38.Bölüm

5.7K 392 761
                                    

Selam arkadaşlar. Tekrar birlikteyiz. Güzel olduğunu düşündüğüm bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.

ÖNEMLİ!!!!!

Bazı arkadaşlar sorularına cevap vermediğimi söylüyor. Yaklaşık iki üç kişi. Elimden geldiğince her sorunuzu cevaplamaya çalışıyorum. Ama biliyorsunuz bölümleri bile zor atıyorum. Her yorumu göremiyorum maalesef. Gördüğüm yoruma cevap veriyorum zaten elimden geldiğince. Özellikle yeni bölümden hemen sonra yorumlar üst üste geldiği için bazı yorumlar arada kaynıyor ve görmüyorum. Cevap veremediğim yorumlar için özür dilerim.

Sormak istediğiniz soru olursa dm yoluyla bildirebilirsiniz. Biraz fazla konuştum. Sizi bölümle başbaşa bırakıyorum.

Tam "Nisa bir şeyim y-" diyecekken aniden dengemi kaybederek yere yıkıldım. Ahmet amca "sağlık ekiplerini çağırın" diye bağırırken Nisa ağlayarak yanıma geldi ve başımı dizine koydu. Hıçkırarak ağlarken "Akın gitme. Lütfen gitme" dedi. Ona gülümsemeye çalışarak konuştum.

"Derdimdin. Dermanım oldun. Seni bırakıp hiç bir yere gitmem"

Nisa'dan

Gelen ambulans ekibi Akın'ı kaldırıp götürürken bende koşarak arkalarından gittim. Babama Akın'ın yanına gideceğimi el işareti ile göstererek ambulans'a bindim. Ambulans'a binerken babamın "anneni ara" dediğini duymuştum. Tabi iki gündür perişan olmuştur kadın diye geçirdim içimden.

Ambulans sirenlerini açıp hızla yola koyulurken babamlar da bizi arkadan takip ediyordu. Gözleri kapalı olan Akın'a gözyaşları içinde korkuyla bakarken "Akın beni bırakıp gitme lütfen" dedim. Ambulans'a girdiğimizde beri akınla uğraşan hemşireye baktım.

"O iyi olacak mı" dedim.

"Biraz fazla kan kaybetmiş maalesef. Çabucak yetiştirmemiz lazım. Vücut direnci zayıflamış. Doktorlar elinden geleni yapacaklardır. Müsterih olun" dedi hemşire.

Bir elimle Akın'ın elini tutarken diğer elimi cebime attım telefonu almak için. Ama tabiki telefon yoktu. İki gündür esir olduğumu unutmuştum. Akın'ın ceplerini kontrol ettim ve birinin şişkin olduğunu görünce elimi uzatarak oradan telefonunu aldım. İçimden umarım şifresi yoktur diye geçirdim. Ama vardı şifresi. Telefonun arkasını çevirdim ve parmak izi olduğunu görünce hemşirenin izniyle Akın'ın parmağını telefona okuttum.

Karşıma çıkan ekran fotoğrafıyla gözlerim ekranda kilitli kaldı bir süre. Bu fotoğrafı benden habersiz çektiği belliydi. Uyurken çekmişti beni. Başımda da kendisi vardı. Öyle bakıyordu ki bana fotoğrafta sevgisi akıyordu adeta. Bunu sadece hissetmiyordunuz. Görebiliyordunuz da.

Henüz yeni durmuş olan gözyaşlarımın tekrar gözümü doldurduğunu hissetmemle kafamı iki yana sallayarak düşüncelerimden uzaklaştım. Ona bir şey olmayacaktı. Annemin numarasını tuşlayarak aradım. Birkaç çalıştan sonra açtı.

"Alo" dedi annem. Kısa bir süre sessizlikten sonra "annem" dedim.

"Nisa, Kuzum. Şükürler olsun. Kurtulmuşsun"

"Kurtuldum annem" dedim. Konuşmakta zorluk çekiyordum.

"Ee bu sesler ne kızım. Polisler sirenleri mi açtı."

Gözlerimden birkaç damla yaş düşerken bir şey diyemedim.

"Nisa Kuzum ses versene. Birine birşey mi oldu korkutuyorsun beni."

Rastgele Numara | Texting |Where stories live. Discover now