2.0

8.9K 550 616
                                    

"kuroo..." kenma, boynundaki dudaklarla nefesini tutmuş bir şekilde mırıldanırken gözlerini sıkıca kapatmıştı.

"hm, bebeğim?" kuroo şu an kenma'nın ne söyleyeceğini umursamıyormuş gibi boynuna ıslak öpücüklerini bırakmaya devam ettiğinde, bu şekilde adının dudaklarından dökülmesinin verdiği delirtici hisle başa çıkmaya çalışıyordu.

"dur..." kenma tekrar mırıldandığında, gözlerini açtı ve bulundukları yere baktı. "evde değiliz."

kuroo bu cümleyle nerede olduklarını fark etmişcesine, boynuna son bir öpücük bırakıp geri çekildiğinde boğazını temizledi ve ellerini masadan çekerek kenma'ya doğru uzatmış bedenini düzeltti.

"siparişiniz nedir, efendim?" az önce hiçbir şey yaşanmamış gibi, elindeki sipariş defterine bakarak konuştuğunda kenma bu haline gülmüştü.

hâlâ dudaklarındaki gülüşü silemeden, elindeki mönüye baktığında üzülmüş bir ifade resmetti yüzüne. parmağını yazan yiyeceklerin ve içeceklerm üstünde gezdirirken bir şey arıyor gibiydi.

"tercihen siz." mırıldanarak gözlerini üzgün bir şekilde kuroo'ya kaldırdı. "fakat adınızı mönüde bulamadım..."

"olmadığımı kim söyledi?" kuroo sözlerinin ardından, tekrar masaya ellerini koyarak yüzünü kenma'ya doğru eğdi ve dudaklarını kendi dudaklarının arasına aldı. bulundukları yeri veya insanları umursamadan, öpücüğünü olabildiğince uzun tuttuğunda ikisi birbirini öperken gülümsediğinin farkındaydı.

ardından kuroo geri çekilip tekrar boğazını temizledi ve kenma'ya göz kırptı. kenma hissettiği duyguların içine gömülürken ne yapacağını bilmez şekilde gülerek başını önüne eğdi.

"o halde sizin için bir kahve getiriyorum." kuroo bunu söyledikten hemen sonra kenma'nın masasından ayrıldığında kenma sarhoş olmuşcasına elini masaya koydu ve yanağını yumruk yaptığı eline yasladı.

ilk sevişmelerinin üzerinden bir haftadan fazla geçmişti ve her nasıl olduysa bu duruma kadar gelmiştiler. tüm gün birlikeydiler; birlikte uyuyor ve birlikte uyanıyor, gün içinde defalarca sevişiyor, evde çılgınca şeyler yapıyor ve bu da yetmezmiş gibi kuroo işe gidince kenma onu bir yavru köpek gibi takip ediyor ve işini bitirene kadar öylece onu bekliyordu.

bu geçirdiği günler öylesine güzeldi ki hayatının en güzel bir haftası olarak adlandırabilirdi.

tüm bunları yaparken, artık bir yayıncı olduğunu bile unutmuştu. instagram hesabına fotoğraf bile atmadan geçirmişti haftasını...

her gece durmadan birbirlerinin adını fısıldadıkları her gece, dünyanın en mutlu insanı gibiydiler.

düşincelerini bölen şey, kafenin içine giren arkadaşı olduğunda yanağını elinden çekmiş ve hafifçe doğrularak kaşlarını çatarak ona ve sevgilisine bakmıştı.

oikawa ve sevgilisinin burada ne işi vardı?

"kenma!" oikawa, kenma'yı görünce sevgilisinin elini bırakara ona doğru adımladığında kenma gülümseyerek el salladı.

"oikawa..." mırıldanırken oikawa çoktan karşısındaki sandalyeye oturmuştu bile. "burada... ne yapıyorsun?"

"biliyor musun, ben de her geldiğimde aynı soruyu soruyorum kendime. ben burada ne yapıyorum ya? ama maalesef iwa-chan'ın arkadaşı buranın sahibi." oikawa tek nefeste konuştuğunda, sevgilisi iç çekerek yanına oturdu ve kenma'ya selam verdi.

o an kenma'nın içini garip bir korku sarmıştı çünkü oikawa onun yaptığı şeyleri biliyordu ve şu an burada olması onu tehlikeye atmaz mıydı? yani oikawa biraz patavatsızdı ve ağzından bir şeyler kaçırabilirdi...

camboy | kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin