~

48 32 1
                                    

Ben renkli bi çocuktum. Gökkuşağına hayran gözlerle bakan, uçurtmaların uçarken ordan oraya savruluşlarını seyrederken zevk alan, gözlerimin içi gülen bir çocuktum. Sonrası...sonrası böyle işte.. Yordular ruhumu, yordular kalbimi, bedenimi. Hiç acımadılar. Ben onların bana tamamıyla ruhuma ve bedenime acımasızca zarar verirlerken anladım herşeyin renkli bir uçurtma kadar güzel olmadığını. Etrafımdaki herkes, amacı bana zarar vermekmişcesine bana çelme takarken, yere düşsem de dimdik ayağa kalktım hep. Kalktım ve yola devam ettim, yürüdüm kimi zaman koştum, kimi zaman uçmak istedim. Ama kanatlarım kırılmıştı benim, uçamazdım artık. Çok yürüdüm, çok koştum, tökezledim yine ayağa kalktım ama ruhum bir süreden sonra kaldırmadı. Kendimi bu dünyaya fazlalık gibi gördüm. Tüm bunların ağırlığı, yaşanmışlıkların acısı vücudumdan çıktı. Aklım, fikrim, kalbimin de bana ihanet ettiği gibi bedenim de artık bana ihanet ediyordu. İhanetlere alışmıştım veya alışmak zorunda bırakılmıştım. Ben, onun beni bu şekilde çaresiz bırakmasını, zorunda bırakışlarını asla affetmeyeceğim, en azından bu dünyada, fakat hakkımı helal ediyorum yeter ki ahirette karşıma çıkmasın, tekrar karşılaşmayalım onunla. Ben bana bıraktığı son şeyin ruhuma attığı imzalar olduğunu sanarken ondan kalan hatıraların son demleri yakalandığım bu hastalıktı galiba. Ben hastayken ruhum gibi bedenimin de halsizce yattığı yatağımda anladım. O yoktu, yoktu ama ben onun bana hatıra bıraktığı hastalıkla savaşıyordum. Bu düşüncenin altından kalkamadım. Hayatım gitgide kapkaranlık bir hal alırken noldu biliyor musun? Ben o karanlığa aşık oldum, ben o insanların korktuğu siyaha aşık oldum. İnsanlar siyahı kasvet olarak görürken ben siyahın sadeliğinde dinleniyordum. Ben artık o karanlığa razıyım çünkü beni asla ama asla bırakmayacak tek şey karanlık, bunu biliyorum. Birde gökyüzü var. Sonsuz mavilikte etrafı saran. Ben o maviliğe de aşığım, ardını siyaha bırakacak maviliğe, sonsuzluğa. Gökyüzü onun şuan ne yaptığını görüyor mudur acaba? O da benim gibi bakıyor mudur gökyüzüne? Kalan tek ortak yönümüz buydu; aynı gökyüzüne sahip olmak. Ama umrumda olamayacak kadar yorgunum. Tek istediğim o karanlıkta beni kimsenin bulamaması, bir süre de olsa her şeyden uzaklaşıp, o mavilikte kaybolmak.

Siyah kadar yalnız, mavi kadar sonsuz...

BitirenlerWhere stories live. Discover now