bölüm 10*

592 82 53
                                    

"Adi herif madem şarkı söylemek gibi meziyetlerin vardı neden bize bu durumdan bahsetmedin?!"

"Çünkü gerek duymadım."

Eve döndüğümüzde tabii ki gündem olan sahne mevzumuzu konuşuyorduk. Herkes çok memnun kalmıştı ortamdan. Ama en çok da... Touya'nın performansından memnun kalmışlardı.

"Herife bak ya..." Keigo bütün ilginin üzerinden alınmasına öfkeli görünüyordu, kendi çapında o da haklıydı işte.

Odama geçtiğimde olup biteni yeni defterime geçirirken odamın kapısının yavaşça açılmasıyla bakışlarım kapıya yönelmişti. Touya kapayı kapatır kapatmaz geçip yatağımın üzerine oturmuştu.

"Söylediğin şarkıyı... Hafızamız kayıplara karıştığı vakitlerde dolabımda sözlerini bulmuştum. Tabii ne olduğuna anlam verememiştim."

"Hatırlayacağını düşünmemiştim." Dediğinde ayağa kalktım ve yanına oturdum.

"Neden hatırlamayayım?" Dedim kısık bir ses tonuyla. Omuzlarını silkti.

"Beni bu kadar değerli görmene anlam veremiyorum." Dediğinde kaşlarımı çattım, bakışları ben de değildi.

"Bu işlerde tecrübeli biri değilim, bunu kabul ediyorum, tek kabul etmediğim senin kendini değerli görmemen. Herkes kendisi için değerlidir." Dediğimde 'zırvalık' moduna büründü, yine.

"Tecrübeli olmadığın şu cümlelerden bile belli oluyor."

"Sen çok mu tecrübelisin sanki?"

Cümlemi açıkçası kaile alacağını beklemiyordum. Anında yatağımdan kalktı ve adımlarını kapıya yönlendirdi. Seri bir şekilde önüne geçip kollarımı iki yana açtım.

"Bunu seni aşağılamak ya da-"

"Değilim tecrübeli Kisara, değilim. Bunu bildiğim halde senden duymak hoşuma gitmedi. Sana tecrübeli olmadığın hakkında cümle kurarken bile tecrübeli olduğunu biliyordum. Ama sen benim olmadığımı bildiğin halde öyle olmadığımı söylüyorsun. Aynı şeyler değil. Şimdi çekil kenara." Dedi ve beni ittirip kapıyı açıp odamdan çıktı.

Bazen çenem kopsun demiyor değilim kendime.

Tekrardan defterimin başına geçtim. Aklıma gelen sözleri anında yazmaya başladım satırlara.

"Affet ne olur beni ne yapmam gerektiğini bilemediğim için 
Gerçekliğini bilirken... İncinmişliği nasıl saklayacağımı bilemediğim için
Aşk buseleri yalana dönünce söyle bana günahı, günahımızı
Ardında bıraktıklarımızın izini örtmek için çok fazla işlemişiz şeytanın nakışlarını.
Başıma daha sonradan gelecek olanların vermiş olduğu korkuları sana kaçarak saklanmak...
Lütfen... Işıkları açık bırak, kendi doğruluğumda, bundan kurtuluşum toz olup uçtuğunda..."

Derin bir nefes alıp bir süre yazılarıma baktıktan sonra defterimi kapattım ve bilgisayarımın başına geçtim. Saat neredeyse gece 1'e geliyordu. Japonya'da yanılmıyorsam saat şu anda sabahın 9'una falan denk geliyordu. Daha uygun bir zamanlama olsaydı Shoto ile görüntülü konuşabilirdim. Özlemiştim doğrusu.

Özlediğim başka şeyler daha vardı, Japonya'da...

Ertesi sabaha erkenden kalkmayı beklemezken ne hikmetse uyanıvermiştim sabahın köründe. Rutin işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçmiş ve kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştım.

"Minik kuş erkencisin bakıyorum..? Buongiorno." diyen Keigo'ya tebessüm ederek baktım.

"Buongiorno." dedim işimi hallederken. Yanıma geldi ve anında bir şey demeden yardımcı olmaya başladı.

Until The End (Bird Set Free 2) (BNHA Fanfic)Onde histórias criam vida. Descubra agora