dark wings |taekook✔️

6

Sellaaamm

Bu bölüm masumcuk da olsa ilk fiziksel temasın yaşandığı bölüm ve biraz heycanlandım yazarken.

Çünkü ikisinin arasındaki bir şeyleri geliştirecek ilk hareket buydu.

İyi okumalar 💜

***

"Taşım!" Diye bağırarak iki elimi de karşımdaki çıplak göğse yerleştirip daha fazla yakınlaşmaması için ittirmiştim. "Taşım yok."

"Sana verdigim ilk hediyeyi kayıp mı ettin? Hele ki böylesine değerliyken?" Dedi yavaşça geri çekilip.

"Evde bir yerlerde düşmüş olmalı. Arayacağım."

"Alex getirir."

Sorar gözlerle ona baktım.

"Alex çok iyi bir iz sürücüdür."

"Üzgünüm ama değil." Dedim net bir dille. Çünkü hayvanlardan, özellikle köpeklerden çok iyi anlardım ve o köpek bir iz sürücü değil koruyucuydu.

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Köpeğiniz." Dedim bakışlarımı yüzünde sabit tutmaya çalışarak. "Bir iz sürücü değil koruyucu."

"Onun tek bir vasfı yok zaten. Birçok şeyi bünyesinde barındırıyor. Bilmiş konuşmaların beni delirtiyor Kim."

Asıl bilmiş sensin diye geçirdim içimden.

"Siz gidin giyinin önce. Ben de birçok vasfı olan köpeğinizle konuşayım."

"Odam çok uzak. Gitmeye üşeniyorum."

Kaşlarımı çatarak az önce içinden çıktığım odayı gösterdim.

"Odanız tam da dibinizde."

Küçük bir kahkaha atıp gözlerini devirdi.

"Oranın benim odam olduğunu nasıl düşünebildin?"

"Odanız değilse niye var? Bu evde sizden başka biri kalmıyor sonuçta."

"Orayı senin için hazırladım. Kalmak istediğin zaman koltuk üstünde uyumaktansa bir yatağı tercih edersin diye."

Kafayı mı yemişti bu adam? Ne diye onunla kalacaktım?

"Bir gün sizde kalmak isteyeceğimi düşünmeniz komik." Dedim gözlerimi devirerek.

"Ee hadi bana gece bu saatte buraya gelmenin amacını söyle bakalım."

Kafamı indirmeden elimle belindeki havlusunu işaret ettim.

"Önce giyinin."

Kısa bir gülüş atıp koridorun en sonunu işaret etti.

"Odam orada haberin olsun. Ve içinde gerçekten ilgi çekici şeyler var. Sapık olduğum için çağırmadım seni yani oraya."

Ne diyeceğimi bilemediğim için cevap vermeyip bahçeye doğru ilerledim. Az önce konuştuğum köpeğin yanına gidip tekrar önünde oturdum. Taşımı tarif edip bulabilir mi diye sorduğumda ben ne olduğunu fark edemeden hızla dışarı fırladı. Aramaya gitmiş olduğunu varsayarak ayağa kalktım ve o gün iyi gezemediğim bahçeyi turladım.

İlk gözüme çarpan alışılagelmişin dışındaki koca ağaçtı. Bu ağacın diğerlerinden farkı ise kökünün yeşil, dal ve yapraklarının siyah olmasıydı. Daha önce bir sürü tuhaf bitkiyle karşılaşmıştım ama bu yeniydi.

Daha sonra ağacın biraz ötesinde mini bir çiçek bahçesi olduğunu fark ettim. Cennet çiçekleriydi buradakiler, ama cennet çiçekleri sadece cennette yetişmiyor muydu diye sorgulamadan da edemedim.