18 ♡ Makaron Ustası

223 50 246
                                    

Sözümde durdum ve Pazar günü yeni bölüm sizlerle *-* Bir tık uzun olduğunu önceden söyleyeyim, kesemedim malesef. Lütfen bölümü satır araların booolca yorum yaparak listelerde yükselmesine yardımcı olun ve hikayenin ivmesini beraber hızlandıralım. Bu bölümü @ezgibozts ya ithaf ediyorum, yorumların için teşekkür ederim :* Multiye favori şarkılarımdan birini bırakıyorum. İyi okumalarr!

CsMGirl

Eğer kendinize zarar vermek ve mental olarak çöküş yaşatmak istiyorsanız size verebileceğim tek bir öneri var. İç Mimarlık ya da Mimarlık okuyun. Yaşıtlarım şehri sokak sokak gezerken, ben salonda yerde ayaklarımı uzatmış, laptop kucağımda deli gibi çizim yapıyordum. Finale az kalmıştı ve her zaman olduğu gibi bu defa da son haftalara bırakmıştı ana kararlarımı.

"Birkan, şu WC'yi nereye koyacağım ya?"

Birkan laptopuma eğildiğinde boşalan kahve bardağına filtre kahve doldurmuştum. Son kritiklere doğru düzgün bir şeyler götürelim diye beraber çalışmaya karar vermiştik. Ailesi ile yaşadığı için o bana gelmişti.

"Şu köşeye koysana." Ağzına bir avuç badem atarken çatılan kaşları ile başını iki yana sallamıştı. "Yok, orası da asansöre fazla yakın. Tuvalet kokusu içinde mi asansöre binsinler? Şu köşeye koysan... orası da girişe yakın. Tuvalet kapısı açıldığı gibi mekana giren adamla göz göze gelirsin."

"Beni öldür de kurtulayım."

Gerinmek için ayağa kalktığımda aynada göz göze gelmiştik. Üzerimdeki kırmızı pijama altı ve beyaz tişört ile uykudan yeni uyanmışım gibi gözükürken saçlarım ise iki saat önce kalemle topuz yapılmış ama darmadağın olmuştu. Birkan ise gri eşofmanı ve siyah tişörtü ile yorgunluktan kızarmış mavi gözleri ile uyum içerisindeki süpürgeye dönmüş siyah saçları acınacak halimizin resmiydi.

"Harika görünüyoruz."

Birkan yarım ağız gülüp çizimine dönmüştü, benden önde olduğu kesindi ama onun da daha bir ton işi vardı. "Aynada kendine bakacak vaktin yok gerizekâlı! Otur da çiz. Kendi çizimlerini yetiştirebilirmiş gibi bir de gitmiş işe girmiş. Üç gram aklın var mı senin?"

"Yok, inan yok."

Param olsa yapar mıydım bunları ha Birkan, demek istesem de bu can sıkıcı konuyu okuldakilere söyleme niyetinde değildim. Zaten Barbie muamelesi görüyordum, bir de fakir mi oldun artık, dalgaları ile uğraşamazdım. Saate baktığımda altıya geliyordu, sabahın beşinden bu yana çiziyorduk ve ben her an hakkın rahmetine kavuşabilirdim.

"Pera! Pera!"

Elini önümde sallayan Birkan gözlerini ekrandan çevirmeden kapıyı gösterdiğinde sırtımı yasladığım koltuktan çekip ayağa kalkmıştım. Kim gelmiş olabilirdi ki? Uyuşmuş ayaklarımla kapıya ulaşana dek aklım çizimlerimdeydi. O WC'yi bir yere sokmazsam, hoca münasip bir yerime yerleştirebilirdi.

"Sonunda Pera! Kolum uyuştu."

Deniz elinde kuru temizleme paketi ve poşetlerle içeri daldığında alt komşunun oğlu Oğuz da merdivenleri çıkıyordu. Elinde koca bir tabak kurabiye ile gelirken dudaklarında hınzır bir sırıtış vardı. Bakışları üstümde dolanırken nereye baktığını anlamam uzun sürmemişti.

"Yine Teoman abi ile saç baş birbirinize mi girdiniz?"

"Ha ha! Çok komik." Saçlarıma bakarken alenen gülmesi sinirimi bozuyordu. Tabağı aldığımda Nezihe ablanın yine döktürdüğünü görebiliyordum. Çikolata parçacıkları ile süslü fındıklı kurabiye yapmıştı ve fırından yeni çıktığı belli oluyordu. "Annene teşekkürlerimi ilet, ellerine sağlık."

Tatlı EkşiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt