14 ♡ Sarhoş Bir Kedi

243 57 168
                                    

Multimedyada bir adet beyaz gömlekli Han bebeğimiz ve bölümü yazarken bolca dinlediğim şarkı Dua Lipa & Angèle- Fever var *-* 

Bölümü bu kez biricik arkadaşım bu mecralarda tanıştığım @wolgwang e ithaf ediyorum, nereden baksanız 8-9 yıldır hikayelerimi okuyodur. Nasıl hala seni okumaya ikna ettiğimi inan bilmiyorum :) Tam tamına 10 yıldır internette hikayelerimi yayınlıyorum, sizin hiç okumadığınız dört kurgum vardı. Yaşlandık sanırım :D Neyse bölüme uçalımmm.

CsMGirl


Çağrı'yı görmek bugün beklediğim son şey olmasına rağmen günlerdir içimde bir parça karşıma çıkarsa ne yaparım, diye düşündüğünden hazırlıksız yakalanmış hissetmiyordum. Karşımdaki adam kızarmış kahverengi gözleri ile bana bakıyordu, kumaş pantolonu ve beyaz gömleği kırışmış, kravatını gevşetmişti. Saçları darmadağındı saatlerdir uyuyormuş gibi. Dağılmış görüntüsünün yanında leş gibi anason kokusu burnuma ulaşıyor, midemi kaldırıyordu.

Sinan'ın sözlerine karşılık "Seni ilgilendirmez." demiş, saçlarını karıştırmıştı sinir tüm hücrelerini ele geçirmiş gibi. Koluma destek olmak istercesine dokunan Teo'nun dudaklarını oynatarak fısıltıyla "Güvendesin." sözleri ile bir nebze olsun rahatlamıştım. Doruk da yanımıza gelmiş, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Ne beni ilgilendirmez? Kızları taciz ediyor olman mı?"

"Sinan dur. Onu tanıyorum."

Araya girme ihtiyacı hissetmiştim, bu benim ve ablamın sorunuydu. Onların değil. Her ne kadar yanımızda yapılı vücutlu bir antrenör olması içimi rahatlatsa da sırtımı dikleştirip yüzüme cesur olduğunu umduğum bir ifade yerleştirdim. Beni sindirmesine izin vermeyecektim.

"Yani? Tanıyor olman seni takip edebileceği anlamına mı geliyor?" Sinan'ın gözlerinden alevler çıkarken koruma içgüdüsü şaşkına uğratmıştı. Han'ın arkama geçip elini omzuma koyması ile ona kısacık bir süre bakmış, çatılmış kaşları ile Çağrı'ya odaklandığını görmüştüm.

"Kızı duydun, geri bas." Çağrı'nın lafı ile Sinan üstüne yürüdüğünde aralarına girmiş, olası bir kavgayı önlemiştim. Gerçi karşımdaki adam ağzına geleni saymaya devam ederse yanımdakileri ben bile tutamayacaktım.

"O küçük kafanı pazumun arasına alır, ceviz gibi kırarım."

Sinan'ın pazusunu işaret parmağı ile göstermesi bir korku dalgası yaratsa da ortamda sarhoş adamın algılayabildiğini zannetmiyordum. Ağırlığını sol bacağına verip yarım bir gülüşle ellerini ceplerine sokmuştu. Gevşek gülüşüne patlatmamak için sabrımın sınırlarını zorluyordum.

"Tamam Sinan. Ben onunla özel konuşayım."

Deniz koluma girip kulağıma "Pera uzak dur bundan, ne yapacağı belli olmaz." diye fısıldadığında bakışlarındaki korkuyu görebiliyordum. Ne yazık ki konuşmazsam asla peşimi bırakmayacağının da bilincindeydim.

"Deniz sen karışma, bu Pera ile benim aramda."

Çağrı'nın sözleri üzerine dört erkek de üzerine yürüdüğünde olaya el atmış, Çağrı'yı kolundan tuttuğum gibi dört apartman ileriye, marketin önüne götürmüştüm kolundan sürükleyerek. Sarhoş olduğu için bana direnememiş, peşimden gelmek zorunda kalmıştı. Başımı çevirip bizimkilere baktığımda Deniz'in hararetli bir şekilde diğerlerine bir şeyler anlattığını görmüştüm. Muhtemelen Çağrı'nın kim olduğunu ve neden burada olduğunu açıklıyordu.

"Efendim Çağrı, neden sapık gibi takip ettiğini artık söyler misin?"

"Ahu'nun yerini söyle." Lafı dolandırmadan pat diye söylediğinde ne diyeceğimi bilememiştim. Söyleyebileceğim onca yalan varken doğrusunu söylemeyi seçtim.

Tatlı EkşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin