BÖLÜM 37

4.5K 390 305
                                    

Tebrikler 🎉🎉🎉


Eve geldik. Ben arabadan teşekkür ederek indim. Meriç abim ve Ali abi bahçede değildi. Ben de direkt eve gittim. Kapıyı yeni hizmetlilerden birisi açtı. Ona da teşekkür ettim ve içeri girdim.

Ayaz abim ve Rüzgar abim koltukta oturuyordu. Gülerek yanlarına gittim.  Ortalarına oturdum.

Ayaz abim: Hayırdır güzelim. Çok mutlusun.

Ben: Evet, kütüphanede başıma çok tuhaf bir olay geldi. Ona gülüyorum.

Yukarıdan Meriç abim ile Ali abi de indi. Ali abiye tekrar tebessüm ettim. 

Meriç abim: Ne geldi başına? Anlat bakalım. Eczaneye gitmişsin. Birşey mi oldu.

Rüzgar abim ve Ayaz abim oturduğu koltukta dikleşti. Kendimi sorguda gibi hissettim.

Ben: Kütüphaneye gittim. Kitapların arasında gezerken bir kitaba gözümü kestirdim. Kitabı tuttum almak için kendime çektim ama kitap bana gelmedi. Habire kendime çekiyordum. Ama kitap milim oynamadı. En son pes edip kitabı bıraktım. O anda ön raftan güm diye ses geldi. Koşarak ön rafa gittim. Yerde bir çocuk yatıyordu. Ayrıca üzerine sürekli kitaplar düşüyordu. Ben bir yandan ona gülerken bir yandan da kitapları üzerinden kaldırıyordum.

( Gülerek anlatıyor)

Sonra kütüphane görevlisi bizi çok ses yaptığımız için kütüphaneden kovdu. Biz de dışarı çıktık. Ben özür diliyordum tabi ki. Sonra bir baktım kafası şişmiş. Eczaneye gittik. Sonra tanıştık. Arkadaş olduk galiba. Ama bir görseniz çok tatlı. Çok cana yakın.

Ben gülerek anlatırken Meriç abim de benim hareketlerime gülmüştü. Ali abi ise yüzünde yayılan tebessüm ile beni izliyordu. Kafamı sağa ve sola çevirdim. Rüzgar ve Ayaz abim kaşları çatık bir şekilde bakıyordu.

Rüzgar abim: Tatlıydı?!

Ayaz abim: Cana yakın?!

Diye soru sorar gibi baktı. İkisine şaşkınca baktım. Ciddi olamazlar değil mi?

Ben: Siz ciddi misiniz? Arkadaşız diyorum. Evden kaçıyorum değil.

Rüzgar abim: Evden de kaçamazsın zaten.

Ben: Sen öyle san!

Ayaz abim: Nasıl kaçacaksın?

Diye alayla sordu. Ben de gülerek cevap verdim.

Ben: Yani daha önce yapmadığım şey değil. Kolay benim için.

Dedim. Meriç abime çaktırmadan gözümü kırptim.  Ve koltukta geriye yaslandım. Rüzgar abimin sinirle soluma sesini duydum.

Meriç abim: Adı neymiş?

Ben: Kağan.

Dedim. Ansiklopedinin kafasına düştüğü an geldi aklıma. Ben de sirittim tekrar.

Rüzgar abim: Bak bir de gülüyor!! Çok hoşuna gitti galiba?

Abime kaşlarımı çatarak baktım.

Ben: Biraz daha açsana abi cümleyi.

Rüzgar abim: Diyorum ki, kütüphane diye çıkıp kim bilir nereye gidiyorsun?

Meriç abim: RÜZGAR!!.

Ben: Pişman olacağın şekilde konuşuyorsun.

Poyraz: NE DİYORSUN SEN YA?! AKLINI MI KAÇIRDIN? NE ZAMANDAN BERİ KIZ TEK BAŞINA ÇIKIYORDU? YENİ ÇIKTI. ONA DA HEMEN SAÇMA SAPAN BİR MANA ÇIKARMAN LAZIM DEĞİL Mİ?

ABİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin