8 ♡ Düşük Bütçeli Ajan Filmi

355 64 276
                                    


Multimedyada Mükemmel Erkeğimiz Doruk'un spor salonu kombini var *-* Öncelikle geçen bölüm gelen yorumların hepsine çok teşekkür ederim, umarım bu bölüm daha da fazla satır arası yorum yaparak ve oy vererek hikayeyi destekleyebilirsiniz. Lütfen oy vermeden geçmeyin :) Bu bölümü sadececemresu'ya ithaf ediyorum, umarım severek okursun ^^ İthafları yorumların arasından seçtiğimi tekrar hatırlattıktan sonra bölüme geçebiliriz.

CsMGirl


"Olmaz bu iş!"

Deniz, Teo ve ben ikili koltuğa oturmuş, Han'ın beyaz tahtada fikirlerini anlatmasını dinliyorduk. "Bu tahtayı önemli toplantılarımızda kullandığımızın farkında mısın?"Teo'yu zerre salamayan Han planı tekrar anlatmaya başlamıştı. Sabahtan beri kaç kez üstünden geçtiğimizi saymayı bırakmıştım artık.

"Önce Doruk'un spor salonuna gidip gözetliyoruz, bu iş konusunda daha çok şey öğrenmemiz lazım. Bu kısımda Teo sen giriyorsun devreye. Soyunma odasına girebilecek tek kişi sensin çünkü."

"Asla yapmam bunu."

Deniz ayağa kalkıp Han'ın elinden tahta kalemini alıp Doruk'u yuvarlak içine almıştı. "Hadi diyelim olur dedik, Doruk onu iş üstünde yakalarsa ne olacak? Suç bu farkındasın umarım." Han küçük bir çöp adam çizip altına Deniz yazıp devam etti.

"Bu yüzden onu sen oyalayacaksın."

Deniz'in oyunculuk yeteneklerine güvenmek istesem de güvenmem gerektiğinden emin değildim açıkçası. Ne yapacağı belli olmayan dengesizin tekiydi. Teo masanın üstünden telefonunu alıp kalkacakken kolundan tutup geri oturtmuştum. "Ne olur yardım etseniz, ne olur!" Köpek yavrusu bakışımı attığımda inadının kırılmaya başladığını görebiliyordum.

"Olmaz Pera!"

Omuzlarımı sallayıp tatlı bir şekilde gülümserken yüzümü daha da yaklaştırıyordum. "Teocuğum, bir tanem, canım, yakışıklım..."Her kelimede başımı sağa sola yatırıp gülümsediğimden dudaklarının kıvrılmaması için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum. Bu numaraya karşı git gide bağışıklık kazanmaya başladığını görsem de sonuna kadar kullanmaya kararlıydım. Şimdi de son kozumu oynama zamanıydı.

"Eğer yardım edersen, aile yemeğinize gelirim." Benden haftalardır aile yemeğine katılmamı isteyip duruyordu. Biraz -aslında biraz değil çok- problemli geçeceğini bildiğimden destek ekip olarak çağırsa da hep reddetmiştim. Yüzünü ellerimin arasına alıp sırıtmaya devam ettim. "Benim Teocuğum yardım eder bana. Beni hiç kıramaz." Dudakları sonunda kıvrıldığında koluna yapışarak gülmüştüm. "Canım Teocuğum, datlım, gülüşüne bayıldığım Teocuğum."

"Of tamam Allah'ın cezası! Kabul! Hafta sonu bizdesin ama son anda caymak yok."

Han şoka uğramış halinden çıkıp biraz tiksintiyle alkış tutmuştu. "Şu adamın iki iltifata tav olması her seferinde şaşırtıyor var ya! Senden korkulur Pera, tabi biraz tiksinmedim de diyemem." Başını iki yana deli gibi sallayıp "Bir tanem, yakışıklım..." derken sesini incelterek beni taklit ediyordu. Masadaki kalemlerden birini kafasına fırlattığımda son anda eğilip kurtulmuştu.

"Teocuğum ile aramızdaki ilişkiyi kıskanma." Ayağa kalkıp yanına gittiğimde bir an ne olduğunu anlamamıştı. Anlaşılan birileri geçen defa ağzının payını yeterince almamıştı. Az önceki sevimli gülüşleri ve saçlarımı iki yana savurmamı yaparak "Bana hayır diyebilir mi bir insan hiç?" demiş ve tüm sevimlilik hünerlerimi sergilemiştim. Bu hünerler babama istediğim muhitteki evi aldırmamı bile sağlamıştı, siz kimsiniz!

Tatlı EkşiWhere stories live. Discover now