Melezler ve Ölümlü Lisesi (12) [İtalya/Prato]

1K 84 52
                                    

-Skylar-

''Floransa'nın yaklaşık 20 km kuzeyindeyiz, Prato harika bir yerdir'' dedi Nico okul otobüsünden inerken. ''Buralara gelmeyeli cidden çooook uzun zaman oldu, en son geçen yüzyıl...'' dedi Nico düşüncelere dalmış bir halde.

''Tamam, tamam anladık, İtalya'lısın Nico...'' diye homudandı Leo otobüsün kapısından.

   Nico tam cevap vermek için Leo'ya dönmüştü ki Miranda otobüsün kapısında belirdi.

''Dikkaaaat!'' diye bağırdı Miranda, Nico'nun arkasından, siyah botlarının bağcıklarını sıkılaştırırken. ''Atlıyorummm!''

   Ve Miranda böyle bağırdıktan sonra bir saniye bile vakit kaybetmeden Nico'nun sırtına atladı. Nico Miranda sırtına atladıktan sonra onu sıkıca tutarak koşmaya başladı. İkisi de deli gibi gülüyordu. En sonunda Nico durdu ve Miranda sırtından yere indi. Üç saniye sonra ikisi de kahkaha atarak yeşil çimenlere yuvarlandılar.

   Diğer öğrenciler birer birer otobüsten inip bir kenarda toplanırken Leo, Leanna'yı bulmak için tekrar otobüse girdi. Az sonra Leo, Leanna'nın kolunu çekiştirerek onu otobüsten dışarı çıkardı. Leanna bu sırada diğer eliyle sıkıca tuttuğu kalın, ciltli bir kitabı okuyordu ve etrafında olan şeyleri pek takmıyordu.

   Onların arkasından kulağında kulaklıklarla mal mal dans etmeye çalışan (ama aslında pişik olan biri gibi yürüyordu) Connor otobüsten indi. Arada bir ''Wuhuuhuu baby baby!'' diye bağırıyordu, ama herkes buna alışmış olmalı ki, kimse onu takmıyordu.

   Connor'dan sonra zarif bir yürüyüşle Skylar otobüsün kapısında belirdi. Gözündeki RayBan marka pembe çerçeveli güneş gözlüklerini zarif bir edayla çıkardı ve hayranlıkla tamamen yeni Dolce&Gabbana marka gömleği ile yırtık blucinine baktı. Ardından otobüsün içine doğru baktı ve,

''Travis! Tatlım, paketleri dışarı çıkarman neden bu kadar uzun sürdü?'' diye seslendi.

''Aaa, hiç bilmiyorum! Belki de bu paketler 20 ton olduğu için falandır yani!'' dedi sinirle Travis.

''Travis...'' dedi Skylar ağlamaklı bir sesle.

''Ya, bunları tüm Prato'da yanımızda taşımak zorunda mıyız Sky? Lütfeeeen'' diye sızlandı Travis.

''Hmm, pekala tamam Travis. Ama eğer giysilerimden biri bile çalınacak olursa bunun sorumlusunu 11. Kulübe'den bileceğim, haberin olsun!'' dedi Skylar buz gibi bir sesle. ''Hadi gidelim şimdi'' dedi ardından sevecen bir sesle.

''Ahh, yemeğe mi gidiyoruz?'' dedi Travis umut dolu gözlerle.

''Hayır, alışverişe!'' dedi Skylar gülümseyerek.

   Travis acı dolu gözlerle Skylar'a baktı ama bunun hiçbir şey değiştirmeyeceğini çok iyi biliyordu...

-Miranda-

"Nico, lütfen..." diye yalvardı Miranda. "Bunu bana yaptıramazsın!"

"Miranda, senin gibi biri için bu çok zor bir şey değil" dedi Nico ve Miranda'nın yüzüne düşen bir parça saçı kulağının arkasına attı.

"Nico..." diye fısıldadı Miranda. "Bunu yapamam..."

"Ama ben kazandım oyunu! Hadi Miranda!" dedi Nico sıkılmış bir sesle.

"Pekala..." diye sinirle söylendi Miranda ve Nico'nun açtığı kapıdan içeri girdi.

   Birkaç dakika sonra üzerlerinde Hawaii'ye özgü desneler, çiçekler ve papağanlar olan iki gömlek ile geri geldi. Nico, onu yüzünde büyük bir sırıtışla karşıladı.

"İnan bana, daha önce de giydim bunlardan, ve acayip rahat şeyler" dedi Nico.

"Sen hiç konuşma Nico!" diye hırladı Miranda.

   O sırada mağazanın kapısından çıkan bronz tenli ve pala bıyıklı mağaza sahibi ikisini fark etti. Miranda birden öne atıldı ve koşmaya başladı.

"Nico! Koş, koş! Ölmeni istemiyorum!" diye bağırdı Miranda ve Nico da onun yanında koşmaya başladı.

   Arkalarından koşmakta olan adam ise Miranda'nın pek anlamadığı İtalyanca ile, öfkeyle bir şeyler bağırmaya başladı onlara.

"Ne diyor bu herif ya!" dedi Miranda en sonunda. "Hırsızlık kötü bir şey değildir!"

"Küfrediyor canım. Sana dediği şeyleri çevirmek istemiyorum ama bu laflar yüzünden onu şuan şuracıkta gebertirdim. Ama vaktimiz yok, sadece koşalım!" dedi Nico nefes nefese.

"Nereden? Nico, nereden!" diye haykırdı Miranda.

"Sol taraftan, ikinci aradan aşağı, mavi boyalı evin arkasına saklanırsak..." dedi Nico düşünceli bir şekilde.

"Tabi, yüz yıldır o ev hala oradaysa!" dedi Miranda hala koşarken.

"Ahh, şu gömlekleri giymeye can atıyorum. Herkes görecek..." dedi Nico sinsi sinsi sırıtırken.

   İkisi birlikte Prato'nun dar sokaklarındna birine dalıp gözden kayboldular...

Hermes'in Kızı || Röportaj KitabıWhere stories live. Discover now