25. BÖLÜM

39.1K 2.3K 995
                                    

Titriyordum. Korku bedenimi ele geçiriyordu.

Ağzımdan çıkan çığlık ile çenemi sıkan el hafiflemişti. Bir süre sonra silahta kafamdan indi.

Işık açıldı.

"Ceylan!"

Diye aşağıya gelmişti Baran ağabeyimler. Baran ağabeyimin çatık kaşları düzeldi. Arkamdaki kişi kimdi bilmiyorum ama umrumda da değildi. Hızla Baran ağabeyimin yanına koştum. Bir yandan ağlıyor, bir yandan titriyordum.

Ege konuştu karşıdaki adama bakıp.

"Semih ağabey! Sen miydin, ya!"

Semih ağabey mi? Babam bahsetmişti bir ağabeyim daha olduğundan.

Karşımdaki adam benim iki katım kadardı. Kaşları çatıktı. Saçları kumral renklerinde ve dağınık duruyordu.

Çok korkunçtu.

Elindeki silahı pantolonuna yerleştirdi. Ben Baran ağabeyin arkasına girmiş onu süzerken aynı zamanda da hıçkırmamak için dudağımı ısırıyordum. Baran ağabeyim diz çöktü. Yüzümü elleri içerisine alarak konuşmaya başladı;

"Korkma küçüğüm. Bak en büyük ağabeyimiz bu. Biz yanındayken kimse zarar veremez sana."

Kafamı sallayıp daha çok sarıldım ona. Daha sonra da gözlerim kapandı. Tatlı uyku, yaralı ruhumu içine çekti.....

••••••••••••

Korkuyla yerimden sıçradım. Dünkü olay aklımdan çıkmıyordu. Saate baktığımda gözlerim açıldı.

12:47

Bu kadar uyumuşmuydum gerçekten?

Yanımda kimse yoktu. Oldukçada terlemiştim. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım.

Saçlarımı arkamdan gevşek bir şekilde topladım.  Üzerimi giymek için dışarı baktım.
Hava güneşliydi. Beyaz yarım kol, üzerinde ince çiçek detayları olan bir tişört, altına da mavi kot pantolon giydim. ( Medya )

Daha sonra aşağı inmeye başladım. Merdivenlerdeyken gülme sesleri duyuyordum. Ayak seslerim ile hepsi bir anda bana döndü.

Hepsi buradaydı. Hatta Gökay'lar bile yine buraydı. Bu çocuk bizim evde mi yaşıyordu, anlamıyorum ki?

"Aaa, bülbülaşkım uyanmış."

Gökay kollarını bana sarmak için gelirken, Kaner ağabey onu ensesinden tuttu.

"Nereden aşkın oluyor lan senin?"

"Tamam Kanermişciğim kızma."

"Ulan" diyip Kaner tam Gökay'a vuracakken, Gökay benim arkama saklandı.

Fakat ben suratım donuk bir şekilde etrafı süzüyordum. Baran ağabey yoktu. En büyükleri olan Semih'te yoktu. Hâlâ uykulu olduğum için sağ elimle, sağ gözümü ovdum.

Daha sonra Ege'nin yanına geçtim.

"Abla biz de daha kahvaltı yapmadık. Bir kafe var oraya gideceğiz."

Tamam anlamında başımı salladığımda, diğer tarafımda duran Buğra ağabey elini anlıma koydu. Ne yapıyorsun dermişçesine ona baktığımda;

"Çok solgun görünüyorsun bir şey mi oldu?" Diye sordu.

Hayır anlamında başımı salladım ama ne yazık ki doğru değildi. Ne olduğunu sormaları çok saçmaydı.

Bunca yıl boşuna şiddet gördüğümü öğrenmiştim sadece bir hafta önce. Tam tamına 6 ağabeyim ve 1 kardeşim olduğunu öğrenmiştim daha sonra. Yetmedi kaçırılmış, koluma kurşun yemiştim. 'Ne oldu' diye sormaları işte bu yüzden çok saçmaydı.

KIVIRCIK | Tamamlandıजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें