26 ♡ Yılın Aptalı

197 51 79
                                    

Satır arası yorumlar bırakırsanız çok mutlu olurum *.*

CsMGirl


"Dikkat edin!"

Malzemeleri taşıyan işçiler bana ters ters bakarken tek yaptığım başımı çevirip görmemiş gibi yapmak olmuştu. Akın'ın restoranı için sipariş ettiğim mermerlerin bugün montajının yapılması gerekiyordu. İşçiler malzemeleri kamyonetten indirirken göz ucu ile Nouveau'ya baktığımda kimi görmeyi beklediğimi bilmiyordum. Sadece ara ara kontrol etmeden yapamıyordum.

"Peri Hanım, harcı karıştırmaya başlıyoruz."

"Pera! Evet, başlayın lütfen."

İdris Usta bana kaşlarını çatarak baktığında ortamı germemek için son çaremi ortaya çıkarmıştım. Kola ve üç paket börek almıştım gelirken, mükemmel bir kombinasyon olduğu aşikardı.

Paketleri açıp kolaları bardaklara döküp gazete serdiğim yere koyduğumda "Lütfen buyurun! Önce bir şeyler yiyelim." demiştim.

"Sağ olun!"

Gergin ortam bir anda yumuşamıştı. Şantiyede kolanın çözemeyeceği çok az problem vardı. Kıymalı börekler elden ele ulaştığında kendimle gurur duyuyordum. Bu işi kıvırmaya başlamıştım.

Yanlarına oturduğumda bakışların üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Yüzümde bir şey mi var canlarım? Nitekim işçilerden biri börek paketini bana uzatmıştı.

"Peri Hanım, börek almaz mısınız?"

Ben? Kıymalı börek? Peynirlisi bile beni öbür tarafa yollardı ekspres tarife ile. Kibar bir şekilde reddettim.

"Ben almayayım."

"Ahmet, onlar bizim gibi kıymalı börek yemezler ki. Size isterseniz karşı restorandan suşi muşi alsın çocuklar bir koşu."

İdris Usta'nın iğnelemesi ile boğazıma hücum eden siniri hissedebiliyordum. İşçilerin birlikte yemediğinizde ne kadar alındıklarını unutmuştum. Elime bir parça börek alıp ağzıma attığımda yüzümde tuhaf bir gülümseme ile "Sadece diyet yapıyordum." demiştim.

Boş midem kıymalı börekle alt üst olduğunda yüzümdeki gülümsemeyi korumak o kadar zordu ki... İşçiler ikna olmuş gibi yemeklerine döndüklerinde midem dışarı çıkacak gibiydi, başım dönmeye başlamıştı. Sarıyer böreklerinin ne kadar yağlı olduklarını unutmuştum. Telefonum çalıyormuş gibi yapıp sofradan kalktığımda hızlı adımlarla tuvalete koşmuştum.

İçimde ne var ne yok çıkardığımda gözyaşlarına boğulmuş, terden enseme yapışan saçları güçlükle çekmiştim. Yeme bozukluğum Ankara'da yaşananlardan sonra ikiye katlanmıştı sanki. Han'ı düşünmeden yapamıyordum, onu düşündükçe yemek yemek de zorlaşıyordu. Neye kafayı taksam böyle oluyordum.

"Pera?"

Kapım açıldığında görmeyi beklediğim son kişiyle göz göze geldim. Akın beni gördüğü gibi tuvaletin kapısını kilitlemişti. Beni dizlerimin üstünde klozete eğilmiş halde görmeyi beklediğini sanmıyordum. Yanıma çöküp saçlarımı yüzümden çektiğinde ferahlamıştım gelen serinlikle.

"İyi misin? Hastaneye gidelim hemen."

"Olmaz, iyi-"

Yükselen safra ile tekrar klozete döndüğümde sözlerim yarıda kesilmişti. İşim bittiğinde Akın, omuzlarımdan tutup kaldırmıştı oyuncak bir bebekmişim gibi kolaylıkla. Aynadaki aksime baktığımda kıpkırmızı bir suratla karşılaşmıştım, ağladığım o kadar belli oluyordu ki.

Tatlı EkşiWhere stories live. Discover now