17

9.6K 1.2K 1.1K
                                    

İyi okumalar 💜

***

"Tae, şuan senin öpüşmenden daha önemli işlerimiz var."

O olayın akşamı eve döner dönmez Jimin'in yanına gidip acilen Cennet Kayalıkları'nda toplantı yapmamız gerektiğini söylemiş ve dakikalar içinde oraya varmıştık. Fakat Jimin bana destek olmak yerine öpüşme mevzusunu abarttığımı ve bunun normal bir şey olduğunu söyleyip duruyordu.

"Bundan daha önemli ne olabilir?!"

"Ben sana Yoongi'yle her öpüşmemi anlatıyor muy- tamam anlatıyor olabilirim ama en azından anlatıp geçiyorum. Sen sabahtan beri yok Jeon üstüme çıktı yok öptü yok ben de karşılık verdim diye sayıklıyorsun."

"Bana adamla yakınlaş diyen sensin! Sorunlarımla da ilgilenmek zorundasın!"

Birden ciddi ama alaylı gibi duran ifadesini takınıp tüm vücudunu bana döndürdü ve elini omzuma koyup hafifçe patpat yaptı.

"Tae, adamla öpüşmen bir sorun değil ama anlaman gerek."

"Nasıl bakacağım yüzüne?"

"Daha önce nasıl bakıyorsan öyle. Şimdi izninle sevgilimin yanına gideceğim. Sen de Hoseok'u yalnız bırakmasan iyi edersin, ayıp oluyor adama."

Haklıydı. Geldiğinden beri onunla çok az ilgililenebilmiştim, sürekli Jeongguk'un yanındaydım.

Jimin'in ardından ben de oturduğum kayadan kalkıp eve doğru kanatlandım. Yere indiğimde ise Namjoon hyung, abim ve Hoseok hyung evden çıkmak üzereydi.

"Hey, nereye gidiyorsunuz?"

"Namjoon babasının yanına gidiyor biz de Hoseok'la biraz gezelim dedik." Dedi Seokjin hyung yanıma doğru adımlarken.

Namjoon hyung babasının yani benim dayımın yanına gidiyorsa kesin bunda bir iş vardır diye düşünmüştüm çünkü o babasıyla nadiren görüşür ve görüştüğü zaman ise önemli konular hakkında konuşurlardı. Dayım biraz fazla kuralcı ve dediğim dedik biri olduğundan Namjoon hyung'u da kendisi gibi disiplinli yetiştirmişti o yüzden sıcak bir ilişkidense komutan asker ilişkisi vardı ikisinin arasında. Üzülmüyor da değildim açıkçası.

"Nereyi gezeceksiniz?"

"Cennet bahçesini gezdireceğim, oradan sonra da Peri Nehrini. Sen de gel istersen, oraları bizden daha iyi biliyorsun."

"G-gelirim tabii."

Hayır, oraya hep beraber gitmemiz kesinlikle bir tartışmayla sonlanacaktı.

**

"Tae, artık kaçamak cevap vermeyi bırakmalısın. Prenses Olivia'nın dediği doğru muydu?"

"Ya hyung kaç kere diyeceğim ormana gitmedim diye? Nasıl gireceğim hem oraya? Girseydim bile şuan hayatta mı olurdum sanki?"

Prenses Olivia o gün apar topar yanlarından kaçtığımı abime ispiyonlamıştı....

Tamam, başıma bir şey gelmesinden endişelenmiş ve belli ki cevaplarım onu tatmin etmemişti ama yine de şuan abim tarafından sorguya çekilmek pek de hoşuma gitmemişti. Nasıl açıklayacaktım ki gerçeği? Kıvırmaktan başka bir çarem yoktu.

"Ama prenses Olivia senin aniden dehşetle ormana doğru koştuğunu görmüş. O yalan söylemez."

"Ya zaten oraya koştuğumu inkar etmiyorum. O an sanki babamın sesini duydum sandım tamam mı? Ormana doğru gittiğimin de farkında değildim sadece sesi bulmaya çalışıyordum."

dark wings |taekook✔️Where stories live. Discover now