Melezler ve Ölümlü Lisesi (16) [Sevgililer Günü, Part 1]

1.5K 92 81
                                    

-Nico-

   Nico sınavdan çıktığında okulu o anda yakacak bir psikolojiye sahipti. Soruları okuyamamıştı bile, üstelik matematikte yazılardan daha çok sayılar vardı! Miranda'yla gecelere kadar oturup çalışması boş gitmişti işte, Miranda ona kızacaktı... Sınav sınıfından çıkıp okulun geniş koridorlarından birinde yürümeye başladı. Sınavdan bayağı bir erken çıkmıştı, yapamayacağını fark edince yazılı kağıdına küfredip kendini sınıftan atmıştı.

   O gün onun için sıradan bir salı günüydü ama Piper ve Skylar (ve geriye kalan tüm ölümlüler) ona o günün tarihini dakika başı hatırlatıyordu. 14 Şubat! Ayy ne güzel, bayılır Nico!

   Her şeyden önce, bu gece tüm okulda düzenlenecek olan bir dans balosu vardı. Tüm klasik liselerin 14 Şubat tarihinde yaptıkları gibi işte... Ve Nico okulda nereye adım atarsa atsın karşısına pembe ve kırmızı kalplerle süslenmiş dans balosu afişleri görüyordu. Acaba kusmasına daha ne kadar zaman vardı?

"Hadi ama, Sevgililer Günü bugün! Çok önemli bir şey" dedi yanından geçen Piper.

"Kes sesini Piper" dedi Nico düz bir sesle.

"Miranda'nın senin gibi bir odunu nasıl sevebildiğini hala anlamış değilim'' dedi Piper yüzünü buruşturarak.

   Nico başka hiçbir şey demeden hızlıca yürümeye devam etti. Bütün gece aptal bir sınav için uykusuz kalmıştı, ve şu anda da yorgunluktan gebermemek için zor duruyordu.

    Bir kız koridorda önünü kesti ve ona pembe bir kağıt uzattı. Ardından kıkırdayarak gitti. Nico bu kağıtlardan birkaç tane daha dolabının içinde görmüştü, ama hiçbirine bakmadan direkt çöpe atmıştı. Nico bu kez bu kağıtların sadece bir kağıt olmadığını fark etti. Bunlar çingene pembesi renkli zarflardı. Sırf merakından zarfı yırtınca, içinde bir not olduğunu fark etti ve gözlerini kısıp notu okumaya çalıştı.

Benimle Sevgililer Günü Dansı'na gelir misin seni yakışıklı şey? -Chery xxx

   Nico suratını buruşturup notu yırttı ve yürümeye devam etti. Dans falan etmek istemiyordu, hem pembe renkten de nefret ederdi. Chery adlı kızın kim olduğunu bilmiyordu bile. Okulun bahçesin çıkıp yürümeye başladı. Miranda'nın nerede olduğunu düşündü. Ve sanki bunu düşündüğü an, birden Miranda gözüne ilişti.

    Miranda, okul bahçesinin en uç kısmında, gölgelerin arasında oturmuş kar manzarasını izliyordu. Nico onun soğuktan hiç hoşlanmadığını, hatta nefret ettiğini biliyordu. Miranda'nın bu havada bahçede olmasını garipsemişti. Kızın yanına gitti ve karşısındaki duvara yaslanıp ona bakmaya başladı. Miranda tıpkı kendisi gibi yorgun ve uykusuz görünüyordu. Göz kapakları neredeyse kapanacaktı.

"Kedi?" dedi Nico, Miranda'ya bakıp.

    Miranda birden irkildi. Gözlerini kırpıştırarak Nico'ya baktı, belki onun geldiğini bile fark etmemişti.

"Ne ne ben... Efendim?" diye mırıldandı anlamsızca. O sırada Nico Miranda'nın kucağındaki bir tomar pembe kağıt gördü. Kaşlarını çattı.

"Bunlardan sana da mı geldi?" dedi Nico. Az önce bu kağıtların birer davetiye olduğunu fark etmişti.

"Dolabımı açtığımda döküldü içinden..." dedi Miranda kağıtlara bakarak.

   Nico Miranda'nın yanına oturdu ve kağıtları tek tek okumaya başladı. Zarflardan birinin üzerine de Miranda'nın çantasından aldığı bir kalemle birkaç şey yazıyordu. Miranda kaşlarını çattı.

Hermes'in Kızı || Röportaj KitabıWhere stories live. Discover now