Dans

1.6K 215 117
                                    

Arkamda ayakta duran bir adet Yoongi gördüğümde dudağımı büzerek önüme döndüm. İçimden söylediklerimi yoksa dışımdan mı söylemiştim? Duymuş olamazdı değil mi? NE OLUR DUYMASIN! YOKSA REZİL OLURUM!

"Otursanıza." Dedi Jin. Jimin ve Jungkook oturdukları sandalyeleri kankalarının yanına çekmiş ve Jin'in çekirdeklerine dadanmışlardı. Dedikodu mu yapacaklardı? Ben bunlardan korkuyordum açıkçası. Hem de çok. Yoongi de sandalyesini almış ve oflayarak geçmişti. Benim yanımda oturmak istemiyor muydu? Benden iğreniyor muydu yoksa? Arkadaşlığımızı mı bitirecekti?

"Ben partiyi bu akşam yapmaya karar verdim. Normalde 1 hafta sonra olacaktı ama daha fazla beklemek istemedim. Bu akşam saat sekiz de evimde olun." Demek ki annesi ve babası bu akşam gidiyordu. Taehyung'u onlara şikayet edip rezil olmasını istiyordum ama o benim arkadaşımdı ve ben bunu ona yapamazdım. Hem çok hevesli görünüyordu. Eğer böyle bir şey yaparsam daha sonra benim ağzımın payını verirdi.

"Of ben bu partiye gelmek mi zorundayım?" Dedi Yoongi. Keşke benim de gelmeme diye bir seçeneğim olsaydı ama yoktu! "Evet Yoongi. Gelmek zorundasın." Jimin ellerini tombul yanaklarını koyarak konuştuğunda yüzümü buruşturma isteğim artmıştı. "İyi de ben Taehyung'un arkadaşı değilim ki." Gelmemek için çaba gösteriyordu ama gelmek zorundaydı. Yoksa Jimin onu çiğ çiğ yerdi. "Taehyung benim arkadaşım otomatikmen seninde arkadaşın oluyor. Yani geleceksin." Elindeki mikrofonu sallayıp duruyordu. Bu bir çeşit tehdit miydi?

"Tamam geleceğim. Saat kaç demiştiniz?" Jungkook "Saati geçirmeye çalışma Yoongi. Bunu sakın aklının ucundan bile geçirme." Dedi. İki salak arkadaşım ile takılamayacağım için Yoongi'nin gelmesi benim için daha iyi olurdu. "Ya sadece saati sordum. Hem geleceğim dedim!" Mızmızlanınca bir çocuktan farkı olmuyordu. Böyle bile havalıydı. "Saat sekiz Yoongi." Dedi Taehyung. Bu parti de umarım kötü şeyler olmazdı.

Teneffüs bittikten sonra hepimiz birlikte sınıfa girmiş ve yerlerimizi almıştık. Tabii Jimin dışında. O Namjoon'un başındaydı. Bu çocuktan ne istiyordu? Elini onun omzuna koymuş ve kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Kendisi bu durumdan memnundu fakat Namjoon ölmek istiyor gibiydi. Bu Jimin insanı kanser ederdi.

Jungkook Yoongi'yi çekerek yanıma mı geliyor? Yok canım belki başka bir yere gidiyordur? Evet evet başka tara- "Otur şuraya!" Diyerek Yoongi'yi yanıma iterek oturtmuştu. Hızlıca cebinden telefonunu çıkarmış ve yukarı kaldırmıştı. "Neden iki de bir bizi çekip duruyorsun?" Dedi Yoongi. Haklıydı bir kere çekmişti daha ne istiyordu? "Sanki ben de çekmeye çok meraklıydım ama ne yapayım? Herkes sizi çok sevdi. Sürekli yorumlarda sizi çekmemi istiyorlar. Ben de sevgili takipçilerimi kıramazdım maalesef." Anlaşılan rahatça öğretmenin gelmesini bekleyemeyecektim.

"Merhaba arkadaşlar. Kanalıma hoş geldiniz. Ben Jeon Jungkook ve yanımdakiler de iki salak homofobik!" Kamerayı tamamen bize çevirmiş ve el sallamamız için kaş göz hareketi yapmıştı ama ben ve Yoongi bunu yapmamıştık. "Bakın işte bir el bile sallamıyorlar! Neden? Çünkü homofobikler! Evet cevap bu homofobik. Hepsi ölsün gebersin. Bunlar da geberebilir. Umurumda bile değil." Sanırım bize sövüyordu. Ben sakince dinlerken Yoongi yumruklarını sıkıyordu. Her an saldıracak gibiydi.

"Jungkook!" Dedi hırlayarak. Şu an ondan biraz korkmuş bile olabilirdim. Yoongi sinirli olunca çok korkunç görünüyordu. "Bakın beni tehdit ediyor! Ellerini görüyor musunuz? Yumruk yapmış! Kamerayı kapattıktan sonra bu homofobik beni dövecek!" Olmayan gözyaşlarını silmiş ve alt dudağını titremeye başlamıştı. Neden tüm tanıdıklarım tam bir geri zekalıydı? "Bana yardım edin! Yoksa öleceğim!" Diyerek koşmuş ve bizden tamamen uzaklaşmıştı.

"Deli mi ne ya?" Diyerek yurmuk olan elini sıraya vurdu. "Ben de gideyim." Bana baktı ve sıradan kalkarak kendi sırasına gitti. Aslında durabilirdi. Yani istemiyorsa gidebilir tabii ben bir şey diyemezdim. Sadece şu an yaptığım gibi arkasından izlerdim.

Theater |Sope✔Where stories live. Discover now