25.Bölüm

11.8K 747 359
                                    

Arkadaşlar. Kitabı beğenen ve sürekli mesaj atan kişi çok fazla. Bunun için çok teşekkür ederim. Ama lütfen destek olmak amaçlı takip edebilirmisiniz. Yeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.

Stresle bir o yana bir bu yana yürüyordum. Akın yukarıya geleceğini söylemişti ve apartmana da girmişti gerçekten. Bense ne yapacağımı bilmiyordum. Odadan çıktım sessiz adımlarla. Saat on iki civarıydı ve evden ses çıkmıyordu. Annem ve babam yatmış olmalıydı. Bu benim için iyi haberdi. Ama şimdilik. En ufak bir seste uyanabilen bir annem ve babam vardı. Ayrıca annem hırsızlık gibi olaylarda tedirgin olduğu için duyduğu en ufak seste kalkıp evi kontrol ederdi.

Çok kez yaşamıştım. Annem ben  mutfağa Su içmek için gidip bardağı düşürdüğümde hemen gelmişti mesela. Kısacası çok dikkatli olmam gerekiyordu. O yüzden direk odama götürmeliydim ki ses gelmesin.

Yaklaşık 5 dk bekledim ama kimse gelmemişti. Acaba vazmı geçmişti. İnşallah öyledir dedim ve parmak ucumda yürüyerek odama ilerledim. Odamın kapısını açmamla ağzıma kadar gelen çığlığı elimle zor durdurdum. Yinede hafif bir sesin dışarıya çıkmasına engel olamadım. Umarım annemler uyanamazdı. Akın yatağıma uzanmış elindeki telefona bakıyordu. Beni görünce "merhaba" dedi sol elini havaya kaldırıp parmaklarını hareket ettirerek. Birde sırıtıyordu bunu yaparken.

Ben burda yakalanma korkusuyla kendimi yiyorum. Adamdaki rahatlığa bak. Ses gitmesin diye kapıyı kapatıp kilitledim hızla. Bu sırada akın'ın birkaç patavatsız kelimesini umursamadım.

"Napıyorsun oğlum sen. Öldürtecekmisin
bizi" dedim sinirle.

"Niye ne yaptım ki ben"

"Daha napacaksın. Gelme babamlar evde. Yakalanırız diyorum geliyorsun. Bir yakalasalar ne kadar kötü duruma düşerim haberin var mı senin. Ayrıca sen nasıl girdin içeri" dedim kısık sesle bağırarak.

"Çok özür dilerim. Ama seni görmezsem uyuyamazdım bugün kafamda rahat etmezdi"

"Ama ben sana yarın geleceğim dedim ya"

"Nisa sende anla beni. İlk kez birini seviyorum ben. İnşallah da tek sevdiğim sen olacaksın. Ben daha ilk kez bugün gördüm seni. O da kısacık. Merak ediyorum kızım napayım. Hem bana sarılma sözün vardı. Biz daha birbirimize dokunmadık bile"

Bir süre yüzüne baktım öylece. Fazlasıyla ciddi duruyordu. Demek ciddi de olabiliyormuş. Bir süre öyle bakıştık. Ardından ellerimi iki yana açarak "gel buraya" dedim ve sarıldım. Yaklaşık beş dakika kadar sarıldık öyle. Ben onun saçlarıyla oynarken, o boyun girintime kafasını sokmuş elleriyle oynadığı saçlarımı kokluyordu anladığım kadarıyla.

"Çok güzel kokuyor"dedi uzun süren sessizliği bozarak.

Aniden söylediği şey üzerine "ne çok güzel kokuyor" dedim.

"Saçların, sen, seninle ilgili her şey. Çok güzel kokuyor."

Ellerinden tuttum ve onu yatağa oturttum. Sırtımı yatak başlığına dayarken o da aynısını yaptı. İkimizde hafif yan dönerek birbirimize bakmaya başladık.

"Sen beni gerçekten çok mu seviyorsun"

"Gerçekten çok seviyorum" dedi beni taklit eder gibi.

"Ama neden. Daha tam anlamıyla bugün görmüşken neden bu kadar çok seviyorsun"

"Nisa ben senle bugün tanışmadım ki. Sen benim içimde hep vardın. Ben hep bir sıkıntı olduğunda içime attım. Sana sarılacağım günü bekledim. Tek fark bu kişinin sen olduğunu bilmiyordum o zaman. O kişiye kurtarıcım olarak bakıyordum. Sığınacağım liman olarak. Yani o yüzden ben seni bir gündür değil, yıllardır tanıyormuş gibiyim"

Rastgele Numara | Texting |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin