Kim Peki?

993 122 58
                                    

#Hoseok'tan

Sıkıcı derslerden birindeydik. Zaman geçmiyordu. Her dakika da bir saate bakarak teneffüse ne kadar kaldığını hesaplayıp duruyordum. Yoongi ise benim aksime dersi güzelce dinleyip notlar tutuyordu. Bu kadın çok sıkıcıydı. Nasıl dinleyebiliyordu ki? Hiç kimse sevmiyordu onu. Zilin çalmasına yakın kadın dersi bitirdi ve çantasını toparladı. Sonunda gidiyordu!

"Derste sürekli oflayıp durdun. Ne oldu? Bir şeyin mi var?" Dedi sevgilim. Gerçekten çok düşünceli biriydi ama şu an ona gıcık olmuştum. Dersi güzelce dinlemişti çünkü! O kadını kimse sevmiyorken Yoongi onu çok güzel dinlemişti. Fazla mı sinirliydim? "Hayır yok. Sadece canım sıkıldı. O dersi pek sevmiyorum da." Sıradaki dersin defter ve kitaplarını çıkartırken "Evet çok belli ediyorsun. Hoca bile anladı bence." Dedi. Gözlerim anında onu bulmuştu. Bu kadar belli ettiğimi bilmiyordum!

"Keşke derste beni uyarsaydın. En azından dinliyormuş gibi yapardım." Bu dersi dinlemeyip sınavına kendi kendime çalışarak öğreniyordum. Öyle daha çabuk ve daha iyi öğreniyordum. "Aklıma gelmedi." Dedi. Aklı kim bilir nelerle doluydu da gelmemişti. Dersi dinlemekten kafasını bana bir kere olsa bile dönmemişti!

"Nereye gidiyorsun?" Dedi sıranın dışına çıkan bana. "Lavaboya. Birkaç dakikaya dönerim." Ellerimi yıkamaya gidecektim sadece. "Ben de geleyim mi?" Yüzü tamamen masum duruyordu ama emin olamıyordum. "Biliyorsun o kişi seni izliyor. Sana bir şey yapacak ve ben yetişemeyeceğim diye korkuyorum." Ellerini tuttum sıkıca. "Yoongi sadece hemen gidip geleceğim. Bana bir şey olmayacak."

"Beni istemiyorsun yanında." Dedi. Şimdi çocukluk yapma sırası değildi. "Olmayacak diyorum. Lütfen. Otur ve beni bekle." Başını sallayarak sandalyeye otururken ben de sınıftan çıkmıştım. Hemen gidip gelecektim. Neden bu kadar büyütüyordu? Neyse biraz acele edip onu telaşdırmamalıydım.

Lavaboya geldiğim esnada biri arkamdan bana seslenmişti. Ses çok tanıdıktı ama çıkartamamıştım. "Benimle gel." Diyerek bileğimi tuttu ve beni yangın merdivenlerin oraya çekiştirdi. Yüzünü göremiyordum. Kimdi bu? "Sen de kimsin?" Dediğimde bana döndü ve ağzım açık kaldı. Beni neden buraya getirmişti ki?

"Daeho? Ne istiyorsun?" Dedim şaşkınca. Uzun zamandır konuşmuyorduk sanki. "Bence istediğim şey açıkça belli." Yapışkan, sürekli konuşan ve saçları dağınık olan Daeho gitmiş ve yerine sinirli, çatık kaşlı biri gelmişti. Bana neden öyle bakıyordu? Bilmeden bir şey mi yapmıştım? "Seni anlamıyorum." Dedim. Gerçekten anlayamıyordum onu. Derdi neydi ve ne istiyordu? Korkunç görünüyordu.

Bana yaklaştığında yutkundum. Burayı terk etmeli ve Yoongi'nin yanına gitmeliydim. Ona sarılmalıydım. "Bence beni gayet iyi anlıyorsun Hoseok." O yoksa bana güller ve çikolata gönderen kişi miydi? Bunları yapan o muydu? Yoongi ile aramızı bozmaya çalışan o muydu? Yok canım. Daeho yapmazdı. Kötü biri değildi. Beni güldürmeye çalışan bir arkadaştı.

"Hoseok kendi kendine neyi tartışıyorsun?! Gizlemiyorum işte kendimi. Bak karşındayım." Hışımla ona döndüm. Bunu nasıl yapardı? "Bir şey söylesene!" Omuzlarıma dokundu ve sıktı. Buradan gitmeli ve Yoongi'ye sığınmalıydım. "Neden bir şey söylemiyorsun? Şoka girdin değil mi? Benim olabileceğimi asla düşünmedin. Aklına bile gelmedim!" Bileklerini tuttum ve iğrenmiş bir şekilde kendimden uzaklaştırdım. Bana ne cürretle dokunuyordu?!

"Yaklaşma!" Dedim. Dokunmasına izin vermeyerek yangın merdivenlerinden çıktım. Şu an kimseyi dinleyecek durumda değildim. Arkamdan çıktığını gördüğümde var gücümle koşmaya başladım. Neden geliyordu? Korkuyordum işte. "Hoseok!" Duymazlıktan gelerek dolu gözlerimle sınıfa girdim. Sırama baktım. Kimse yoktu. Yoongi yoktu! Neredeydi?! Nereye gitmişti?! Neden beni beklememişti?! Dayanamıyordum.

Theater |Sope✔Where stories live. Discover now