13. BÖLÜM

47.4K 2.6K 692
                                    

Ceylan'ın ağzından

Araba sesi geliyordu kulağıma. En son bayılmıştım dimi ben ya?

Nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Yanımda iki tane adam vardı.
Önde de arabayı kullanan bir adam daha. Şimdi kaçmaya çalışsam, oldukça aptal bir hareket olurdu.

Kafam camın kenarındaydı. Şanslıydım. Camdan dışarı hafif kısık gözlerimle baktığımda, ormanlık bir alana geldik ve araba durdu.

Bir deponun önündeydik.

Adam beni kucağına alırken,cebinde gördüğüm bıçağı ve anahtarları,ne olur olmaz diye aldım.

Dediğim gibi. Mantığıyla hareket eden biriydim ben.

Bir süre sonra yanımda başka adamların sesi duyuldu. Bir kapı açılma sesinden sonra bir sandalyeye bağlandığımı farkettim. Hızlı bir şekilde elimdekileri kapüşonlumun cebine tıktım.

Daha sonra,

İğrenç bir ses duyuldu.

Adam,saçıma elini sürdüğünde oldukça sinirlendim ve dayanamayıp kafa attım.

Etrafa gözlerimi çevirdim.

Gökay, Kara ve tanımadığım iki kişi vardı. Ve şuan hepsi şaşkın ve çatık kaşları ile bana bakıyorlardı.

"Aptal, sürtük seni!"

Yüzüme atılan tokat, hiçte yabancı değildi bana.

Alayla kaşlarımı kaldırıp onu süzdüm. 30'lu yaşlarda duruyordu.

Hiç bir insan çirkin değildi elbet. Ama bu şerefsizin, çirkinliği kalbinin yansımasıydı.

Buna emindim.

"Neyse,siz biraz dertleşin. Eğer o biricik aileleriniz gelmezse sonunuzun nasıl olacağını biliyorsunuz."

O dışarı çıktıktan sonra,kapıyı kilitlememişti.

Ellerim,arkamdan değilde sandalyenin yanlarına doğru bağlıydı.
Uzun,ince ellerimle kapüşonluma ulaşmaya çalıştım.

Gökay kendince bir şeyler konuşuyordu ama şuan umurumda değildi.

Elime gelen çakı ile gülümsedim.

Çakıyı sağ elime alıp açtım ve ipi kesmeye başladım.

Gökay ve diğerleri şaşkınca bana bakıyorlardı.

Pardon! zekama.

Hızlı bir şekilde, bedenimi tümüyle iplerden kurtardıktan sonra ayağa kalktım.

Küçük bir çocuk vardı. Fakat yüzü oldukça sert duruyordu. Küçükken benim de olduğum gibi.....

Cebimde ki anahtarı, bir umutla kelepçeye soktum. Anahtar tam olduğunda neşeyle gülümsedim.

Hızlı bir şekilde çocuğu oradan çıkardım.

Sıra Gökay'a gelmişti.

"Ulan! Sen neden bu kadar zekisin ya? Şuradan bir kurtulalım o beynini bir zombi edası ile yiyece-

"Sus Gökgöt sus!"

"Ne!" Diye bana bakmıştı fakat onu takmadan Kara'ya geçtim.

Onun kollarında ki kelepçeleri çıkartırken yüzüme garip bir şekilde bakıyordu. Sanki beni tanımak ister gibi....

Onu da kelepçelerden kurtardıktan sonra yanında ki, 20'li yaşlarda ki adama geçtim bu sefer.

Yüzüme sıcak bir tebessüm ile bakıyordu.

KIVIRCIK | Tamamlandıजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें