13 ♡ Tavşan Kulakları ve Очки

222 55 164
                                    


Bölüme geçmeden önce multimedyaya bir şarkı bırakıyorum, o kadar çok dinledim ki bu hafta anlatamam :D Hikayeye destek olmak ve öne çıkmasını sağlamak için okuma listelerinize eklemeyi, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Yorumlarınızla beni ne kadar motive ettiğinizi bilemezsiniz. Bölümü Jswqls'ye ithaf ediyorum, hiçbir bölüm beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim. Eğer ithaf istiyorsan bölüme yorum bırakmayı da unutmayın *-* Yeni kapağı nasıl buldunuz bu arada? Deniyorum bir şeyler :D Artık bölüme geçebiliriz.

CsMGirl



Adının Akın olduğunu öğrendiğim adam, iki metre uzağımda telefonla konuşurken düştüğüm halden dolayı önce Ahu'ya sonra da kendime kızıyordum. Ablamın, umuyorum ki yakında eski olacak eşi, pes etmemiş, kapıda bekliyordu. Bir yerlerden çıkacağıma emin gibiydi. Oturduğum duvar dibinde ondan neden bu kadar korktuğumu anlayamıyordum, bana hiçbir şey yapamazdı aslında. Arada Ahu varken yapamazdı. Telefonu kapatan adam, tekrar karşıma oturduğunda konu açmak için bakışlarımı mekânda gezdirdim.

"Bu mermerler pek gitmez buraya." Yanımda duran beyaz ağırlıklı örnek mermeri elimde çevirirken sözlerime devam ettim. "Carrara Gioa yerine Calacatta Aria kullanabilirsiniz, geçen gün gezerken gözüme çarpmıştı da."

"Öyle mi dersin?"

Ayağa kalkacağım sırada dışarıdaki şahsı hatırlayınca bacaklarımı uzattım pes ederek. "Bu fazla beyaz, mekânı soluk ve sıkıcı gösterir. Nouveau'nun üst katını yenilerken sade olmamasına çok dikkat ettik. Gerçi sen bilirsin yine de." Elimdeki malzemeyi alıp tekrar alıcı bir gözle bakarken kafasından binlerce düşüncenin geçtiğine emindim. Ki sonra omuz silkip örnek malzemeyi kenara bıraktı.

"Nouveau'nun iç mimarı sen misin?"

"Sayılır." Teo bu lafımı duysa beni öldürürdü. İşin ağır kısmı ona kalmış, bense sadece malzeme seçmiştim son günlerde. O da üçe dörde indirdiği fikirler arasından seçiyordum. Ne yapabilirdim ki, bir yandan okulla uğraşıp bir yandan platoniğimi stalklamak çok zaman alıyordu. "Bu arada ben tuhafım da sende de var bir tuhaflık, kapıda bir sapık var ve mermerlerden bahsediyoruz."

Söylediklerime kısık sesle güldüğünde istemsizce ben de gülmüştüm. Delirmiştik sonunda. "Tanıştığımız ilk günden normal biri olmadığımı anlaman hoşuma gitti doğrusu. En azından bir hafta sonra fark etmeni isterdim." Gülen ifadesini silip ciddi bir havaya büründüğünde başımı sağa yatırmıştım çekinerek. "Aslında çalıştığım iç mimar işi bırakıyor ailesel sorunlardan dolayı, istersen beraber çalışabiliriz."

Tükürüğüm boğazıma kaçmıştı, öksürüklerimin arasında ne diyeceğimi bilemez haldeydim. Ellerimi kaldırıp suratına anlamsızca baktığımda yarım gülüşüyle bacak bacak üstüne atmış, eğleniyor gibiydi. "Neden benimle çalışasın ki? Beni tanımıyorsun bile." Bana tam bir aptalmışım gibi güldüğünde daha da karışmış kafamla ona bakıyordum.

"Nouveau'yu gördüm Pera, karşımdaki restoranda neler yapıldığını bilmediğimi mi sanıyorsun? Oldukça hoşuma gittiğini söyleyebilirim, özellikle merdiven detayları ince düşünülmüş."

"Benim fikrimdi o!" Bir anda neşeyle yüksek çıkan sesimden ben bile rahatsız olmuştum, hiç kendimi ağırdan satmayı bilmiyordum. Nitekim aptallığımın çabuk farkına varmış, saçlarımı geriye doğru atarken tebessüm etmiştim. "Beğenmene sevindim ama bu aralar çalışmayı düşünmüyorum."

Akın bana gülmemek için direniyor gibi olsa da centilmenliğinden ödün vermemiş, başıyla onaylamıştı yavaşça. Zamanım olsa da paraya ihtiyacım olmadığı için yorulmak istemiyordum. Deniz olsa neden böyle bir fırsatı teptiğimi söyler dururdu, nedeni ise üşengeç ve çalışmamı gerektirecek bir motivasyonumun olmayışıydı. Nouveau için verdiği emeklerdeki en büyük motivasyon Doruk'u zırt bırt görebilme imkanıydı. Bu mekânda ise bir Doruk göremiyordum.

Tatlı EkşiWhere stories live. Discover now