Gelen Hediye

1.3K 140 44
                                    

Yıkandıktan sonra Yoongi'nin yedek olarak getirdiği kıyafetleri giymiş ve kahvaltı yapmaya inmiştik. Daha doğrusu inememiştim. Bilmem kaç saat uyumama rağmen aşırı yorgundum ve bazı yerlerimde ağrılar geziyordu.

Zor zahmet kahvaltıyı da yapmış ve dün geldiğimiz araba ile yola çıkmıştık. Bugün okul yoktu. O yüzden ağır ağır davranarak eve doğru gidiyorduk. Yoongi'yi bilmem ama ben eve gidince yataktan kalkmamayı düşünüyordum. "Ben de seninle geleyim mi evine?" Dediğinde yan gözle ona baktım. Annem ve babamın çeşitli imalarını tek başıma çekmek istiyordum.

"Bence gerek yok. Sen git dinlen." Güldü ve başını iki yana salladı. "Gelmeyi çok istiyorum Hoseok." Dedi üzgünce. Üzgünüm Yoongi ama gelemezsin. Beni ikna etmeye çalışma. "Başka zaman gelirsin." Resmen oturamıyordum! Karşısında belli etmemek çok zordu. "Tamam tamam gelmiyorum." Eve doğru yaklaşıyorduk. Az kalmıştı ve hala dudaklarını büküyordu!

"Ay Yoongi! Sonra gelirsin dedik ya!" Araba oturduğum sokağa giriş yapmıştı bile. Kendimi olacak her şeye hazırlamalıydım. "Sonra görüşürüz." Dedim ve arabayı durdurdu Yoongi. "Neden kaçar gibi gidiyorsun? Yoksa utanıyor musun?" Aslında utanmak kavramı aklıma gelmemişti. Hatta utanmıyordum. Neden utanacakmışım ki? "Eve gitmek için acele ediyorum sadece." İnanmak için birkaç saniye beni izledi. Sonra da "Voleybol oynadığımız günde giydiklerini başka sefere de giymeni istiyorum." Dedi. Tamam bu sefer utanmıştım.

Ciddi ciddi konuşuyordu ve ben yaptığım saçmalığa karşılık utanıyordum. Neyse ki Yoongi'yi o gün delirterek amacıma ulaşmıştım. "Çok istiyorsan bir gün giyerim." Diyerek arabanın kapısını açmış ve koşar adımla binaya girmiştim. Tabii bu esnada acıyan canımı da unutmuştum.

Cebimdeki anahtarı çıkarmış ve eve sessizce girene kadar kırk takla atmıştım. Kilidi her çevirdiğimde tüm bina da yankılanıyordu ve duyulamaması zordu. Parmak uçlarıma basarak odama geçerken omzumda hissettiğim el ile yakalandığımı anlamış ve ellerimi havaya kaldırmıştım. "Ben masumum!" Diyerek arkama dönmüş, annem ve babamla karşılaşmıştım. "Nereye böyle?" Dedi babam.

"Odama babacığım." İkisi de sorgular bir biçimde beni süzüyordu. "Neden geldiğini bize haber vermedin? Ya da gelmeden önce bizi aramadın?" Dedi annem. Benim biricik annem. Sen de babam gibisin. "Ne yaptınız sevgilinle?" Babam elindeki gazeteyi koluma vurdu. "İşi pişirdiniz değil mi?" Diye ekledi. Neden benimle açık açık konuşuyorlardı? İnsan bir utanırdı ya! "Tamam daha fazla utandırma oğlanı."

Beni babamdan kurtardığı için anneme teşekkür ediyordum. "Ben odama gidebilir miyim?" Kapı kolunu indirerek onlardan bir cevap almamış ve odama girmiştim. "Biz birazdan babanla dışarı çıkacağız Hoseok." Annem bir şeyler daha söyledikten sonra kapımdan ayrıldı. Azıcık gezsinler de ben de kafa dinleyeyim ya.

Şimdi tüm günü yatmak ile geçirecektim. Belki de biraz telefonda gezinirdim. Ya da sadece yatardım.

Annemin dediği gibi geçen az bir süre sonra evden çıkmışlardı. Koca evde yalnızdım. İstediğimi yapmakta özgürdüm. Yapayalnızdım sonunda!

"Of yatmaktan sıkıldım!" Diyerek doğruldum. Buraya gelmeden önce bunu planlamıştım fakat bu plan çok aptalcaydı. İstediğim gibi evde zıplamak istiyordum ama yapamayacaktım. Oturmaktan başka bir şey yapma imkanım yoktu. "Gidip televizyon izleyeyim bari." Kendi kendime konuşuyordum. Bu eğlenceliydi!

Yatağımdan zorla kalkmış ve odamdan çıkmıştım. Salona doğru geçerken kapı çalmıştı. Annemler gelmiş olamazdı değil mi? Daha yeni gitmişlerdi sonuçta. Umarım onlar değillerdir çünkü daha evde kalmanın tadını çıkaracaktım! Söylene söylene kapıyı açmış ve karşımda kimseyi görememiştim. Biri şaka falan mı yapmaya çalışıyordu?

Theater |Sope✔Where stories live. Discover now