bölüm 55*

192 30 54
                                    

"Taş, kağıt, makas!"

"HAHAHHAHA AHAHAHAH BEN KAZANDIM 6. KEZ!"

"Sizi şuradan aşağı atsam ne olur sanki..." dedim mırıldanarak. Biraz yanıma yaklaştı.

"Hadi... Denesene..."

"Kaşınmayın, tepemin tasını attırmayın."

"Senin tepenin tası atmaya müsaitse ben ne yapayım..?" dedi mırıldanarak. Ayağa kalktım hızlı olmayan bir şekilde. Buna rağmen olduğumuz konumdan dolayı dengemi tam sağlayamamıştım. Dengemi sağlamak için ellerimi iki yana açtığımda kollarımın altından tutmasıyla kaybetmiş olduğum dengemi yeniden sağladım.

"Düşmeye çok meraklısın..."

Bir şey demedim ve durdum öylece. 

Beklemediğim bir anda beni itmesiyle...

Ayaklarım yerden kesildi ve kendimi boşlukta buldum.

Boşlukta ne yapacağımı bilemeden, gözlerimi irileştirmiş bir şekilde etrafa bakarken beynim vücuduma güçlerimi kullanmam konusunda herhangi bir emir vermiyordu.

Boşlukta hissetmek denilen tabiri şu anda tam anlamıyla... Yaşıyordum. 

Bedenim ağır çekmeye başladığında savrulduğumu hissetmiştim sabit bir şekilde düşerken. Kapamış olduğum gözlerimi ayaklarım yere değdiği anda açmayı planlıyordum ama değmiyordu.

"Gerçekten seni aşağı atacağımı düşünmedin umarım..."

"Ama attınız..." Sesim kısık bir şekilde çıkmıştı. Sıkıntıyla üflediği nefesi yüzüme çarparken hala beni... Tuttuğunu hissetmiştim.

"Düşürmedim. Bu şekilde sıkıca tuttum."

Kollarımı sıktığında derin bir nefes almıştım. Yavaşça ayaklarım yere değmişti bir süre sonra. İlk işim göğsüne hızlıca vurmak olurken ikinciye vurmama müsaade etmemiş ve bileğimden yakalamıştı. 

"Ne yapmaya çalışıyorsunuz?!" sesim yüksek sesle çıkarken o gülmeye başlamıştı. Yavaşça yüzüme doğru eğilmesiyle nefesimi tutmuştum.

"Bana yaptıklarının intikamını aldım, ne o..? Utandın mı yoksa..?"

"Aksine..." 

Bu sefer onun yüzüne doğru ben uzanmıştım. İçten içe ölüyor olsam da onun ifadeleri daha çok yüzüne yansıyordu, benim aksime.

Anlık parfümünün kokusu burnuma dolarken eğlence anından ciddi ana geçmemeye çalışıyordum. Kafamı iki yana salladığım esnada gülme sesiyle bakışlarım onu bulmuştu.

"Eğlenirken ciddileştiren de ne oldu seni..? Kokum mu..?"

Şu an keşke Katsuki ile yer değiştirebilseydim.

Bir şey demedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Önümde belirmesiyle başka tarafa baktım. 

"Yüzün... Kızarmış..."

"Kes sesini." dedim başka yere bakmaya devam ederek. Bir şey diyecekti ki telefonunun çalmasıyla duraksadı ve telefonu açtı. 

"Geliyoruz." sesindeki ciddiyet bakışlarına yansımadan beni tuttuğu gibi bir yere getirmişti. 

"Çocuklar bu haliniz ne..?" dedim Itadori ve Megumi'ye bakarak. Hortlak görmüş gibilerdi.

"Bir anda lanetler etrafımızı sardı, lanet gibi de değillerdi. Anlayamadık. Bir şeyler söylediler ve yok oldular." Dedi Kugisaki.

Until The End (Bird Set Free 2) (BNHA Fanfic)Where stories live. Discover now