23. BÖLÜM

42.6K 2.3K 767
                                    

" Arkamda olduğunu bilmiyordum. Bilseydim daha sert vururdum."

Ceylan'dan

Söylediğim kelimeler bana ait değildi sanki. Dediğim gibi, daha önce arkadaşım olmadı. Bu yüzden Yağmur'a çok fazla değer veriyordum.

Söylediklerimden sonra tekme attığım çocuğun ağabeyi, kaşlarını daha da fazla çattı.

Baran ağabeye çevirdiğimde kafamı, güldüğünü gördüm. Yanında ki adamda sırıtıyordu. Müdüre çevirdiğimde kafamı, kendisini gülmemek için sıktığını gördüm.

"Biz çıkıyoruz müdür. İşlerim var, daha fazla uğraşamam. Sen de hatırlat şu beylere okulun sahibinin kim olduğunu."

Baran ağabeyin alaylı cümlelerinden sonra, adam kaşlarını havaya kaldırdı fakat Baran ağabey daha fazla bir şey demesine izin vermeden belimden tutup dışarı çıkardı beni.

O sırada da zil çaldı. Çıkış ziliydi.

"Hadi Ceylan, zil çaldı çantanı al. Ege'de gelsin eve bırakayım sizi."

Kafamı sallayarak onu onayladım. Sınıfa gidip çantamı aldıktan sonra, Ege ile birlikte Baran ağabeylerin yanına gittik.

Yağmur'da yanımızdaydı. Baran ağabey onu da bırakacaktı. Aşağıya inmeye başladık. Etraftakiler eliyle beni gösterip fısıldaşıyorlardı. Onları kâle almadım.

Dışarı çıktığımızda yağmur yağıyordu. Hızla Arabaya geçtik. Ege ben ve Yağmur arkaya geçmiştik. Baran ağabey ve yanına da hâlâ adını bilmediğim adam oturmuştu.

"Eee, Okan ağabey işler nasıl?"

Ege'nin, Baran ağabeyin yanında ki Okan denilen adama soru sormasıyla onlara baktım.

Okan denilen adam küçük bir kahkaha attı ve konuşmaya başladı.

"Ulan, soracak sorumu bulamadın Ege ya!"

"Ne bileyim ağabey, sevmiyorum sessiz ortamları."

Daha sonra arabada yine bir sessizlik olmuştu. Yağmur'u bizim evin 2 sokak arkasında ki müstakil, hoş bir eve bırakmıştık. Yağmur'a el salladıktan sonra yola devam ettik.

Baran ağabey bizi eve bıraktıktan sonra gitmişti.

Ben de Ege ile eve girdim.

••••••••••••••••

Yağmur şiddetini arttırmışken. Biraz daha sığındım yorganın içine. Babam ve annem hâlâ gelmemişti ki bir kaç gün gelmeyeceklerdi. Akşam yemeğini odamda yemiştim.

Bir kaç saat ders çalışmıştım ve Can ağabeyi çizmiştim. Yarın da cumartesi olduğu için Gökay'ı çizecektim. Onlar istemişti. Ve şimdi de saat 22:56'ydı.

Şimşek çarptıkça hıçkırıyordum.

Ne kadar saçma gelsede bu korku. Benim için büyük bir travmaydı.

Sekiz yaşındayken, okulda şikayet edilmem üzerine eski annem olacak kadın beni almaya gelmişti. Çantam omuzumda ilerlerken o benim saçlarımdan tutmuş sürüklüyordu. Bir yandan yağmur yağarken göz yaşlarım da toprağa karışıyordu. Eve geldikten sonra beni tutup fırlatmıştı. Daha sonra beni karanlık odaya götürdü. (Ben buraya öyle derdim çünkü o oda hakkında bildiğim tek şey karanlık olduğuydu.) Karanlığı severdim. Ama daha ilk defa o odaya getirmişlerdi beni. Bir kaç saat kapi kilitli orada bekledim. Daha sonra babam olacak adam geldi. Yağmur yine şiddetini arttırmıştı ve şimşek çakıyordu. Gözyaşlarım betona, çığlıklarım havaya karıştı. Her bir kemer sesinde bir kez daha yok oldum.

KIVIRCIK | TamamlandıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz