1.0

11.5K 821 816
                                    

tam o sırada, kuroo boynundaki havluyla mutfağa girmişti ve yüzünü kuruluyordu. ardından ensesini ve boynunu sildiğinde kenma, dikkatle onu izledi. yüzünde kalan su tanecikleri ve ıslanan saçı yüzünden birkaç saniye ona bakmıştı.

"yıllardır biri benim içim kahvaltı hazırlamamıştı sanırım." kuroo gülerek masaya doğru ilerlediğinde, henüz kendine geldiği için kenma'yı süzmeye henüz fırsat bulmuştu.

kesinlikle dün geceki kadar seksi değildi fakat şu an bin kat daha güzel görünüyordu.

kuroo dün gece odasına gittikten sonra mastürbasyon yaptığını hatırlayınca aniden öksürdü ve ardından boğazını temizledi.

dün o farkına varmadan penisi harekete geçmişti bile fakat kenma'nın bıraktığı etkiye inanmakta güçlük çekmişti.

"b-ben... çay yaptım fakat kahve mi içiyorsun... yani bilemedim tam." kenma gevelerken, tezgaha doğru adımladı ve çaydanlığa ulaştı fakat kuroo ona izin vermeden, ondan önce hareket etti ve çaydanlığı kaparken kenma'ya sandalyesini işaret etti.

"otur sen, gerisini ben halledeceğim."

ikisi de tek kelime etmeden kahvaltılarının tadını çıkarırken, ikisi de birbirine kaçamak bakışlar atıyordular fakat ikisinin de haberi olmuyordu. ikisi için de zor bir kahvaltı oluyordu.

"yani, gece kedi sabah da insan mı oluyorsun sen şimdi?" kuroo sessizliği bozduğunda kenma kıkırdadı. onu bu şekilde hayal etmesi hoşuna gitmişti.

"hayır, istediğim zaman kedi olabiliyorum." mırıldanırken, önüne düşen saç tutamları kulağının arkasına sıkıştırdı.

hatta eğer isterse evde hep kedi olarak gezebileceğini söylemek istemişti fakat sustu ve bu düşüncesini kendine saklayarak dizlerini birbirine değdirdi.

"ee? anlatmak istediğin bir şey yok mu? sonuçta artık ev arkadaşıyız." kuroo, çayını yudumlarken tekrar bir soru yönelttiğinde kenma bilmiyormuşcasına dudaklarını büktü.

"yani... adım kenma. kenma kozume. gerçi söylemiştim. 19 yaşındayım. hepsi bu sanırım..." mırıldanırken gözlerini ondan kaçırdı. "sen?"

"zaten söylemiştim fakat, tam adım kuroo tetsuro. 24 yaşındayım. bir kafede çalışıyorum. yani kafe benim sayılır ama yine de çalışıyorum."  kenma duyduğu şeylerle kafasını sallayarak dinlemeye devam etti. "4 yıldır bu evde yaşıyorum, ama bir sürü kişi gelip gitti. sanırım lanetli bir ev."

"ben... burayı çok sevdim." kenma mırıldanırken boğzındaki lokmayı güçlükle yutmaya çalıştı.

şu an tek düşünebildiği aralarındaki yaş farkıydı. ondan büyük ve oldukça olgun olmas kasıklarına ağrı girmesine neden olmuştu.

"sevindim. artık kalıcı bir ev arkadaşım olsun istiyorum. okuyor muydun? ne okuyorsun?"

"moda tasarımı okuyorum." kenma mırıldanırken kuroo etkilenmişcesine kafasını salladı.

"ama... okula gitmeme gerek olmuyor. sürekli evdeyim o yüzden... umarım sorun olmaz."  bu sefer başını hayır anlamında salladı.

hatta kuroo'nun işine geleceğini bile bilmiyordu.

konuşmaları sonlandığında, ikisinin de midesi fullenmişti. kuroo bu kahvaltı için teşekkür etmek istiyordu fakat bir türlü göz göze gelemedikler için konuşamıyordu, o yüzden bir süre beklemeye karar verdi.

kenma masadan kalkarak, bardağını tezgahın üzerine bıraktığında kuroo onu izliyordu. küçük bedeninden salınan kumaş parçası sayesinde, bacakları görünüyordu ve bembeyaz olmaları onda dokunma hissi yaratıyordu. kısa çorapları bileğinin hemen üstünde bitiyordu ve üstünde kedi patisi desenleri vardı.

her gün eğer onda bir kedi detayı görecekse, işi oldukça zor olacak gibiydi.

kenma, kuroo'nun önündeki kirli bardak ve tabakları almaya geldiğinde ve hafifçe önünde masaya doğru eğildiğinde sarı saçlarından yayılan şekere benzeyen kokuyu yine almıştı kuroo. zayıf kollarıyla masayı toparlayışını izlerken, eğildiği için kıvrılan bedenine bakarak içinden küfür etti.

penisinin yine tepki vermemesini istiyordu, o yüzden gözlerini başka yöne çevirdi hızla.

"kahvaltı için teşekkür ederim. işe gitmediğim bir gün sana bunu geri ödeyeceğim." kuroo arkasına yaslanıp mırıldandığında, kenma arkası dönük olduğu için gülimsemişti.

"geri ödenecek bir şey yapmadım, evde olduğun her gün... kahvaltı hazırlayabilirim." mırıldandıktan hemen sonra, tezgahın üzerine çıktı ve dün geceki gibi oturarak bacaklarını aşağı doğru sarkıttı.

tek fark, bacaklarını biraz aralamıştı ve ellerini bacaklarının arasına yerleştirerek tezgaha tutunmuştu.

kuroo tam karşısındaki manzara ile kenma'yı süzdüğünde, kenma bu bakışlardan tatmin olmuşcasına gözlerini tavana doğru çevirdi.

birini etkilemek konu olunca, kenma bu işi çok iyi beceriyordu. sadece vücudu öylece dursa bile yeterliydi fakat hareketleri, vücudunu kullanışı ve dahası karşıdakini çileden çıkarabilirdi.

"bugün hep evde mi olacaksın?" kenma mırıldandığında, kuroo sandalyesine yaslanıp başını salladı ve ellerini ensesinde birleştirdi. bu manzarayı izlemek istiyor gibiydi.

kenma ise bu kaslı vücudun karşısında delirmemek istercesine kendini kasıyordu. simsiyah saçlarının yarısı yüzüne düşüyordu ve bu görüntü keskin yüz hatlarıyla birleşince izlemesi çok hoş bir hal alıyordu.

şu an zihninden geçen tek şey, o sandalyeye yürümek ve kucağıma oturmaktı. kalçasını penisine sürterken bir kedi gibi onu sevsin istiyordu.

"anladım... benim biraz dışarı çıkmam gerekiyor... masayı böyle bıraksam sorun olur mu?"

"hayır hayır, gidebilirsin. ben buraları toparlayacağım. zaten hazırlayan sendin, en azından bunu yapabilirim."

"anlaştık." mırıldanıp, tezgahtan zıplayarak indi. zıplarken hafifçe havalanan tişörtü sayesinde kalçakarı biraz görünmüştü ve kuroo bu küçük beyaz kalçaları yüzünden aklını kaçıracak gibi hissetti.

kenma ardından hızla odasına hazırlanmaya giderken, kuroo derin bir nefes alarak başını iki yana salladı.

"ya sikeyim böyle işi..." kendi kendine mırıldanıp, masayı temizlemek için kalktı.

"anlaşacağım bir ev arkadaşı istemiştim ben. azacağım bir ev arkadaşı değil."

kuroo'nun camboyumuzu öğrenmesine çok az kaldı kuroo'dan daha çok heycanlanıyım bu konuda
:(((

camboy | kurokenWhere stories live. Discover now