatte sahaya geldiği halde beyimiz hala teşrif edememişti!

"Birkaç arkadaşı da gelecek de onları beklemiş." Herkes onaylayan mırıltılar çıkardığında benim içim huzursuzlukla dolmuştu.

Acaba arkadaşları kimdi? Beni gördüğünde hiçbir şey olmamış gibi mi davranacaktı? Bir şey olmuş muydu ki?

Oflayıp üstümdeki ceketi çıkardığımda gözüm sahaya girenlere takıldı. Yoksa girene mi demeliydim? Çünkü gözüm tek bir kişide takılı kalmıştı.

Birçok fotoğrafını son 1 haftadır ezberlediğim halde onu bu kadar yakından görmek çok farklı hissettirmişti.

Yine de yanımıza iyice yaklaştıklarında silkinip kendime geldim. Bir insan beni etkilediyse bunu karşımdakine fark ettirmezdim.

"Selam!" diye şakıdı Alptekin'in yanındaki kadın. Oldukça güzeldi. Bunun beni daha da gerdiğini hissettim.

Herkes birbiriyle selamlaşıp tanıştığında Alptekin en son elini bana uzattı. "Merhaba." dedi o muhteşem sesiyle. Herkese konuştuğu ses tonuyla aynı olmadığına yemin edebilirdim!

"Selam." diye mırıldandım ben de elimi avcuna bırakırken. Biz birkaç saniye öylece birbirimize bakarken Alptekin'in koluna dokunan parmaklarla göz kontağımız kesildi.

Elimi anında elinden çektiğimde oluşan boşluk hissi beni daha da sinirlendirince üstümdeki ceketi çıkarıp sinirle tele astım.

Tekrar sahanın içine döndüğümde Alptekin hariç herkesin ısınmaya başladığını gördüm. "Sen oynamayı düşünmüyorsun sanırım?" Alptekin sorumla başını telefondan kaldırıp beni süzdü.

Kim bilir kime yazıyordu.

"Böyle mi oynayacaksın?" Hazırlanırken kendime itiraf edemesem de bir nebze de olsa ilk gerçek görüşmemizde beni güzel görmesini istediğim için biraz daha kendime özendiğim hesaba katılırsa, bu hoşnutsuz tavrı kalbimi kırmıştı. Ama tabii ki de bunu ona belli etmeyip burnumu havaya diktim.

"Evet." dedim. "Beğenemedin mi?" Beni yeniden baştan aşağı süzdü. "Yok, beğenemedim." Küstah tavrına gözlerimi devirdim. Tam cevap verecekken adının Sofia olduğunu öğrendiğim kadın sözümü kesti.

"Alptekin!" Garip aksanıyla adamın güzel adını katlediyordu resmen! "Bana söyleyeceğine yanında getirdiğin kadına bak sen." Umursamazca omuz silkti. "Banane ondan? Kaç yaşına gelmiş özgür bir kadın." Duyduğum şeyle iyice tepem atmıştı. "Ha ben küçük olduğum için bana laf edebiliyorsun yani? İyiymiş ya!"

Alptekin'i yanına çağıramayınca kendi yanımıza gelen Sofia'yla ben yanlarından ayrıldım.

Zaten Alptekin'e göre küçük olduğumun farkındaydım, ama bana mesaj attıktan sonra mı farketmişti küçük olduğumu?

Sinirle oflayıp yerdeki basket topunu elime aldım.

***

Ben, Aslı, Göktuğ, Gece ve Barın bir takım olmuşken Alptekin, yanında getirdiği ve adını hatırlayamadığım 2 arkadaşı ve Sofia da bir takım olmuştu.

11'e 9 biz öndeydik ama maçın başından beri Sofia'nın bana kasıtlı olarak faul yapmaya çalışması beni çok yormuştu.

Sanki bir şey yapmıştım da benden sinirini çıkarmak istiyor gibiydi!

Bir daha bir hareket yaparsa tepkisiz kalmamayı kendime tembihledikten sonra bir anda sırtıma gelen tekmeye hazırlıksız yakalanıp öne doğru düştüm ve bu kez sırtımın acısına bir de dizlerim eklendi.

Ben yerde sırtımın acısıyla kıvranırken bir anda herkes başıma toplandı ama kimseyi görecek durumda değildim.

Birinin beni sırtüstü çevirip sırtım yere değmesin diye başımı hafifçe kaldırınca bunun Alptekin olduğunu gördüm. Bir elimden Aslı, bir elimden Gece tutuyordu. "İyi misin?" Alptekin'in yüzümü okşayarak sorduğu soruya acıdan dolmuş gözlerimle karşılık verdim. "Sırtım." diye mırıldandım acıyla.

Aslı bir anda elimi bırakıp ayağa kalktı ve Sofia'nın boğazına yapışıp onu itti. "Derdin ne lan senin?" Kız Türkçe anlamadığı için öylece bakarken Alptekin'in de sinirle yutkunduğunu duydum.

Kafamı bırakmadan Aslı'nın kalktığı tarafıma geçirip bir elini de diz kapağımın arkasından geçirip beni kucağına aldı ve kolayca ayağa kalktı. "Hastaneye götüreceğim." dedi herkesi bilgilendirmek ister gibi.

Anında ayaklanan arkadaşlarıma dönüp onları durdurdu. "Ciddi bir şeyi olduğunu sanmıyorum, sadece ilaç yazdırmak için." Duraksayıp ekledi. "Onu sağ salim evine bırakacağımdan emin olabilirsiniz."

Ben hala sırtımın acısından konuşulan hiçbir şeye tepki veremezken kafamı geniş göğsüne yasladım ve kollarımı düşmemek için boynuna sardım.

Oradakilerle birkaç şey daha konuştuktan sonra benimle birlikte sahadan çıktı.

***

Bu ne biçim bölüm dediğinizi duyar gibiyim, Gazel'den bir bölüm yazıp yazmamak konusunda oldukça kararsızdım çünkü.

Bu kitapta Alptekin ve Gazel'e çok ağırlık vermek istemiyorum. Belki bu kitap bittikten sonra 2. bir kitap olarak yazabilirim ya da hiç yazmam henüz bir karar veremedim.

Ya da onlara bu kitapta sadece birkaç bölüm ayırabilirim.

Sizin de fikrinizi almak istedim.

İyi okumalar bebekler!

Farketmeden | TextingWhere stories live. Discover now