bölüm 28*

402 57 20
                                    

"Rahatsız hissetmemen için tulum seçtim nasıl fikir ama?"

Isabella'nın parlak fikrine aynada kendime bakarken gülümsedim. Beni iyi tanıyan insanların çevremde, etrafımda yer almaları hoşuma fazlasıyla gidiyordu.

"Sen birazdan aşağıda kopacak olan kaosu gör, o zaman bir daha karar ver fikrinin iyi olup olmadığına." dedim ona dönerek. Kaşlarını çattı.

"Ne giyeceğimize karışabileceklerini sanmıyorum?" dedi tek kaşını kaldırıp. Omuzlarımı silkmekle yetindim.

Odadan çıkıp merdivenlerden aşağı indiğimizde merdivenin başında nöbet tutarcasına bizi bekleyen Katsuki ile karşılaşmıştık ilk olarak. Bizi gördüğünde iki kere dönüp bize bakmıştı.

"Çok güzeliz biliyoruz Kacchan bakışlarını bizden alamaman normal." Dedi Isabella gülerek.

"O YÜZDEN Mİ BAKTIK BE?! KENDİNİ BİR ŞEY SANMA HEMEN!"

"Tamam, sıradaki!" Dedi Isabella bağırarak. Mutfaktan elinde tavuk ile çıkan Keigo da Katsuki den farklı bir tepki vermedi.

"OHA ÇOK GÜZELSİNİZ!"

"Ah, sonunda birileri... Bizi anlayan birileri..." Dedi Isabella. Konuşmadan buradan çıkmayı planlıyordum açıkçası. Seyirci olmak istiyordum şimdilik.

"O kadar güzelsiniz ki ağlayarak bu güzelliklerin karşısında... Tavuğumu paylaşabilirim..." dedi sahte gözyaşlarını silerek. Gülüştük ve Isabella'nın bana doğru eğilmesiyle bakışlarımı ona yönelttim.

"Prensim nerede ya..?" diye mırıldanınca gözlerimi irileştirdim ve anlık şokla bir süre ona baktım. Çok geçmeden Shoto görüş alanımıza girdi ama düz bir ifadeyle bize baktı.

"Güzel görünüyorsunuz." dedi görüntüsü kadar düz bir ses ile. Isabella ise topuklarını hafifçe yere vurarak bir ses çıkarttı.

"Senin yüz ifaden gibi." dedi fazla da sessiz olmayan bir şekilde. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmış ve adımlarımı kapıya doğru yöneltmiştim. Tabii önüme bakmadığım için kapının önünde dikilen Touya'yı görmemiş ve ona çarpmıştım.

"Ben de diyorum ne eksik..." dedim en sonunda sessiz kalma yeminimi bozarak. Diğerlerinin aksine baştan aşağı tek tek incelercesine baktı bana. Ben de nefesimi tutmuş bir biçimde ona baktım.

"Bir şey diyeceğim şu filmlerdeki saçma kitaplardaki, dizilerdeki ve her ne platform ise... Oradaki kötü adam cici kız konuşmalarından birini yapacaksan boşuna çeneni yorma Touya. Bu şekilde çıkacağız." dedi bizi işaret ederek. Touya bu cümleler üzerine Isabella'ya boş bir bakış attıktan sonra gözlerini gözlerime tekrardan kenetledi.

"Birincisi ben hali hazırda bir kötü adamım. Ve son olarak..."

Bir adım geri çekildi ve elini bana doğru uzattı. Anlamsız bakışlarım eline doğru yöneldiğinde nihayetinde elimi eline doğru uzatmak aklıma gelmişti. Tereddütlü bir şekilde elimi eline yerleştirdiğimde beni bir tur kendi etrafımda döndürdü. Hala ne yaptığına anlam veremezken kulağıma doğru eğilmesi tüylerimin anında diken diken olmasına neden olmuştu.

"Bazı şeyleri hatırlatmak istedim sadece..." dedi fısıldayarak.

Nutkum tutulmuş bir şekilde olduğum yerde kalırken Isabella'nın kolumdan sürüklemesiyle evden dışarı çıkabilmiştik.

Sonunda.

"Seni yemeden çıkabildik ya şükür, bence bugün eve gelmeyelim biz." dediğinde Isabella güldüm.

"Eve gelmezsek daha da yer, yemekten beter eder." dediğimde gözlerini kıstı.

"Sen onu ye bence, bugüne özel. KIZLAR GÜNÜ BUGÜN YA BİRAZ DA BİZ BİR ŞEYLERİ YAPALIM!" dedi ellerini havaya kaldırarak.

Until The End (Bird Set Free 2) (BNHA Fanfic)Where stories live. Discover now