Chapter 31

139 40 5
                                    

Medya BSHSJWHSKQHEKWHWNDN

Zaman geçtikçe daha da stres oluyordum,bir kaç dakika önce nöbetçi öğrenci bölgesel yarışma için deneme yapacağına dair bilgi vermişti.Yani kısacası basketbol seçmelerinde ben olamayacaktım. Onun yerine yarışma için denemeye gidecektim.

Şansıma lanetler etmek istiyordum. Ben,Namjoon'u takıma almamak için türlü türlü eziyetler yapmaya çalışırken karşıma illa onu engelleyecek olaylar çıkıyordu.Evren bile resmen ondan yanaydı!

İstemeye istemeye nöbetçinin dediği boş sınıfa girdim.Benim gibi 2 öğrenci daha vardı.Okulda ki sayılı inek olarak burada müdüre para kazandırma denemesi yapacaktık. Müdürden bazen sırf bu yüzden nefret ediyordum.

Bir kaç dakika sonra sınıfa müdür yardımcısı girdi.Kendisi eski edebiyat hocasıydı ve kesinlikle eşsiz bir konu anlatma tarzı vardı.Konulara saçma oyunlar katıyordu,saçma olduğunu bile bile aklımızda kalıyordu.Bu nedenle edebiyatı fazlasıyla severdim. Onun öğretmen olduğu yıllara denk geldiğim için kendimi şanslı sayıyordum.Onun gibi bir hocayı bulmak kolay değildi.

"Merhaba"

Gelir gelmez bizi kısaca selamladı. Nazik biriydi aynı zamanda da.

"Merhaba" dedik üçümüz topluca karşılık olarak. Öyle seviyordum ki hocayı öve öve bitiremezdim, sırf bu yüzden sevincimden dans edesim geliyordu.

"Biliyorsunuz ki burada olma amacınız bölgesel yarışma,sizi ben çalıştıracağım.Edebiyat öğretmeni olsam bile diğer derslere de olan ilgim tüm derslere karşı bilgili olmamı sağladı.O yüzden benden kaçamazsınız."

Sonlara doğru hepimiz kıkırdadık. Elinde taşıdığı kahvesinden bir yudum aldı ve tekrar bize döndü.

"Yarışmaya okulumuzu temsil edilecek 3 kişi olacak.Bunlar da sizlersiniz.Tüm yük sizlerde o yüzden gerçekten sıkı çalışmalısınız. Baskı olsun diye sizlere fazla bu konuda konuşma yapmak istemiyorum fakat sizlere güveniyorum.Yüzümü kara çıkarmayın çocuklar.Fightink!"

Sonrasında ise bize yarışma için daha fazla bilgi verdi.Çıkma olma ihtimali olan konulardan bahsetti,genel kültürümüzün geliştirmemiz hakkında bir kaç konuşma yaptı.2 hafta içinde nasıl bu kadar konuyu yetiştirebilirdim bilmiyorum ancak hem takım arkadaşlarımı hem de hocamızı üzmek istemiyordum.

Tam tamına 2 saat vaktimizi aldı yarışma hakkında konuşmak. Genel olarak ciddi anlamda fazla konuşmuştuk,en ince detayları bile beraber düşünmüştük. Canım asla sıkılmamıştı ancak kendimi strese girmiş gibi hissediyordum. Ayrıca hala koçun takıma kimleri aldığını öğrenmiş değildim ve şu an tam da koçun yanına gidiyordum.

Umarım güzel kişileri almıştır takıma

Hatalarını gördüğüm an takımdan atacaktım.Hata kabul etmiyordum söz konusu basketbol olunca

Öğretmen odasının kapısını hafifçe çaldım ve içeri geçtim. Okul saati geçtiği için pek fazla hoca yoktu. Sınav kağıtlarını okuyan matematik hocası ve birde koç vardı.

Matematik hocasını rahatsız etmemek için yavaş adımlarla yanından geçerek koçun yanına ilerledim. Ne için geldiğimi anlamış gibi elime kağıdı tutuşturdu.Maç özetini anlatan notlar ve takıma alınan kişilerin isimleri vardı.

Sadece Namjoon'un ismine baktım. Diğerlerini pek umursamıyordum çünkü pek işime yaramayacaktı diğerleri.

Öylece şaşakaldım,koça nedenini sormadan duramadım aksi halde Namjoon'un hem takımda olması hem de takım kaptanı olmasına bir neden bulamıyordum.

"Çok iyiydi,bu çocuk ilerde iyi yerlere gelecek.Onu değerlendirmeliyiz."

"Koç emin misiniz? Ben deneme için onları izlediğimde berbattı.Takıma girme şansı bile yoktu.Nasıl bir anda takım kaptanı oldu?"

"Demek ki hırs yapmış.Ummadık taş başı yararmış."

"Pekala koç,o zaman ben gidiyorum."

"İyi günler,güle güle"

Kafamda ki sorularla birlikte okuldan çıktım.Ne kadar Namjoon'a şu an sinirli olsam da tek düşünmek istediğim konu yarışmaydı.O yüzden şu anlık onu kafaya pek takmayacaktım.

Güvenliğe baş selamı vererek sonunda okuldan çıktım.Ancak beklemediğim bir anda bir kol beni kendine çekerek resmen göğsüne dayanmamı sağladı.

Sonra fark ettim tam dibimizden geçen arabayı,beni ezilmekten son anda kurtaran Namjoon'u da sonradan fark ettim.

Bir koku ulaştı burnuma,öylece solumak istedim.Benim olsun istedim bu koku

Ancak düşüncelerimi değiştiren konu yine ben olmuştum. İnkarlarım yine kendi içimde devam ediyordu fakat bana bir gariplik oluyordu.Evet,evet aşk dedikleri şu saçmalık bana da uğruyor olabilirdi.

Derin bir nefes aldım aynı zamanda Namjoon'un kokusunuda içime çekmiş oldum.Onu kendimden uzaklaştırmayı kokusunu buram buram çektikten sonra kafama dank edebildi.

"Sen..." dedim hala kendime gelemesemde "...Sen burada napıyorsun?"

"Annen seni benim almamı söyledi. Ayrıca bir yarışma varmış. Stresli olacağından dolayı benim gelmemi istedi ve bende kabul ettim. Sonuç olarak ise burdayım."

"Reddedebilirdin? Neden kabul ettin ki? Sonuçta karşında seni takıma bile almak istemeyen biri duruyor."

"Her ne olursa olsun şu an takımdayım,aramızda ki rekabeti ateşkes ilan etmek istiyorum.Bugün sadece dost olalım.Ne dersin?"

Elini kafama koydu ve yavaşça okşadı

"Bu sessizliği evet olarak algılıyorum ve seni ödünç alıyorum."

~

Kendimi Namjoon'a karşı minnettar hissediyordum.Hatta kendimden bile utanıyordum. Ben onun hakkında onu tanımadan atıp tutarken o benim stresimin azalması için beni lunaparka getirmişti.

Ayrıca anneme de sormuştum. Annem,Namjoon ile öyle bir şey konuşmadığını söylemişti yani o kendi isteğiyle küçük bir yalana sığınarak yanıma gelmişti.

Berbat hissediyordum ancak o yanımda olduğu için mutluydum da

Onu gördüğümden beri; Rüyalarımda onu türlü işkencelerle öldürdüm, gereksiz bir rekabet soktum araya,okuldan göndermek için sebepsiz yere saçma hareketler yaptırmaya çalıştım.

Umutsuz vakanın tekiydim!

Sanırım ona çok önyargılı davranmıştım,tanımadan saçma lakaplar takmıştım.Şimdi ise pişmandım,hemde ölesiye pişmandım.

Şu an ise lunaparkın kapısının önünde kendimize bilet alıyorduk aletlere binmek için.

Etrafta çok fazla insan vardı. Sevgililer,çocuklar,yaşlılar... dopdoluydu.

Bir yandan da aletlere binen insanların çığlıkları havada uçuşuyordu. İnsan ister istemez ürküyordu ancak buraya stres atmaya gelmiştim,stres olmaya değil.

Namjoon biletleri aldıktan sonra ilerlemeye başladı,bende arkasından koştum. İlk olarak dönme dolabına binme kararı almıştık. Daha çok ben demiştim.Hem fazla tehlikeli değildi hem de eğlenceliydi

Arkasından bağırdım."Namjoon!"

Olduğu yerde durdu ve yanına gelmemi bekledi.

"Sana minnettarım Namjoon-ah, teşekkür ederim. Senin hakkında çok yanıldım beni affet."

Gülümsedi ve yine gamzeleri gözüktü

"Önemli değil.Ben seni çoktan affetmiştim bile"

Tall✔ Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu