3 ♡ Bay Mükemmel

520 75 133
                                    

Bölümdeki sorunlar için silip tekrar yüklüyorum umarım tekrar yorum yapabilirsiniz :/

Hikayeye satır arası yorum bırakarak öne çıkmasına yardımcı olabilirsiniz.  Bölümü geçen bölümkü güzel yorumları için ekitapkurdu5'e ithaf ediyorum. Görselde Doruk'un instagramına koyduğu fotoğrafını da ekledim. Şimdiden okuduğunuz için teşekkürler. 

CsMGirl

Aynadaki bedene bakarken kaburga kemiklerimin ne ara bu kadar ortaya çıktığını düşünüyordum. Omuz silkip dolabımdan çıkardığım kırmızı çiçekli deseni olan beyaz elbisemin askılarını kollarımdan geçirdim. Eteği kabarık olan elbise 1950ler havası verdiği için hoşuma gitmişti ilk aldığımda. Beni bir de böyle gör bakalım Doruk Bey!

"Ah hanımefendi, elbiseniz harika gözüküyor." Balo salonunda reverans yapan sevgilim elimi tutup öptüğünde kıkırdamamı elimle saklamıştım. "Bana bu dansı lütfeder misiniz?"

Elimdeki dans kartını sallarken burnumun ucunu hafifçe kaldırıyor ve "Listem çok kabarık beyefendi." diyorum. Elimdeki kartı hınzırca yakalayıp en üste Doruk yazınca gülmeden edemiyorum. Biz deliler gibi vals yaparken arkada Frank Sinatra'dan Fly Me to the Moon çalıyor. Gözleri benden başka hiçbir şeyi görmüyor, eksenimizde dönerken birden kapı açılıyor.

"Allahın delisi, ne yapıyorsun gene?"

Az önce çıkarttığım pijamamla yaptığımız valsi bölen Deniz'i umursamayarak etrafımda dönmeye devam edecekken anın büyüsü bozulduğu için omuzlarımı düşürüyorum. "Doruk ile olan dansımızı neden böldün?"

"Masasına gitsen seni kovmaz farkındasın değil mi?"

Omuz silkip aynanın önüne geçtim, dudaklarıma vişne kırmızısı bir ruj sürerken Deniz kapıya yaslanmış, cevap bekliyordu. Liseden beri arkadaş olduğumuz için aramızda tek bir sır bile yoktu ve ailelerimiz de yakın olduğu için evimden çıkmak bilmezdi, hatta bir anahtar da onda bulunurdu. Siyah saçlarını atkuyruğu yapmış, deri pantolon ve ceketi ile efsane gözüktüğünü itiraf etmem gerekirdi. O mavi gözlerini nasıl önce çıkarması gerektiğini iyi biliyordu.

"Peki ya beni reddederse? Bunu nasıl kaldıracağımı düşündün mü? Platonik olmanın en güzel yani hala reddedilmemiş olmaktır. Yani hala bir umut olduğuna inanmaktır. Beni reddederse pembe panjurlu ev hayallerimden vazgeçmem gerekir."

Deniz halka küpelerini takarken başını gülerek iki yana salladı. "Doruk pembe panjurlu bir evdense rezidansta oturacak bir tip bence. Senin gibi güzel bir kızı reddedeceğini sanmam ayrıca." Ta ki reddedene kadar tabi. Onu böyle sevmek de gayet güzeldi, ona açılıp bundan olmayacaktım. Uzaktan da olsa sevebiliyordum, reddederse restorana bile gidemezdim beni her gördüğünde tuhaf bir ortam olacağı için.

"Vizeleriniz başladı mı?"

Ben saçıma maşa atarken, göz kalemimi alıp kalçasıyla kalçama vurarak aynanın karşısına geçmişti. "Yer aç ablana bakalım." Göz kalemini çekerken bir yandan da konuşmaya devam etti. "Performans ödevi kaldı sadece. Resitalime gelmezsen seni öldürürüm." Konservatuarda piyano eğitimi aldığı için her resitaline zorla götürülüyordum. Bazı parçaları dinlemesi zevkli olsa da çoğu bir hayli sıkıcı olurdu ve ölmek isterdiniz. Bir de bazı öğrencilerdeki üst tabaka tavırları da işten bile değildir.

"Reddetme imkânım var mı ki?"

"Tabi ki yok. Yarın akşam 8'de. Elinde bir buketle beklesen iyi olur."

"Hii! Saat 8 demişken, geç kaldım ben." Aynadan saçlarıma son bir kez bakıp telefonumu kırmızı omuz çantama atmıştım. Koşarak koridordan geçip beyaz topuklularımı giyerken duvara yaslanıp cık cık sesleri çıkarıyordu Deniz. Bir yere yetişme gibi bir çabası olduğunu hayatımda hiç görmemiştim.

Tatlı EkşiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang